Obsesyonun en eski kullanımı savaşla ilgilidir. Latincede obsessio ve possessio bir şehri kuşatmayla ilgili iki duruma karşılık geliyordu. Bir şehri obsideo yapmışsanız, orayı kuşatmış ama içindeki kaleye dokunmamış oluyordunuz; eğer şehri possesio yapmışsanız hem duvarları yıkmış hem de kaleyi ve içerideki insanları zapt etmiş oluyordunuz. Daha sonra bu terim, şeytan girmesini (posesyonu) tanımlamak için kullanılmaya başlandı. Şeytan saldıran şey olarak görülürken, şehirdeki kurbanlar ve kale de ruhu temsil ediyordu. Bu dilsel kullanım, kelimenin psikiyatrik anlamda kullanıldığını görmeye başladığımız 19. yüzyıl ortalarına kadar pek değişmemiştir.
OBSESYONUN ORTAYA ÇIKIŞI: MONOMANİ
19. yüzyılın ilk yıllarında, zihnin tek bir düşünceyle veya düşünce silsilesiyle dengesizleşebileceği veya hastalanabileceği görüşü, ilk olarak Fransa’da, monomani olarak adlandırılmaya başlandı. Monomani, 1810 yılında genel olarak zihnin yalnızca tek bir düşünce veya yetiden etkilenmesi anlamında kullanıldı ve aynı yüzyılın ortalarında bu düşünce tamamen kabul gördü. Monomani bir hastalık olarak görülür ve hastalar “monomanyak’’ olarak adlandırılır. Monomanyaklar, diğer insanlar gibi düşünebilir, akıl yürütebilir ve hareket edebilirler fakat onlar belirli bir düşünce veya eylem silsilesini durduramazlar. Bu OKB gibi hastalıklarda kullanılan tanımla benzerlik gösterir.
19. yüzyılda kaçık olarak yaftalanan insanların sayısı, monomani tanısının delilikle ilgili düşüncenin nüfusun geneline geniş bir kapsamla uygulanmasına imkân sağladığından aynı yüzyılın başında nüfusun küçük bir kısmını; sonunda ise oldukça büyük bir kısmını kapsıyordu. Ruhsal olarak hasta olduğu düşünülen, hastaneye yatırılmamış insanların sayısı böylece önemli ölçüde arttı. Esquirol tarafından bulunduktan sonra bu terim, 1826-1829 yılları arasında Charenton tımarhanesine giren hastalara en sık konulan tanı oldu ve tanı konulan bu kimseler tımarhanede yatanların yüzde 45’ini oluşturuyordu. Diğer bilinen tımarhanelerde ise monomani, ya en yaygın ya da ikinci en yaygın konulan tanıydı. Daha sonra monomani tanısı da aynı yüzyılın ortalarına doğru önemsizleşti ve yerini histeri, nevroz, nevrasteni ve sonunda da nevrotik obsesyon ile OKB aldı. Monomani bizlerin obsesyon olarak adlandırdığı şeyi spesifik olarak tanımlayan ilk tanıydı.
MODERNİTE VE OBSESYON
Kendi içinde düzenlenmiş alanlarıyla, binaların yapımındaki standartlaşmayla şehir hayatının modernliği aslında bizi sabit düşüncelere iter. Aslına bakılırsa bunun gibi uygulamaların moderniteye yönelik sosyal ve kültürel formlar inşa ettiğini öne sürmek mümkündür. Aynı şekilde giderek düzenli hale getirilmeye çalışılan bir varoluş tarzını sürdürmekten kaynaklanan stres, obsesif faaliyetlerin sergilendiği bir hayat yaratır ve bunu gerekli kılar. Bu hem moderniteye uyum sağlanmasını sağlayan bir şey olarak görülürken aynı zamanda modernitenin bedeli olarak görülür. Ruhsal çöküntü içerisindeki zihnin tekrarlayıcı aktiviteleri, 19. yüzyılın sarsılmış zihinlerini karakterize eden sabit düşünceler, aslında modernitenin ürünü ve sonuçlarıdır.
İlginizi çekebilir: Koç Carter Film İncelemesi
Yorumlar