1) Röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz, biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben Tutya Yılmaz, 25 yaşındayım, 17 yıllık bir jimnastik kariyerim oldu. Bunun içinde Avrupa Şampiyonları, Dünya Şampiyonaları var, onun dışında 2016 Rio Olimpiyatları’nda ülkemizi temsil ettim. Sonrasında ise 2019 yılında sporu bıraktım.
2)Jimnastiğe ilk adımı nasıl attınız?
Ben çok yaramaz bir çocukmuşum o yüzden ailem bir spor yapsın istemiş. Ben üç yaşındayken jimnastiğe götürmüşler ancak o yaşta altımda bezim var diye beni almamışlar ve bir sene sonra getirin demişler. Dört yaşına geldiğimdiyse ben istememişim bu sefer derslere girmeye, en son annem girdiğin her ders için bir Barbie bebek alıcam demiş ve o şekilde başlamış oldum.
3) Sporla iç içe olmak büyürken hayatınızı nasıl etkiledi?
Tabi çok zorlu senelerdi benim için çünkü jimnastik her üst düzey sporda olduğu gibi uzun çalışma saatleri gerektiriyor, ben de günde 7-8 saat çalışıyordum. Çok küçük yaşta başladığım için bir de çocukluğum sporun içinde geçti. Ben artı olarak eğitimle sporu da bir arada götürmeye çalışıyordum. Şu an düşününce o zaman bunu nasıl yapabilmişim diyorum. Gerçekten hem okul hem spor bir arada götürmek çok zordu, tatile bile üç gün gidebiliyordum, dördüncü gün artık performansımı etkiliyordu. Normal bir çocukluk yaşayamadım tabi ama bi hayalim vardı-Olimpiyatlara katılmak- ve çok sevdiğim bir sporu yapıyordum o yüzden yine de keyifli yıllardı diyebilirim.
5) İlk defa olimpiyatlara seçildiğinizi öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Olimpiyatlar benim en büyük hayalimdi sporcu olarak. Seçildiğimde de 17 yaşındaydım daha, kafilenin en genç sporcusuydum. Olimpiyat kotasına alınmak benim içim olimpiyat anından daha duygu dolu bir andı. Babam gelmişti Brazilya’daki seçmelere, ona baktım çok duygusal, bütün emeklerimin karşılığını aldığımı hissettiğim bir andı. Çok güzeldi.
6) Rio Olimpiyatlarından sonra hayatınız nasıl değişti?
Beklemiyordum aslında. Jimnastik çok izlenen bir spor dalı değil, Olimpiyatlardan önce böyle bir ilgi de yoktu. Benim şansıma oldu biraz da, Pazar günü öğleden sonra televizyonda canlı verildi. Maçtan sonra internete girdiğimde insanların yorumlarını gördüm, Twitter’da Trend Topic olmuştu, aşırı şaşırdım. Hayatımda çok büyük bir değişiklik olmadı. Tabi ki çok güzel bir şey insanların beni tanıması, örnek alması ama benim için orda en önemli şey beni gören kız çocuklarına rol model olabilmek ve onlara bunun başarılabilir bir şey olduğuna ilham olmak benim için aldığım tüm madalyalardan değerli. Ben yurt dışındaki sporcuları örnek alıyordum, onlar için kendi ülkelerinden birini orda görüyor olmak daha gerçekçi. O yüzden insanların beni tanıyor olmasıyla ilgili en önemli şey daha çok küçük kız çocuklarının beni örnek alması diyebilirim.
7) Jimnastikten sonra en ilgili olduğunuz spor dalı hangisi?
Şu an tenis oynuyorum hobi olarak, günlük sporumun arasına ekledim. Onun dışında çok sıkı bir futbol takipçisiyim. Fenerbahçeliyim, bütün maçlarını izliyorum.
8)Şu ana kadar aldığınız en iyi tavsiye nedir?
”Sevdiğin şeyi yaptıktan, yaptığın işten keyfi aldıktan sonra başarı zaten geliyor.”
9)Kariyerinizde karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
Tabi çok zorlukla karşılaştım ama sanırım en büyüğü ben lise hazırlıktayken İstanbul’da salonumuz kapanmıştı. Bir yandan dersleri dengelemeye çalışırken bir yandan da okuldan sonra babam beni antrenmana Bolu’ya götürüyordu. Bazen iki günlüğüne İzmir’e gittiğimde oluyordu antrenman yapmak için. Böyle bir süreç yaşadım. Bu esnada hastalandım hem mental olarak hem fiziksel olarak ve sporu bıraktım 1 haftalığına. Sonra İstanbul’a salon açıldı, geri başladım ama benim için çok zor bir süreçti diyebilirim.
10)Yarışma öncelerinde kendinizi nasıl hazırlıyordunuz?
Hep söylüyorum bu sporun %70’i fizikselse %30’u psikolojik hatta bazen daha fazlası psikolojik olabiliyor bu sebeple mental hazırlık çok önemli. Yarışlardan önce genelde 1-2 gün kendi kendime kalırdım. Mesela çok sosyal bir insan olmama rağmen Olimpiyatlarda 2 gün sadece sevdiğim şeyleri izleyerek ve kendi kendime odaklanarak geçirmiştim.
11) Spora devam ederken en büyük motivasyon kaynağınız neydi?
Hayallerimdi. Her zaman hayalim benim olimpiyata katılmaktı.” Senin bir hayalin var ve bunun için mücadele etmelisin” diyordum kendime. Zorluklardan geçmeden başarı gelmiyor. Bu farkındalık ve olgunluk bana çok küçük yaşta geldi ve hayalime tutundum diyebilirim.
12)Güler yüzlü bir insan olarak biliniyorsunuz, bu hayat enerjinizi neye borçlusunuz?
İkizler burcuyum, dışardan çok enerjik görünsem de kafamın içi karmakarışık. Ancak genelde enerjik olmayı seviyorum. Hayatı yaşamayı seviyorum bu sporda da böyleydi olimpiyatlarda da böyle, yaptığım şeyden keyif alıyorum. Tabi mutsuz olduğum yerler olmuyor mu, oluyor. İnsanız hepimizin oluyor. Ama hayatta en büyük hedefim keyif aldığım şeyi yapmak. Şu anda çocuklara jimnastik öğretiyorum, orda da aslında sevdiğim mesleği kendim keşfettim. Çocukları çok sevdiğimi fark ettim. Hayatta aslında önemli olan sevdiğiniz şeyleri bulabilmek, onu bulduğunuzda da o enerji bence geliyor.
13)Kendinizi 3 kelimeyle tanımlar mısınız?
Çok zor bir soru, gerçekten zor. Herhalde tutkulu, mücadeleci ve eğlenceli olurdu.
14)Stresinizi atmak ve rahatlamak için ne yaparsınız?
Yarışlardan önce her zaman nefes egzersizi yapardım. Nefes egzersizi ve zihinde canlandırma yapardım. Olimpiyat günü içinde bir gün orda olduğumu her zaman zihnimde canlandırıyordum. Yarışlardan önce her zaman müzik dinlerdim. Yarış esnasında da dış sesler atmosferden dolayı yüksek olabiliyor bu da strese sokabiliyor, o yüzden orda da ben hep müzik dinlemeyi tercih eden bir taraftaydım. Gözlerimi kapatıp yapacağım seriyi zihnimde canlandırırdım, sonra da yarışmaya hazır olurdum.
15)En çok kullandığınız kelime nedir?
Zaten olabilir.
16) Jimnastiği bırakmaya karar vermenizdeki en büyük etken neydi?
Aslında çok uzun bir konu ama özet geçmem gerekirse, şöyle ben zor bir kariyer geçirdim. Çok fazla destek göremediğim ve zorlu süreçlerden geçtiğim bir kariyerdi. Tamamen aile desteğiyle başardım. Orda bir noktadan sonra hem destek görememek hem de mobbing uygulanması yani hem destek olunmaması hem de köstek olunması gibi uğraştığım durumlar oldu. 2020 Tokyo Olimpiyatlarına hazırlanıyordum, psikolojik olarak da artık çok zorlanıyordum. Zaten jimnastik zor bir spor bide dış etkenlerle uğraştığınız zaman her şey çok zorlaşıyor. Sadece sporumu yapmıyordum, uğraştığım çok fazla şey vardı maalesef mücadele ettiğim çok fazla şey vardı. Öyle olunca da sporumdan uzaklaşmaya ve sevdiğim şeye odaklanamamaya başlamıştım. Çünkü bir sporcunun tek yapması gereken şey kendine odaklanması o süreçte. O sırada bi sakatlık yaşadım, 2019 Dünya Şampiyonasından önce. Orda da zor bir süreçten geçtim çünkü Rio Olimpiyatlarından sonra kendime Tokyo’yu hedef koydum ve hayat planımı o şekilde çizmiştim. Olimpiyat seçmelerinden 2 ay önce Aşil Tendonumda bir rahatsızlık oldu, orda da bırakmayı çok istedim ve düşündüm. Ama antrenörüm bana pes etme, içinde hiç keşke kalmasın dedi. Dünya Şampiyanası’nda 2 kere düştüm ve Olimpiyat kotasını alamadım sonrasında da sporu bıraktım. Fiziksel olarak aslında şu an bile yapabilirim ama psikolojik olarak yapamayacağım bir raddeye gelmiştim maalesef.
17) Katıldığınız yarışmalardan aklınızda kalan bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Benim en mutlu günüm Olimpiyatlarda yarıştığım gündü, o Olimpiyatlara girmeden önce bayılacak gibi olmam, çıktıktan sonra bi anda bütün ülkenin beni izlemiş olması, o bende şok etkisi yaratmıştı. Onun dışında Olimpiyatlarda yaşadığım her şey benim için çok keyifliydi. Mesela Rio Olimpiyatlarında ben bir ay orda bulundum çünkü denge aletine yedek finalist olmuştum. Biz kaçak şekide Usain Boltu Michael Phelps’i izlemiştik çünkü normalde sadece kendi sporunu izleyebiliyorsun ama ben şey demiştim, buraya kadar geldim bu kadar ikonik isimleri izlemek zorundayım. Benim için unutulmaz bir bir aydı o Olimpiyat atmosferini yaşamak çok keyifliydi diyebilirim.
18) Kariyerinizde elde ettiğiniz deneyimler şu anki hayatınızı nasıl etkiliyor?
Şu an minik öğrencilerim var, benim en büyük amacım onların hayatına spor alışkanlığını katmak. Benim en önem verdiğim şey herkesin hayatında spor alışkanlığını bulundurması çünkü spor insanı her anlamda geliştiriyor. Beni de pozitif anlamda etkiledi çünkü küçük yaştan o disipline, düzenli hayata alıştım ve kariyerimde o kadar zorluklarla karşılatım ki şu an yaşadığım hayatta hiçbir şey kolay kolay bana zor gelmiyor. Şu an eğittiğim çocuklara da her zaman söylediğim şey spor onları hayatlarının her alanını ve özgüvenlerini pozitif şekilde etileyecek bu yüzden yaptıkları şeyden keyif almalarını istiyorum. Bu illa jimnastik olmayalabilir başka spora da yönlendirebilirim onları. Hayatlarında spor olmalı o yüzden şu an çocuklara katmaya çalıştığım şey birazda o.
19) Gelecekte neler yapmayı planlıyorsunuz?
Bazen tabi ki kendimize bazı hedefler koyuyoruz ama hayat bizi başka yerlere götürebiliyor. Ben mesela sporu bıraktığımda sporla ilgili hiçbir şey yapmıcam dedim. Sonra gittiğim spor salonu jimnastik dersi verir misin dedi. Ben de deniyim diye bir yerden başladım ve çocukları çok sevdiğimi fark ettim. Şu an dördüncü yılıma giriyorum, çocuklara jimnastik öğretiyorum. O yüzden hayatta hedefler koyuyoruz ama karşımıza bambaşka şeyler çıkabiliyor. Şu anda bu işe devam etmek istiyorum, çocuklara jimnastik öğretmek onlara rol model olmak ve tabi ilerde kendi adıma bir yerim olsun istiyorum. Öncelikli amacım çocuklara spor alışkanlığını kazandıran onlara sporu sevdiren bir yer açmak.
20) Sizi örnek alan genç sporculara ne söylemek istersiniz?
Şunu söylemek isterim, her zaman zorluklar olacak ama bir hayaliniz varsa o zorlukların üstünden mücadele edip hayata tutunabiliyorsunuz. Beni de yarışmalarda görüyolar işte saçım, makyajım, elbisem güzel her şey öyle oluyor zannediliyor ama arka tarafta her zaman söylerim kan, ter, gözyaşı, 7-8 saatlik antrenmanlar. O yüzden hiçbir şey göründüğü gibi değil zorluklardan geçiyoruz ama sevdiğimiz şeyi yaptığımızda ve hayalimiz hedefimize dönüştüğünde bu hayale ulaşmamamız için hiçbir sebep yok. O hayale ulaşmak için elimizden geleni yapmalıyız. Olursa olur olmazsa olmaz ama elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak bence bu hayattaki en önemli hedef. Ben de elimden gelenin en iyisini yapacağım diyerek olimpiyatlara hazırlandım ve orda yaptığım işten keyif almaya çalıştım. O yüzden tek verebileceğim tavsiye, mutlu oldukları şeyi yapsınlar ve hayattan, yaptıkları işten keyif almaya baksınlar.
İlginizi çekebilir: Risk Almanın ve Başarısızlıkla Mücadele Etmenin Psikolojisi
Merhaba Sevgili KalemlİK Okurları! Baharın gelişiyle İstanbul, kültür-sanatla dopdolu bir Mayıs ayına merhaba diyor! Tiyatrodan…
Son zamanların popüler ürünü, ağzımızdaki küçük mucize: Gıda takviyeleri! Tıp dünyasında fikir ayrılıklarına neden olan,…
Hayatta büyük başarıların çoğu, cesurca alınan riskler sayesinde gerçekleşir. Ancak risk almak, beraberinde başarısızlık ihtimalini…
1- Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Öncelikle…
Dünya, insanlık için büyük bir hazine; içinde barındırdığı doğal yaşam alanları ise bu hazinenin en…
Tarih boyunca güçlü kadın figürleri sayısız efsaneye ilham kaynağı olmuştur. Ancak bunlar arasında en bilinenlerinden…