“Dünya harabeye dönerken biz aşık olmakla uğraşıyoruz.”
Merhaba sevgili KalemlİK okuyucuları! Bugün birlikte inceleyeceğimiz film, döneminin kendi tarihsel problemleri arasında yaşanan suçluluk duygusuyla dolu aşkın işlendiği “Casablanca”(1942).
Film, ismini aldığı Casablanca şehrinde geçiyor. 2.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Avrupa’da Nazilerden kaçmaya çalışan insanlar Amerika’ya gitme umuduyla Lizbon’a doğru ilerliyorlardı. Lizbon’a ulaşmak için yeterli imkana sahip olmayanlar ise Casablanca’nın kaotik ortamında bir kurtuluş yolu arıyorlardı.
Filmin detaylarına inmeden önce oyunculara ve karakterlerine göz atalım. Ana karakterlerimizden biri olan Rick (Humphrey Bogart) ne yaptığını genellikle çok iyi bilen, dünyaya karşı takındığı alaycı tavrıyla beraber duygularını yansıtmayan bir bar işletmecisidir. Geçmişte Ilsa Lund (Ingrid Bergman) ile Paris’te en güzel günlerini geçirirlerken Alman işgali sebebiyle Paris’ten ayrılma kararı almak zorunda kalırlar. Casablanca’ya doğru yola çıkacakları sabah tren istasyonuna Ilsa gelmez ve Rick resmen terk edildiğine inanır. Kalbi kırılan Rick, Casablanca’yı bir kaçış olarak görür ve herkesin kaçıp kurtulmak istediği yerde kendi bar/kumarhanesini açıp orada yaşamayı tercih eder.
Filmin devamında öğreniriz ki Rick aslında terk edilmemiştir. Ilsa, Rick ile tanışmadan önce Nazi rejimine karşı mücadele eden direniş lideri Victor Laszlo (Paul Henreid) ile beraberdir. lakin Victor’un Almanlar tarafından yakalanmasından sonra onun öldüğünü düşünen Ilsa, yeni hayatına başlar ve Rick ile bu şekilde yolları Paris’te kesişir. Casablanca’ya kaçacakları sabah ise Ilsa, Victor’un ölmediğini öğrenir ve Rick ile gitmekten vazgeçer.
Yıllar sonra bir gün Ilsa’nın “Dünyanın bütün ülkelerinin bütün şehirlerindeki bütün barların içinde” Rick’s Café Americain’e girmesiyle bütün düzenleri yerle bir olur. Paris’teki arkadaşları ve barın piyanisti Sam (Dooley Wilson) onu görünce şaşırır. Ilsa, Sam’den Rick ile birlikte yaptıkları “As Time Goes By” şarkısını çalmasını ister. Sam isteksizce çalar ve bunu duyan Rick arka odadan öfkeyle çıkar (“Sana o şarkıyı asla çalmamanı söylemiştim sanırım!”). Sonrasında Rick, Ilsa’yı görür ve sahne kızgınlık, pişmanlık aynı zamanda da gerçek bir aşkın anısıyla canlanır. (Bu sahne ikinci izleyişinizde çok daha anlamlı olabilir çünkü filmi ilk izlediğimizde henüz Rick ve Ilsa’nın Paris’teki hikayesini bilmiyor oluruz. Aslında, filmi ne kadar çok izlersek o kadar anlam bulabiliriz.)
Victor, Almanlar tarafından yakalanmamak için çalışmaktadır. Rick’in elinde ise Avrupa’dan kaçış için hayati önem taşıyan iki adet transit mektubu vardır. Ilsa, bu mektupları almak için Rick ile konuşur. Rick, Ilsa’nın kendisini terk ettiğini düşündüğü için kırgındır ancak Ilsa’nın Victor ile evli olduğunu ve onu kurtarmak için fedakarlık yaptığını öğrenir. Aslında filmin sonuna kadar Casablanca’dan kalkan uçağa kimin bineceğini bilemiyoruz fakat bu bilinmezlik izleyicideki heyecan ve merak duygusunu son ana kadar yaşatıyor.
Son sahnemize gelirsek, Rick’in fedakarlığı sonucu uçağa Ilsa ve Victor binerler. Ilsa ve Rick’in havaalanındaki yürek burkan ayrılığı, Ilsa’nın uçağa binerek kocasıyla birlikte gözyaşları eşliğinde Rick’ten belki de sonsuza dek uzaklaşması bize çarpıcı bir son izletir. Ancak film burada bitmiyor, aksine arkasına saklandığı aşk hikâyesini burada keserek aslında meselenin o aşk olmadığını naifçe hissettiriyor fakat bu sahnenin sonrasında aslında çok önemli olaylar yaşanıyor. Ilsa’nın gidişinden sonra kamera Rick’i takip ediyor ve onun aşktan çok daha güçlü bir bağlılığa; inandığı doğrular uğruna savaşmaya yöneldiğini görüyoruz. Rick’in karakter gelişimi, aşkın yerini nasıl göreve ve daha büyük bir amaç uğruna fedakarlığa bıraktığını gösteriyor.
Uzun lafın kısası Casablanca’nın yıllara meydan okuyan bir klasik olmasının nedeni, aslında çok güçlü ve zamansız bir hikâyeye sahip olması. Öyle ki, Ilsa ve Rick aşkı tüm bu alt metinlere rağmen beyaz perdenin en ikonik aşklarından biri ve muhtemelen her zaman öyle kalacak. Başka bir deyişle, Paris her zaman bizim olacak…
İlginizi çekebilir: Gıda Takviyeleri: Faydaları ve Riskleri
Sevgili KalemlİK Okurları, Keşfetmeye Değer ekibi olarak bu yazımızda sizlere Ihlamur Kasrı’dan bahsedeceğiz. İstanbul’un en…
1- Sosyal medyada içerik üretme fikri nasıl ortaya çıktı ve ne zaman başladınız? Sosyal medyada…
Rezonans kelimesi, fiziksel olarak titreşimlerin birbirini etkilemesi anlamına gelir. Rezonans kanunu ise benzer frekansta titreşen…
1) Röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz, biraz kendinizden bahseder misiniz? Ben Tutya Yılmaz, 25…
Merhaba Sevgili KalemlİK Okurları! Baharın gelişiyle İstanbul, kültür-sanatla dopdolu bir Mayıs ayına merhaba diyor! Tiyatrodan…
Son zamanların popüler ürünü, ağzımızdaki küçük mucize: Gıda takviyeleri! Tıp dünyasında fikir ayrılıklarına neden olan,…