Sanat uçsuz bucaksız bir yolculuktur. En etkileyici yanlarından biri ise herkeste ve her zaman diliminde farklı bir his uyandırmasıdır. Üzerlerinden onlarca hatta yüzlerce yıl geçse bile hikâyeleri hâlâ taze, gizemi ise hâlâ merak uyandırıcıdır. Bu yazımda sizlere sanat tarihinde merak uyandıran tabloların sırlarını vereceğim, lütfen aramızda kalsın. Keyifli okumalar!
Ünlü sanatçılardan bazıları kasıtlı olarak tablolarına gizli mesajlar bırakmış. Yüzlerce yıl sonra; teknolojideki gelişmeler ışığında, bu gizli mesajların birçoğu keşfedildi. Gelin bu fırça darbelerinin altında yatanları inceleyelim.
İlk olarak Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” adlı eserinden başlayalım.
İsa ve havarilerinin Son Akşam Yemeği tablosunda resmedilen ünlü tasviri, Dan Brown’ın hepimizin bildiği “Da Vinci Şifresi” adlı romanı ve bu kitabın filme uyarlanması sebebiyle son yıllarda popüler teorilerin merkezinde olmuştur. Brown, İsa’nın sağındaki öğrencinin aslında Havari Yahya olarak gizlenmiş Mary Magdalene olduğunu öne sürmekteydi. Ayrıca İsa ile “Yuhanna” arasında oluşan “V” şeklinin, İsa ve Mary Magdalene’nin bir çocuklarının olduğunu ve bir kadın rahmini temsil ettiğini öne sürüyor. Uzman sanat tarihçileri, “Da Vinci Şifresi’nde” ve diğer kitaplarda öne sürülen komplo teorilerine ilişkin hiçbir kanıt olmadığını söylemiş ve bu tanımlamaları reddetmişlerdir.
Ancak bilgisayar teknisyeni Giovanni Maria Pala tarafından çok daha ilgi çekici bir gizli mesaj bulundu. Sanatçının eserlerindeki figürlerin ellerinin duruşu ile masanın üzerindeki ekmek somonları müzik notaları gibi çalınabilecek bir melodi oluşturuyor. Notalar çalındığında 40 saniyelik minik bir melodi oluşuyor. Öte yandan da bazı araştırmacılara göre tablo dünyanın sonunu anlatıyor ve 21 Mart 4006 tarihinde dünyanın sonu gelecek. Bu sonuca varmak için araştırmacılar, resmin matematiksel ve astrolojik şifresini çözdü.
Michelangelo’nun “Adem’in Yaratılışı” isimli eseri de hepimizin bildiği resimlerden. Bu muhteşem detaylara sahip duvar resminin, bir insan beyninin tasvirini içerdiğini biliyor muydunuz?
Ressam Michelangelo,insan anatomisinde uzmandı. Nöroanatomi alanında çalışan bazı uzmanlar bu ünlü eserin beynin anatomisine dair çeşitli imalar içerdiğini düşünüyordu. Uzmanlar resmin sağ tarafının, beynin anatomik olarak doğru bir görüntüsünü temsil ettiğini savunuyorlardı. Onlara göre, beyincik, optik sinirler ve hipofiz bezi gibi beynin en gelişmiş bileşenleri gözlemlenebiliyor ve gözümüze çarpan yeşil bant da vertebral arter ile mükemmel derecede örtüşüyordu.
Bahsedeceğim bir diğer eser ise Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa” isimli tablosu.
Mona Lisa’yı incelerken çoğunlukla gülümsemesine odaklanır ve gizemi burada ararız. Yüz yıllardır resimdeki kadının gülümseyip gülümsemediği üzerine tartışmalar yapılmaktadır. Şaşırtıcı bir dudak ifadesine sahiptir. Ancak bununla yetinmeyen sanat tarihi araştırmacıları, Leonardo da Vinci’nin de karakterini göz önünde bulundurarak tabloda başka şifreler aradılar.
Gözbebeklerinin koyu bölümünde, günümüzdeki yüksek büyütme teknikleri sayesinde ortaya çıkan minik harflerin ve sayıların gizli olduğunu gördüler. Bir İtalyan araştırmacı; Leonardo da Vinci’nin ünlü tablosunun fonunda, Mona Lisa’nın sol gözünde ‘S’ harfine benzer bir sembolün olduğunu, sağ gözünde ise ‘L’ harfinin veya Leonardo da Vinci’nin baş harflerinin yani ‘LV’ harflerinin ve kemerli köprünün altında ’72’ veya ‘L2’ sembolünün bulunduğunu iddia etmektedir. Sayıların hem Hıristiyanlık hem de Yahudilikteki öneminden kaynaklanabileceği savunuluyor. Örneğin, “7” dünyanın yaratılışı anlamına gelirken, “2” sayısı da erkeklerin ve kadınların ikiliklerini ifade ediyor. “72” sayısının 1472’de gerçekleşen yıkıcı bir sele atıfta bulunduğu da söylentiler arasında.
Leonardo’nun dine ve mistisizme olan ilgisi ve da Vinci’nin bir dahi olmasından dolayı bu tür sembolleri eserinin içine gizlemiş olması aşikardır.
Tablodaki kadının kimliği üzerine atılan fikirler de hayli fazla. Birçok kişi, resimde poz veren kadının bir İtalyan soylusu olan Lisa Maria de Gherardini olduğuna inanıyor. Resimdeki kişinin kimliği konusundaki oldukça önemli olan tahmin ise resimdekinin Leonardo da Vinci’nin ta kendisi olabileceği yönünde. Yüz yapılarındaki benzerlik ise bu teoriyi güçlendiriyor.
Hans Holbeinthe “Younger’in Elçiler” adlı tablosunda da ilginç detaylar bulunuyor. Bunlardan en göze çarpanıysa resmin tabanına aşırı bir perspektifle çizilmiş olağanüstü kafatası tasviridir. Bu kafatasının oranları, yalnızca belirli bir açıdan ya da resmin karşısına yerleştirilmiş bir aynadan bakıldığında normal görünecek şekilde ayarlanmıştır. Sanat tarihçileri, yukarı çıkarken insanların kafatasını görebilmesi için resmin bir merdivenin yanına asılmak üzere yapıldığını düşünüyorlar.
Holbein’in neden kafatasını ve böyle alışılmadık bir perspektifi seçtiği hakkında oldukça fazla görüş var. “Vanitas” ve “momento mori” olarak bilinen Rönesans tablolarındaki insan kafatası figürü, insan hayatının ve dünyevi güzelliklerin geçiciliğini hatırlatma amacıyla oldukça sık kullanılmıştır.
İlginizi çekebilir: Kasım Ayı Etkinlik Takvimi #Ajanda
Tarih boyunca Eski Mısır, Hindistan, Çin ve Yunan gibi birçok kültürde varlığını sürdüren astral seyahat;…
Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…
Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…
Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi…
Merkür retrosu, astroloji dünyasında ve kendi dünyalarımızda oldukça popüler bir kavramdır. Bu dönemin iletişim; seyahat,…
Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Sonbahara veda ederken tüm güzellikleriyle kucak açan kışın yeniliklerine kendimizi yavaş…