Kültür/Sanat

Zorlu Bir Aşk: Persephone&Hades

Merhaba sevgili KalemlİK okurları!
Bugün sizlere Yunan Mitolojisi’nin belki de en zorlu aşklarından biri olan Persephone ile Hades’in aşkından bahsedeceğiz. Bu aşk, ışıkla karanlığın, yaşamla ölümün birbirine dokunduğu büyüleyici bir hikayedir. Bununla birlikte mevsimlerin dönüşümünü ve doğanın döngüsünü açıklamasıyla da önemli bir yere sahiptir.

Diğer tanrıların ve ölümlülerin çekindiği Hades, yeraltı dünyasının tanrısı ve ölülerin hükümdarıdır. Latincede Pluto olarak bilinir. Hades, yaşam ve ölüm arasındaki dengeyi sağlar. Olimposlu tanrılar arasında karanlık, gizemli ve yalnız bir figür olarak bilinir. Kötü değil, sert ve tarafsızdır. Sembolleri arasında bident ve üç başlı köpek Cerberus bulunur.
Persephone ise tarım ve bereket tanrıçası Demeter ile göklerin ihtişamlı tanrısı Zeus’un kızıdır. Persephone, hem hayatın hem de ölümün, hem doğanın hem de yok oluşun simgesi olarak önemli bir karakterdir. Hem naif bir bahar tanrıçası hem de ölümün ve yeraltı dünyasının güçlü bir hükümdarı olan Persephone, ölümle hayat arasındaki ince dengeyi koruma yeteneğiyle de öne çıkar.

Yer altında yalnız ve gizemli bir hayat yaşayan Hades, Persephone’ye aşık olmuştu. Duygularını açığa vuramayacak kadar ağırbaşlı olan Hades, Persephone’yi kaçırmaya karar verir. Güzel bir çayırda, Demeter’in kızı Persephone neşeyle oynuyor; güller,zambaklar ve sümbüller topluyordu. Bu çiçeklerin arasında, genç tanrıçayı baştan çıkarmak için Rhea tarafından yapılmış parlak bir nergis de vardır. Çiçeğin güzelliği Persephone’yi büyüler ve ona uzandığında altındaki toprak yarılarak açılır. Yeraltı dünyasının tanrısı Hades ,altın arabasıyla ortaya çıkar ve onu kaçırır. Kaçırılış, yalnızca Hades’in tutkusu değil aynı zamanda onun karanlık dünyasına ışığı getirme çabasıdır.

Persephone’nin çığlıklarına rağmen, onu yalnızca Hekate ve Güneş duyar, babası Zeus ise duymasına rağmen çok uzaktadır. Demeter, kızının çığlıklarını duyduğunda kalbinde derin bir sızı hisseder. Sese doğru koştuğunda her şey için çok geç olduğunu görür. Kızı gözden kaybolmuştu. Acı içinde mücevherlerini çıkarır, siyah bir cübbe giyer. Persephone’yi aramak için dağların ve okyanusların üzerinde bir kuş gibi uçar. Hiç kimse ona gerçeği açıklamaya cesaret edemez, ne tanrı ne de ölümlü. Demeter, dokuz gün boyunca elinde iki meşale taşıyarak dünyayı dolaşır. Kederi oldukça derindir. Onuncu gün, Demeter, Hekate ile karşılaşır. Hekate şefkatle konuşur: “Hasatı getiren ve zengin hediyeler dağıtan Demeter, Persephone’yi arayıp bu kadar derinden yaralanan sen misin? Sesini duydum ama kim olduğunu göremedim. Sana gerçeği söyleyeceğim.” Demeter ve Hekate, tanrıların ve insanların casusu olarak bilinen Güneş’i ararlar. Büyük tanrıça, ona kızının kaderi hakkında sorular sorar.
Hyperion’un oğlu Güneş, sempatiyle cevap verir: “Rhea’nın kızı, Demeter, kalbini yakan ızdırap ateşini biliyorum. Derdinin büyüklüğünü anlıyorum ve güzel kızının kaçırılması yüzünden senin için üzülüyorum. Baştanrı Zeus sorumluluk taşıyor, çünkü onu Hades’in karısı olarak verdi. Kardeşi onu şiddetle karanlık aleme götürdü, senin çığlıklarına aldırmadan. Ama tanrıça, yasını tut. Çaresiz öfken hiçbir işe yaramıyor. Güzel kızın daima cehennemlerde kalacak, cehennimin biricik kraliçesi olacak. İşte baştanrının takdiri budur.”
Güneş uzaklaşırken, tanrıçayı daha da büyük bir acı sarar. Zeus’un ihanetine öfkelenen Demeter, tanrıların ve Olimpos’un arkadaşlığını terk eder ve yaşlı bir kadın olarak şehirlerindeki ölümlülerin arasında yürümeye başlar. Uzun bir süre, kendisini üzüntüden hırpalamaya devam eder ve sorumluluğundaki güçleri önemsememesi nedeniyle tahıllar bitmez, ağaçlar meyve vermez olur. Ölümlüler korkunç bir kıtlıkla karşı karşıya kalır. Telaşlanan Zeus, Persephone’nin serbest bırakılması için pazarlık yapması amacıyla Hermes’i yeraltı dünyasına gönderir. Ondan açlıktan kırılan insanlara acımasını ve Persephone’yi yeryüzüne geri göndermesini ister. Hades baştanrının ricasını ancak bir şartla kabul eder. Persephone yılın üçte ikisini yeryüzünde annesiyle, üçte birini yeraltında Hades ile geçirecekti. Persephone’ye de ancak bu şartı kabul ederse ve armağan ettiği nar tanesini yerse yeryüzüne çıkabileceğini söyler. (Yunan mitolojisine göre yeraltı dünyasında yiyecek tüketmek onu oraya bağlardı.) Taraflar şartlarda anlaşınca Persephone yeryüzüne geri döner ve Demeter de tüm ekinlerin yeşermesine, ağaçların meyve vermesine izin verir. Persephone’nin dönüşü sevinç getirir, baharın yaptığı gibi yeryüzüne yaşamı geri döndürür. Gidişi ise her yıl kışın ve kuraklığın gelişini işaret eder.

İlginizi çekebilir: Ra’nın Gözü

Beyza Akgün&Melissa Terzioğlu

Share
Published by
Beyza Akgün&Melissa Terzioğlu

Recent Posts

Stoacılık Nedir? Hayatı Anlamanın Felsefesi

"Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet, değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden…

2 gün ago

Hibrit Çalışma: İleriye Dönük Verimlilik Stratejileri

Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Bugün sizlere son zamanlarda oldukça gündemde olan hibrit çalışma modeli ve…

6 gün ago

Mart Ayı Etkinlik Takvimi #Ajanda

Merhaba Sevgili KalemlİK Okurları! Mart, baharın taptaze enerjisiyle kapımızı çalıyor! Soğuk kış günlerinin ardından doğa…

1 hafta ago

Ait Olma Hissi İle Yabancılaşma Arasında

Siz hiç kendinizi farklı bir dünyadan gelmiş gibi hissettiniz mi? Sanki ait olmadığınız bir yere…

2 hafta ago

Formula 1: 2025 Sezonu ve Sürücüleri

Sevgili KalemlİK Okuyucuları, 2025 Formula 1 sezonu takım ve sürücü değişiklikleriyle motor sporları tutkunları için…

2 hafta ago

1600’lerin Lale Çılgınlığı: Aşk Zenginlik ve Çöküş

1600'lerin başında Amsterdam, Asya’dan getirilen baharat ticareti sayesinde inanılmaz bir zenginliğe ulaştı. Bu dönemde varlıklı…

3 hafta ago