Avatar deyince aklınıza 2009 yılında çıkan, mavi renkli yaratıkların olduğu film gelebilir fakat ben size bugün diğer avatarlardan, The Last Airbender (ATLA) ve The Legend Of Korra(TLOK) serilerinden, ve benim hayatımdaki rolünden bahsedeceğim. Çocukluğunda apartman dairesinde büyümüş bir insan olarak o dönem yapılabilecek aktiviteler benim için oldukça sınırlıydı. Ben de vaktimin büyük çoğunluğunu televizyonda ilgimi çekenleri izleyerek geçirirdim.
Çocukken keşfettiğim avatar serisi ben büyürken de hep benimle birlikte oldu. Bu seriyi bu kadar sevmemin asıl sebebi belki de avatarı izlediğim yaştaki halimi sevmemden kaynaklanıyor olabilir. Fakat tek sebebi bu olamaz çünkü küçükten büyüğe izleyen herkesi etkilemeyi başarıyor. IMDB sitesinin en iyi televizyon programları listesinde hâlâ ilk 10’da yer alıyor ve çıktığı dönemde pek çok ödülü toplamıştı. Bu kadar başarılı bir seri olmasını aslında tek bir sebebi yok. En önemlileri karakterlerin derinliği, içerdiği metaforlar ve anlattığı muhteşem hikâye olabilir bence.
Biraz serinin durumundan bahsedelim. 2005 yılında çıkmaya başlayan ATLA serisi 19 Temmuz 2008 tarihinde bizlere veda etti. 2010 yılında M.Night Shyamalan yönetmenliğinde ATLA serisinin ilk sezonunu kapsayan bir film yapıldı. Filmde gerçek oyuncuların olması fakat bu gerçek oyuncuların çizgi dizisindekine benzememesi ve genel olarak filmin çizgi diziyle alakasız olması sebebiyle hayranlarını, büyük hayal kırıklığına uğrattı. 2012 yılı ise avatar severler için güzel bir sene oldu. Ocak ayında çıkmaya başlayan çizgi roman serisi ile ATLA hikâyesi devam etti. Karakterleri tekrar görüp onların hikâyesinin devama şahit olabilmek bizim için çok büyük bir mutluluk oldu.
Aynı yılın nisan ayına geldiğimizde ise TLOK serisinin ön gösterimi yayınlandı. ATLA’nın devamı niteliğinde olan hikâyeyi daha da büyütmesi oldukça sevindiriciydi. ATLA’dan yaklaşık 70 yıl sonrasındaki dünyanın ve bu dünyadaki değişimlerin işlendiği seri, bazı ATLA severler tarafından eleştirildi. Fakat ben bu değişimlerin iyi olduğu ve eski seriyi geliştirdiği kanaatindeyim. 19 Aralık 2014 tarihinde ise TLOK serisi bizlere veda etti. Bu tarihten sonra uzun bir süre avatardan ses gelmedi.
Çizgi romanlarla devam eden hikâye hayranlar için pek fazla yeterli olmadı. 2018 yılına geldiğimizde Netflix, orijinal yapımcılarla birlikte ATLA serisini gerçek oyuncuların olduğu bir şekilde tekrar çekeceğini bizlere duyurdu. Bu; akıllara M.Night Shyamalan’ın filmini getirdi, dolayısıyla bizi pek de umutlandırmadı. Sonrasında yapımcılar Michael Dante DiMartino ve Bryan Konietzko işlerin istedikleri gibi gitmediklerini, dolayısıyla da yapımdan ayrıldıklarını duyurmasıyla bütün beklentiler yok oldu hatta Netflix’e yapımı durdurma çağrısında bulunuldu. Yine de bu live action seri çıkacak gibi görünüyor. Yine umutsuz bir bekleyişin ardından 25 Şubat 2021 tarihinde orijinal yapımcılar adeta bombayı patlattılar! Nickelodeon’ın Avatar’a özel bir stüdyo kurduğunu ve başlarında kendilerinin olduklarını duyurdular.
Hem ATLA hem de TLOK serilerinin bu yeni kurulan stüdyo ile büyümesini ve bizleri tekrar büyülemesini bekliyoruz. Umarım seri çizgisini hiçbir zaman bozmaz ve bizleri hayatımızdaki sorunlardan biraz olsun uzaklaştırıp keyiflendirmeye devam eder.
İlginizi Çekebilir: Sokak Lezzetleri: Midesi Kazınanların Uğrak Adresi
Tarih boyunca Eski Mısır, Hindistan, Çin ve Yunan gibi birçok kültürde varlığını sürdüren astral seyahat;…
Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…
Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…
Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi…
Merkür retrosu, astroloji dünyasında ve kendi dünyalarımızda oldukça popüler bir kavramdır. Bu dönemin iletişim; seyahat,…
Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Sonbahara veda ederken tüm güzellikleriyle kucak açan kışın yeniliklerine kendimizi yavaş…