Başarılı müzisyen Burçe Karaca ile sanat ve gündelik yaşama değindiğimiz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
1-Üretimdeki verimliliği nasıl sağlıyorsunuz? Motivasyonunuzu sürdürmek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Müzik yaparken kendi içsel motivasyonumu canlı tutmanın yanı sıra, disiplinli bir çalışma düzeni ve yaratıcı süreçte verimliliği artırmak adına bazı stratejiler kullanıyorum. İlham anlarını kaçırmamak adına düzenli olarak müzik dinlemek, farklı türlerden esinlenmek, sanatın farklı alanlarından ilham almak benim için çok değerli. Ayrıca belirli bir çalışma saati belirleyerek düzenli bir şekilde bestecilik çalışmalarıma zaman ayırmak önemli. Bununla birlikte müzik yaparken sadece zorunluluk değil, keyif almak da büyük önem taşıyor. Bu yüzden, yaratıcılığımı canlı tutmak için zaman zaman rahatlamaya, doğaya çıkmaya, yeni deneyimler yaşamaya odaklanıyorum. Motivasyonu sürdürmek için ise hedefler koymak ve bu hedeflere adım adım ilerlemek benim için önemli bir yöntem. Kendime kısa vadeli ve uzun vadeli hedefler belirleyerek, her adımda ilerleme kaydetmek, motivasyonumu yüksek tutmamı sağlıyor. Ayrıca eserlerimi paylaşmak ve geri bildirim almak da benim için çok değerli. Başkalarının eserlerim üzerindeki düşünceleri, beni daha iyi bir besteci olma yolunda motive ediyor ve gelişime açık olmamı sağlıyor. Son olarak yaratıcılığımı sürdürmek için esnek olmayı, farklı teknikleri denemeyi ve yeni şeyler öğrenmeyi de önemsiyorum. Her zaman öğrenmeye ve gelişmeye açık olmak, motivasyonumu ve üretkenliğimi sürdürmemi sağlıyor.
2-Öğrenirken teknik mi yoksa duygusal/duyumsal mı öğreniyorsunuz? Çocukken teori bilgisi olmaksızın duygusal bir öğrenme süreci mi yaşadınız?
Müzik öğrenme süreci benim için hem teknik hem de duygusal bir deneyim. Müzikteki teknik yönler, özellikle teorik beceriler, temel bir yapı oluşturur ve yaratıcılığımın ifadesinde önemli bir role sahiptir. Ancak, duygusal ve duyumsal öğrenme süreci de benim için son derece önemli. Müziğin duygusal boyutu, duyguların ifadesi ve insan deneyiminin derinliklerine dokunabilme yeteneğiyle bağlantı kurmamı sağlıyor. Çocukken müzikle ilk tanıştığımda, teori bilgisi olmaksızın duygusal bir öğrenme süreci yaşadım. Müzik, duygularımı ifade etmenin bir aracı olarak ortaya çıktı ve öncelikle duygusal bağlamda anlam kazandı. Zamanla teknik bilgi edinerek ve teorik alt yapı oluşturarak müziğimi daha da geliştirdim ancak temelde duygusal bağlantı ve ifade, müziğin özünde benim için hep öncelikli oldu. Bu duygusal bağlantı, müziğin insanlar arasında derin bağlar kurma ve duygusal deneyimlerin paylaşılmasında güçlü bir araç olduğunu keşfetmeme yardımcı oldu. Bu deneyimlerin hepsi, hem duygusal hem de teknik öğrenmenin müziğimin temel taşları olduğunu gösterdi ve her ikisi de yaratıcı süreçlerime derinlik katıyor.
3-Sektördeki rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektördeki rekabet, sanat dünyasında önemli bir gerçeklik. Her geçen gün daha fazla yetenekli müzisyen ve sanatçı ortaya çıkıyor ve bu da rekabetin artmasına yol açıyor. Ancak ben, rekabeti yalnızca bir tehdit olarak değil, aynı zamanda bir fırsat olarak da görüyorum. Bana göre rekabet, sanatçının performans ve yaratıcılığını artırması için bir motivasyon kaynağı. Diğer müzisyenlerin çalışmalarını gözlemlemek, onlardan öğrenmek ve kendi becerilerini geliştirmek için bir fırsat olabiliyor. Rekabet, sektörde daha iyi olabilmek için sanatçının sürekli kendisini geliştirmesini sağlıyor ve yeni yollar keşfetmesine yardımcı oluyor. Ayrıca, rekabetin işbirliği fırsatları da sunabileceğini düşünüyorum. Diğer müzisyenlerle bir araya gelerek ortak projeler yapmak veya farklı yetenekleri bir araya getirerek birlikte çalışmak, müziğin yeni ve yaratıcı boyutlarını keşfetmek adına harika bir yol olabilir. Sonuç olarak, rekabetin sektördeki dinamizmi artırdığını ve bireysel olarak kendimi geliştirmeme yardımcı olduğunu düşünüyorum. Önemli olan, bu rekabeti olumlu bir şekilde kullanmak ve kendimi sürekli yenilemeye odaklanmak.
4-Klasik müziğin hangi döneminde yaşamak ve hangi besteciyle tanışmak isterdiniz? Bu dönemin anlayışını anlatabilir misiniz?
Modernist dönemde, geleneksel müzik anlayışının dışına çıkılarak, sesin özgürleştirilmesi ve yeni yapıların keşfedilmesi ön plandaydı. Schoenberg gibi besteciler, bu dönemde müziği yeniden şekillendirirken, müziğin yapısal ve teknik unsurlarını daha önce denenmemiş yollarda keşfettiler. Bu dönemde yaşamak, modernist akımın müziği teknik yeniliklerle keşfetme çabasını deneyimlemek demek olurdu. Schoenberg gibi bir besteciyle tanışmak ise atonal müziğin ve on iki ton tekniğinin arkasındaki düşünceleri daha derinden anlama şansı sunardı. Modernist akımın parçası olarak, Türk Beşleri de müzikal anlayışlarını yeniden şekillendirerek önemli bir rol oynadılar. Bu dönemde yaşamak ve Ulvi Cemal Erkin gibi bir besteciyle tanışmak büyük bir ayrıcalık olurdu. Türk Beşleri, geleneksel Türk müziği unsurlarını klasik batı müziğiyle birleştirerek yeni bir müzikal dil oluşturdular. Ulvi Cemal Erkin, bu akımın önemli isimlerinden biriydi ve Türk müziğinin köklerine bağlı kalırken, modernist unsurları da eserlerine entegre etmeyi başardı. Erkin’in müziği, geleneksel Türk melodileri ve ritimleriyle modernist kompozisyon tekniklerini bir araya getiriyordu. Bu yaklaşım, modernist akımın sesiyle Türk müziğinin zenginliğini birleştirerek benzersiz bir tarz yaratma çabasını yansıtıyordu. Bu dönemin müzikal anlayışı, geleneksel unsurların modernist yaklaşımlarla birleştirilmesini vurguluyordu. Türk Beşleri’nin yaklaşımı, modernist akımın müzikal zenginliği ve teknik yenilikleriyle yerel unsurların harmanlanmasıyla öne çıkıyordu. Erkin gibi bir besteciyle tanışmak, bu dönemin müzikal karmaşıklığını, geleneksel ve modern arasındaki dengeyi daha iyi anlama şansı sunacağı için tanışabilmeyi isterdim.
5-Çalmak istediğiniz eserleri nasıl seçersiniz?
Eser seçimimde genellikle birkaç faktörü göz önünde bulunduruyorum. İlk olarak, kişisel zevk ve ilgi alanlarım büyük bir rol oynuyor. Bir eserin bana duygusal olarak dokunması ve içsel olarak bağ kurmamı sağlaması, onu çalmak istememde etkili oluyor. Bununla birlikte, teknik ve müzikal yeteneklerimi geliştirmeye yönelik bir hedef belirliyorum. Bu hedefler doğrultusunda seviyeme uygun ama aynı zamanda beni zorlayacak eserler seçiyorum. Bu, hem yeni teknikler öğrenme fırsatı sunuyor, hem de müzikal olarak kendimi geliştirmeme yardımcı oluyor. Ayrıca, çalacağım eserin beni ve dinleyiciyi etkileyecek potansiyele sahip olması da önemli. Eserin derinliği, duygusal ifadesi ve izleyiciyi etkileyebilme potansiyeli, seçim yaparken dikkate aldığım unsurlar arasında. Son olarak, çalmak istediğim eserlerde farklı tarzlara ve dönemlere yer vermek istiyorum. Bu çalışma şekli, müzikal deneyimimi genişletmeme ve farklı tarzlarda ustalık kazanmama yardımcı oluyor. Bu çeşitlilik, kişinin müzikal ufkunu genişletirken, farklı bestecilerin ve tarzların zenginliğini keşfetmesini de sağlıyor.
6-Piyano öğrencilerine ve öğrenmek isteyenlere neler söylemek istersiniz?
Sabırlı olmak, düzenli pratik yapmak, temel teknikleri iyi öğrenmek için iyi seçilmiş bir eğitmenle çalışmak, eğitmen ile sürekli iletişimde kalmak, sadece bir tarzda değil farklı tarzlar üzerinde çalışmak, ve çok çalışmak diyebilirim.
7-Klasik müzik haricinde farklı müzik türleriyle aranız nasıl?
Her türden müziği dinlemek benim en büyük zevklerimden. Müzik dünyasının çeşitliliği beni her zaman heyecanlandırıyor. Farklı müzik türleri, duygusal ve kültürel olarak zengin bir deneyim sunuyor. Klasik müzik elbette ki benim için önemli, ama tür gözetmeksizin çok farklı türleri dinlemekten de keyif alıyorum. Müziğin kalitesi benim için çok önemli; samimi, derinlikli ve duygusal olarak zengin olan her tür müziği takdir edebilirim. Her tür müzik, kendi özel tarzı ve ifade biçimiyle insanların duygularına hitap edebilir. Farklı kültürlerin müziklerini keşfetmek, yeni sesler duymak ve farklı ritimlerle tanışmak, müzikal ufkumu genişletiyor ve bana ilham veriyor. Müzik, duyguları ifade etmenin bir yolu ve her türün benzersiz bir hikayesi var. Bu yüzden her tür müziği açık fikirli bir şekilde dinlemek ve takdir etmek, benim için müziğin gerçek güzelliğini keşfetme yolculuğunun bir parçası.
8-Konserlerinize çıkarken nasıl hissediyorsunuz? Dinleyenlerinizle nasıl bağ kuruyorsunuz?
Konserlere çıkarken karışık duygular içinde olabiliyorum. Bir yandan coşku duyarım çünkü sahneye çıkmak ve müziği paylaşmak benim için büyük bir tutku. Diğer yandan heyecanlanırım, çünkü dinleyicilerle bağ kurmak ve onlara en iyi deneyimi sunmak isterim. Kulisten piyano başına oturana kadar geçen süreç heyecanlı bir süreç oluyor. Piyano başına oturduktan sonra dış dünya ile iletişimim kesiliyor diyebilirim. Tamamen o ana ve müziğe odaklandığım bir yolculuk başlıyor orada. Performans dışında, dinleyicilerle bağ kurmak için samimi iletişim kurmayı seviyorum. Göz teması kurmak, duygusal geçişleri vurgulamak ve müziği duygusal olarak paylaşmak benim için önemli. Ayrıca, ara sıra dinleyicilerle kısa konuşmalar yapmak da bağ kurmamda önemli bir rol oynar. Onlarla etkileşime geçmek konser deneyimini daha özel kılıyor. Dinleyicilerle bağ kurmak, müziği sadece bir performans olmaktan çıkarıp bir deneyim haline getiriyor. Konserleri özel kılan da bu bana göre. Çünkü aynı müziği türlü farklı platformdan istediği kadar dinleyebiliyor insanlar. Konserlerde ise sadece o ana özel durumlar oluyor. Konserler aracılığıyla dinleyicilerin duygularına dokunmak ve müziğimi paylaşmak, hem dinleyiciler hem de benim için unutulmaz bir deneyim haline geliyor.
9-Müzikle uğraşmak için zaman ayırmanız gerektiğinde fakat yeterince motivasyona sahip olamadığınız bir dönem oldu mu? Oldu ise bu süreci nasıl aştınız?
Evet, zaman zaman motivasyon eksikliği yaşadığım dönemler olabiliyor. Özellikle yoğunluk ve rutin hayatın getirdiği bazı zamanlarda müziğe olan tutkumda dalgalanmalar olabiliyor. Bu durum normal ve doğal karşılamak gerekiyor. Çünkü bu da yaratımın bir parçası aslında. Bu dönemleri aşmak için birkaç farklı yöntem deniyorum. Öncelikle, kısa molalar vererek biraz uzaklaşmayı tercih ediyorum. Bazen fazla yoğunlaşmak motivasyonu azaltabilir, bu yüzden bir süre uzaklaşıp farklı aktiviteler yapmak, zihinsel yenilenmeme yardımcı oluyor. Bir diğer strateji, farklı bir perspektif kazanmak için yeni müzikler keşfetmek oluyor. Farklı tarzlarda veya farklı bestecilerin eserlerini dinlemek, yeni ilham kaynakları bulmama yardımcı oluyor. Ayrıca, bazen motivasyon eksikliği, belirli bir hedefe yönelik eksiklikten kaynaklanıyor da olabilir. Bu durumda, kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek, motive olmamı sağlıyor. Bu hedefler, mesela üzerinde çalıştığım eserin dışına çıkıp bambaşka türden bir esere başlamak olabilir.
10-Ülkemizde klasik müziğin gelişmesi için nelerin gerekliliğine inanıyorsunuz?
Klasik müziğin gelişimi için birkaç faktörün önemli olduğunu düşünüyorum: Eğitim ve erişim bunların en başında geliyor. Kaliteli müzik eğitimi, klasik müziğin gelişimi için temel bir faktör. Herkesin müziğe erişiminin ve eğitiminin kolaylaştırılması, potansiyel yeteneklerin keşfedilmesine ve geliştirilmesine yardımcı olabilir. Klasik müzik konserlerinin ve festivallerinin çeşitliliği ve erişilebilirliği, hem sanatçılar hem de dinleyiciler için önemli. Bu tür etkinlikler, klasik müziği ön plana çıkarıyor ve insanları bu sanat formuyla buluşturuyor. Toplumda klasik müziğe yönelik bir ilgi ve destek oluşturmak önemli. Klasik müziği genç kuşaklara tanıtmak ve onları bu alana çekmek için eğitim programları, atölye çalışmaları ve genç sanatçıları destekleyici projeler önemli rol oynayabilir.
11-Klasik müzik dünyasında en sevdiğiniz ve en çok eleştirdiğiniz unsurlar/konular neler?
Klasik müzik dünyasında sevdiğim unsurlar arasında, müziğin derinliği ve duygusal zenginliği öne çıkıyor. Her bir bestecinin müziği, duyguları derinlemesine ifade etme gücüne sahip ve bu müzikal eserlerin evrensel bir dille, dil bariyerine takılmadan insanları etkileyebilmesi harika bir durum. Aynı zamanda, klasik müzik dünyasında müzikal çeşitlilik ve zenginlik de benim için büyük bir değer taşıyor. Farklı dönemlerin ve kültürlerin müzikal mirası, geniş bir repertuvar sunuyor ve bu çeşitlilik müziği keşfetmeyi daha heyecanlı kılıyor. Eleştirdiğim unsurlardan biri, klasik müziğin bazen elit bir sanat olarak algılanması ve bu yüzden sadece belirli bir kesime hitap etmesi. Müziğin herkes için erişilebilir olması ve klasik müziğin sadece belli bir seçkin grup tarafından takdir edilen bir sanat formu olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bazı durumlarda da, klasik müzik dünyasında değişime ve yeniliğe direnç olabileceğini görebiliyorum. Eski yapılara sıkı sıkıya bağlı kalmak, bazen müziğin evrimini engelleyebilir. Yeniliklere açık olmak ve müziğin yaşayan bir sanat formu olduğunu kabul etmek önemli.
12- Enstrüman çalmaya sizin gibi küçük yaşlarda değil de daha genç yaşlarda başlamış olan öğrencileriniz oldu mu ? Genel bir tavsiye verecek olsaydınız bu konuda ne söylemek isterdiniz?
Evet, enstrüman çalmaya daha geç yaşlarda başlayan öğrencilerim var. Yetişkinlerle de çalışıyorum. Bu durumda genel bir tavsiye vermek gerekirse, şunları söyleyebilirim. Öncelikle, her yaşta enstrüman çalmaya başlamak mümkündür ve asla geç değildir. Daha genç yaşlarda başlamak elbette bazı avantajlar sağlayabilir, ancak daha geç yaşlarda da başlamak mümkün ve aynı şekilde başarıya ulaşabilirsiniz. İkinci olarak, sabır ve düzenli pratik yapma önemli. Enstrüman çalmak zaman alabilir ve başlangıçta belirli bir beceri seviyesine ulaşmak için süre gerekebilir. Bu yüzden sabırlı olun ve düzenli olarak pratik yapmaya özen gösterin. Üçüncü olarak, kendinize gerçekçi hedefler belirleyin. Enstrüman çalmak, müzikal bir yolculuktur ve bu yolculuğunuzu kendi hızınızda yapın. Başlangıçta ufak adımlarla ilerleyin ve zamanla kendinizi geliştirdikçe hedeflerinizi yükseltin. Son olarak, en önemli şey, keyif almak ve motivasyonunuzu canlı tutmaktır. Enstrüman çalmak, sizin için bir tutku veya zevk olmalıdır. Bu yüzden müziğin tadını çıkarmaya ve her aşamada keyif almayı unutmayın. Her yaşta, müziği öğrenmek ve ifade etmek için bir fırsattır, bu yüzden bu deneyimin keyfini çıkarın.
İlginizi çekebilir: “İvan İlyiç’in Ölümü” Kitap İncelemesi
Merhaba sevgili KalemlİK okurları! 2024’ün son ayına geldik; kimileri için mutluluklarla dolu, kimileri içinse zorluklarla…
Her yılın sonunda bir gelenek haline gelen ve dinleyicilere o yılki dinleme yolculuğunu bir özet…
Günlük hayatın stresinden ve şehrin gürültüsünden uzaklaşmak istediğiniz zaman tercih edebileceğiniz, doğa harikası olan Kelebekler…
Tarih boyunca Eski Mısır, Hindistan, Çin ve Yunan gibi birçok kültürde varlığını sürdüren astral seyahat;…
Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…
Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…