Adı dillerden düşmeyen Ege mutfağı, tarihiyle yaklaşık 8500 yıl öncesine kadar dayanır. Marcus Gavius Apicius, İkinci Roma İmparatoru Tiberius döneminde yaşamış bir yemek tutkunudur. Apicius; yemek kitabında zeytinyağlı balık, et ve sebze kızartmalarına yer vermiştir. Detaylara geçmeden önce Ege mutfağının Anadolu’daki “slow-food” kültürünün temsilcisi olduğunu da unutmamak lazım. “Slow-food”, 1986’da başlatılan uluslararası boyutlara ulaşmış bir harekettir. Hızlı, ayaküstü yemek alışkanlığına (“fast food”) karşı alternatif olarak geleneksel ve yerel yemek yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden bir harekettir.
Ege mutfağının en önemli malzemeleri envai çeşit ot, 2500 yıldır kullanılan zeytinyağı ve balık türleridir. Hatta balık ve deniz ürünlerine olan düşkünlükleri hakkında meşhur bir sözleri var: Denizden babam çıksa yerim. Hatta Heredot’un 12 İyonya kenti arasında ismini saydığı Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında yer alan Klozomenia’daki kazılarda antik zeytinyağı işlikleri ortaya çıkmıştır.
Ege mutfağı göçlerle güçlenip zenginleşmiştir. Özellikle Balkanlar ve Girit Göçleri, Ege mutfağında derin izler barındırır. Tescillenmiş 801 özgün çeşit bulunmaktadır. Ayrıca 800’den fazla ot bilinmesine rağmen bunların sadece 50 tane civarındaki kısmı kullanılmaktadır. Bu bitkiler Arap Saçı, Turp Otu, Hardal Otu, Eşek Dikeni, Su Teresi vb. olarak sıralanabilir. Gelin Ege mutfağının lezzetlerinden bazılarına göz atalım.
Mayasız bir hamur işi olan boyoz, İspanyolca’da “küçük somun” anlamına gelen “bollo” sözcüğünün çoğuludur. Düşük yağ içeren boyoz, genellikle kahvaltı kültürüyle biliniyor ancak günün her saatinde simitçi tezgahlarında ve bazı fırınlarda bulunuyor.
Kıbrıs’ta yazın çok sevilerek yenilen bir yemektir. Kıymalı ya da zeytinyağlı dolması yapılır. Dolmadan kızartmaya, salatadan kavurmaya kadar çeşitlendirilip sunulabilen bu muhteşem bitkinin mevsimi yaz mevsimidir.
İlkbaharda baklanın çıktığı dönemde yapılır. Soğuk ve lezzetli bir yoğurtla beraber tüketilir. Keskin bir tadı olması sebebiyle çok tercih edilmese de dereotu ile beraber sağladığı harika uyum sayesinde dillerde unutulmayan bir tat bırakır.
Yerel halk dilinde “kurşun otu” veya “tuzlu ot” olarak geçer. Sonbahar aylarında denizdeki tuzu daha çok kendi bünyesinde topladığından dolayı yemesi daha zorlaşır. Deniz börülcesi yaz başında toplanır. Ülkemizde Tuz Gölü çevresinde, Aksaray’da, Ereğli’de, Burdur’da ve Tarsus kıyılarında yetişir.
Güzel manzarası ile sünnet düğünü, nişan gibi önemli organizasyonlara ev sahipliği yapan bu güzel mekân, seçkin fakat yüksek fiyatlı bir menü sunmaktadır.
Ege kültürünü arayanlar için tercih edilebilecek bir mekândır. Aile işletmesi olmasıyla çok şirin ve güzel bir ortam sunar. Kabak Çiçeği Dolması başta olmak üzere daha çok zeytinyağlı yemekler bulunmaktadır.
Mutfak serüvenine 1960’ta sadece 3 tekerlekli bir araç ile başlayan Asım Usta, İzmirlilerin favori kokoreç mekanlarından biri hâline gelmiştir. Yeri merkezî olmamasına rağmen bir çok İzmirli burayı tercih etmektedir.
İlginizi çekebilir: Christopher Nolan: Film Dünyasının Dehası
Tarih boyunca Eski Mısır, Hindistan, Çin ve Yunan gibi birçok kültürde varlığını sürdüren astral seyahat;…
Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…
Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…
Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi…
Merkür retrosu, astroloji dünyasında ve kendi dünyalarımızda oldukça popüler bir kavramdır. Bu dönemin iletişim; seyahat,…
Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Sonbahara veda ederken tüm güzellikleriyle kucak açan kışın yeniliklerine kendimizi yavaş…