Ekoturizm kavramı hayatımızda ilk kez 1992 yılındaki Rio Çevre Zirvesi’nde ortaya çıkmıştır. Bu kavram çevreye zarar vermeden onunla uyum içerisinde yapılan turizmde kullanılır. Ekoturizm, dünyamızın doğal zenginliklerinin sürdürülebilirliğine önem verirken aynı zamanda turizm yapılan bölgedeki yerel halkın kalkınmasını sağlar. Yerel halkın sosyal ve kültürel yapısını da koruyacak şekilde yapılır.
Örneğin turlar yapılırken bu konuda tecrübeli uzman rehberlerden destek alınmalı, belirlenmiş rotalar varsa bunlara sadık kalınmalı ve rotanın dışına çıkılmamalıdır. Gezilen yerlerdeki çevreye asgari miktarda zarar verilmeli, gezilen çevrede hiçbir şekilde atık bırakılmamalı, habitatta yaşayan hayvanlar rahatsız edilmemeli, ses ve görüntü kirliliği yapılmamalıdır.
Turizm ülkemiz için çok önemli bir gelir kapısı, aynı zamanda farklı kültürlerle bir araya gelmemiz için önemli bir fırsattır. Genellikle deniz, kum, güneş üçlüsü ile bilinen Türkiye’nin daha farklı turizm seçenekleri de vardır. Pamukkale Travertenleri, Peribacaları, Tortum Şelalesi, İstanbul Boğazı gibi pek çok doğal güzelliğe ev sahibi yaptığını düşündüğümüzde ülkemizin ciddi bir ekoturizm potansiyelinin olduğunu görmekteyiz. Sahip olduğumuz potansiyeli kullanabilmek için çeşitli projeler yapılmaktadır. Yeşil Yol Projesi ile Karadeniz’deki yaylaların diğer bölgelere bağlanması ve yayla turizminin canlandırılması hedeflenmektedir.
Mavi Bayrak Projesi ile denizlerin ve plajların temiz tutulması hedeflenmektedir. Atlı Doğa Yürüyüşü Projesi ile uygun olan bölgelere gelen turistlerin bu bölgelerde at ile seyahat yapması hedeflenmektedir. Dağ-Doğa Yürüyüşü Projesi ile ise ülkemizdeki elverişli dağlarda yürüyüş rotası hazırlanarak bölgeye gelen turistlerin gezerken aynı zamanda çevreyi sevmeleri ve sürdürülebilirliğe yönelik farkındalık duygusu kazanmaları hedeflenmektedir. Bu çalışmalar sayesinde çevreye daha az zarar veren ve sadece yaz aylarında yapılabilen deniz, kum, güneş üçlüsüne alternatif turizm seçenekleri üretilmeye çalışılmaktadır.
Ekoturizm sayesinde bir yandan gezilen bölgelerdeki alanlara zarar verilmesini önleyerek doğal mirasımıza sahip çıkarken bir yandan da bu bölgedeki halkın ekonomik olarak kalkınmasına fayda sağlayarak refah düzeylerini arttırmış oluruz. Ülkemizde ekoturizme yönelik pek çok çalışma yapılsa da daha kat edilmesi gereken çok yol, korunması gereken çok alan vardır. Bu doğal güzelliklerin zarar görmemesi ve gelecek nesillere de aktarılabilmesi için herkes elinden geleni yapmalıdır.
İlginizi Çekebilir: 21/90 Kuralı ile Bir Yeniliğe Var Mısınız?
Sevgili KalemlİK Okurları, Keşfetmeye Değer ekibi olarak bu yazımızda sizlere Ihlamur Kasrı’dan bahsedeceğiz. İstanbul’un en…
1- Sosyal medyada içerik üretme fikri nasıl ortaya çıktı ve ne zaman başladınız? Sosyal medyada…
“Dünya harabeye dönerken biz aşık olmakla uğraşıyoruz.” Merhaba sevgili KalemlİK okuyucuları! Bugün birlikte inceleyeceğimiz film,…
Rezonans kelimesi, fiziksel olarak titreşimlerin birbirini etkilemesi anlamına gelir. Rezonans kanunu ise benzer frekansta titreşen…
1) Röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz, biraz kendinizden bahseder misiniz? Ben Tutya Yılmaz, 25…
Merhaba Sevgili KalemlİK Okurları! Baharın gelişiyle İstanbul, kültür-sanatla dopdolu bir Mayıs ayına merhaba diyor! Tiyatrodan…