Genç ve yetenekli Müzisyen Ayça Özefe ile müzik kariyeri, gelecek planları ve hayatına dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Merhaba! Ben bir yandan Moleküler Biyoloji ve Genetik okumaya çalışan, bir yandan da şarkılarla hayat bulan bir insanım. Hayatta zorluklarla karşılaşmasına rağmen mücadeleyi ve umudu bırakmayan, yaşamayı ve üretmeyi seven birisiyim.
Kendimi bildim bileli müzik hayatımın bir parçası. Gerek ailem gerek okul hayatım olsun her an şarkılarla birlikte büyüdüm, sahne aldım. Ama düşüncelerim arasında müzik üzerine bir kariyer kurmak yoktu. Daha çok duygularımı müzikle ifade etmeyi seviyor ve keyif alıyordum. Çeşitli uygulamalar keşfedip oralardan paylaşım yaptım ve pek bilinmeyen, yabancı internet radyolarında yer aldım. YouTube’a başlama kararım ise zor bir dönemdeyken duygularımı aynı tarzda buluşabileceğim dinleyicilerle paylaşmakla oldu. Fark etmeden müzik kariyerime de ilk adımı atmışım.
Bunlara, bir de kendime ve yakınlarıma da ayırdığım zamanları eklersek gerçekten imkansız görünüyor birçok insan için. Bir an geliyordu birinden feragat etmem gerekiyordu maalesef. Ama bir düzen oturttukça pek sıkıntı yaşamamaya başladım. Okulu hep birinci planda tuttum çünkü harcadığım çabayı silip sadece müzik üzerinden devam etmek kendime haksızlık olurdu. Üniversite ile birlikte devam ettiremezsin diyen çok oldu. Bana kalırsa bu biraz da kişinin kendisine bağlı. Kolay olanı herkes tercih edebilir, günümüzde de örnekleri pek çok. Ancak benim için önemli olan hayatta kendime daha fazla ne katabilirim oldu. Müziği ve yayıncılığı iş olarak görmedim belki de bu şekilde baskı altında hissetmeden dengeyi sağlayabiliyorumdur.
Hayalim ilk önce okulu bitirmek. Şarkıları hep yazıyorum, hep üretebiliyorum. Zaten içinizden gelen bir şeye engel olamıyorsunuz, o hep sizinle. Ama teknik anlamda bilgiler öğrenmeyi de tabii ki isterim. O yüzden amacım bölümümün sunduğu imkânlardan yararlanıp yurt dışına çıkabilmek. Belki orada güzel bir müzik eğitimi almak ve belki de tüm dünyanın beni anlamasını sağlayacak şarkıları üretmek. İleride bir bilim alanında yenilikler yapıp çözümler bulan ve insanların huzurlu hissetmek istediğinde dinlediği şarkıların sahibi olan kişi olmayı hedefliyorum.
Kendi şarkım diyebiliriz. Yıkılmam Asla benim için çok ayrı. Ama Nova Norda-Zor ve The Rolling Stones-(I Can’t Get No) Satisfaction bende harika duygular uyandırıyor.
Şarkı yazabilmek çok ayrı bence. Küçüklüğümden beri hep şiir yazardım. Şarkıları da hep kendi kendime mırıldanıp hayalimde yazardım. Duyguları, düşünceleri müzikle birleştirebilmek harika. Aslında yorumladığım şarkılar da sonuç olarak sözlerinde kendimden parçalar bulduğum şarkılar, o da çok özel bi duygu. Bir şarkının orijinalinden çok benden dinleniyor olması tabii ki çok mutlu ediyor, demek ki doğru yansıtabiliyorum duyguyu.
Sanırım önceki soruda biraz ipucu verdim. Genellikle dinlediğim, “Yaa bu şarkı ne kadar güzelmiş sözlere, müziğe bak.” ya da “Sanki ben yazmışım gibi.” dediğim şarkılar oluyor.
Şu zamana kadar aslında bu konudan pek etkilenmedim. Çünkü oluşturduğum kemik kitle gerçekten benim gibi kötülük düşünmeyen insanlardan oluştu. Gördüğüm kötü yorumlar iyilerin yanında 1-2 tane kalıyordu. Ama zamanla linç kültürü denilen bir algı oluştu. Bu sebeple son zamanlarda daha çok karşılaşıyorum, kitle artıkça bu daha da zorlaşıyor. Yapıcı eleştiriye her zaman açık oldum. Bu yüzden gerçek eleştirileri dikkate alıp genelde diğerlerine annemle gülüp geçiyoruz.
Yıkılmam asla için arkadaşlarımla “Ne kadar dinlenir acaba?” diye tahminlerde bulunduk. Onlar benden daha büyük bir beklentideydi. Ben de en az 1 milyonu geçeceğinden emindim. Ancak şu an beklemediğim bir hızla ilerliyor. Anne Marie’nin paylaşımından sonra ise kendime inanamamıştım. Gelen güzel yorumlar, ailemin, yakınlarımın desteği ve en çok da bir beklentiye girmeden yapmam; en büyük motivasyon. YouTube’a ilk videomu attığımda bu günlerin geleceğini tahmin bile edemezdim.
Şükretmeyi, sabretmeyi ve yalnızlığı öğrendim. Yaşadığım her an için daha da mutlu olmam gerekiyormuş, farkında değilmişim. Sosyal medyayı daha aktif kullanmaya başladım. Zaten artık pandemi döneminde maksimum sosyalliği sağlayan aktivite oldu.
Sınav döneminde zaman bulup pazar sabahları annemle film izleyebilmek büyük bir lüks. Ancak genel olarak baktığımızda elime gitarımı alıp üretebildiğim her an benim için en güzel ve verimli anlardan oluyor.
İlginizi Çekebilir: Akrep Dizisinin Şahin’i Taha Baran Özbek Röportajı
Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…
Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…
Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi…
Merkür retrosu, astroloji dünyasında ve kendi dünyalarımızda oldukça popüler bir kavramdır. Bu dönemin iletişim; seyahat,…
Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Sonbahara veda ederken tüm güzellikleriyle kucak açan kışın yeniliklerine kendimizi yavaş…
Modern ilişkiler, insan duygularının ve psikolojisinin derinliklerine dokunan çeşitli karmaşıklıklarla doludur. Şimdilerde bir ilişkinin başlaması,…
View Comments
şarkıları normalde söyleyenlerden daha iyi söylediği kesin 👍 bu yorumu görüyosanda selam abla <3 ✋✋
Gayet başarılı bir çalışma tebrikler
Ayça Özefe'yi ilk liseye başladığımda yani 3 yıl önce tanıdım, çok uzun bir zaman sayılmaz tabi ama onu yıllardır tanıyormuşum gibi ayrı bir samimi geliyor bana. Şarkılarını dinlerken içim huzurla doluyor ve sanırım bunu ister istemez herkes yaşıyor. Müziği, sesi, gülüşü ve en önemlisi kalbiyle çok tatlı bir insan ❤️