Başarı Hikâyesi

Ünlü Ressam: Vincent van Gogh

Sevgili KalemlİK okurları, bu yazımızda sanattan bahsedilince akla gelen ilk isim olan büyük üstat; Vincent van Gogh’tan bahsedeceğiz. Çocukluğundan ölümüne tüm hayatını kısaca sizlere anlatmak isterim.

Vincent van Gogh 1853’te Hollanda’da doğdu. Çocukluğunda mutsuz ve melankolik bir dönem geçiren Van Gogh ailesinin dindar ve katı kuralları yüzünden çocukluğunun önemli bir kısmını yatılı okullarda geçirdi. Gençliğinde farklı meslekler denedikten sonra ailesindeki birçok kişi gibi sanat dünyasına adımını attı. Peki, 27 yaşında ressam olmaya karar verdiğinde bu kadar karamsar bir çocukluk geçirmesinin ne gibi etkileri olmuştur?

Resim çizmeye başladığı zamanlar resimleri karanlık tonlar ile birlikte oldukça kasvetliydi. Van Gogh 1886 yılında taşındığı Paris’te izlenimcilik bakış açısını kendine kattı ve Claude Monet, Edgar Degas ve Camille Pissarro gibi ressamlardan etkilendi. Bu ressamların yanında Van Gogh’un kardeşi Theo da Van Gogh’un sanat kariyerini her zaman destekledi hatta Van Gogh hakkında bildiklerimizin çoğunu kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplardan öğrendik. Theo kardeşini Paris sanat dünyasıyla tanıştırarak stilini geliştirmesinde ve karanlık tonlardan parlak renklere geçmesinde yardımcı oldu. Paris’te empresyonist eserleri ve ressamları keşfeden Van Gogh, daha canlı renkler kullanmaya ve eğlenceli konular resmetmeye başladı. Bu köklü değişimde bile istediği başarıya ulaşamayan van Gogh, daha sakin bir yaşam sunduğu için Fransa’nın güneyindeki Arles’e taşındı.

Paul Gauguin onun yanına taşınan ilk ve tek sanatçı oldu. Ancak iki sanatçının sanat hakkındaki görüşleri çok farklıydı ve bu sık sık hararetli tartışmalara yol açıyordu. Gauguin hayal gücünü kullanarak çalışırken, van Gogh ise önünde görebildiğini resmetmeyi tercih ediyordu. Gauguin ile arkadaşlığı bir ustura yüzünden kesildi ve öfke nöbeti sonucu sol kulağının bir kısmını kesti.

 

Tedavisinin sonra bu sorunlarla ilgili çok az şey hatırlıyordu. Hastaneden çıktıktan sonra resim yapmayı bırakmadı, devam etti ama ruh hali sürekli değişiyordu. Yeni bir nöbet geçirmekten korktu ve kendi isteği ile Saint-Rémy’de bulunan Saint-Paul-de-Mausole psikiyatri hastanesine yattı ama çizim yapmayı hiçbir zaman bırakmadı. Psikiyatri hastanesinde en ünlü resimlerinden olan Yıldızlı Gece tablosunu boyadı. Van Gogh’un zihinsel durumu akıl hastanesine yattıktan sonra bozulmaya devam etti. Mayıs 1890’da Saint-Rémy’deki akıl hastanesinden ayrıldı ve birkaç sanatçının ikamet ettiği Auvers-sur-Oise’a gitti. 29 Temmuz 1890’da göğsüne açılan bir kurşun yarasından öldü. Ölümünün intihar olduğu söylense bile öldürüldüğü de düşünüldü. Vincent’ın ölümü günümüzde hala tartışmalı bir konu olarak kaldı.

İlginizi çekebilir: Çocuk Psikolojisi

Şevval Buyran

Recent Posts

Kintsukuroi’nin Felsefesi: Kırılmanın ve Onarımın Güzelliği

Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…

3 gün ago

Murphy Kanunları: Şanssızlık mı, Bilim mi?

Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…

7 gün ago

Kapadokya’nın Tarihî Derinlikleri

Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi…

1 hafta ago

Merkür Retrosu Bizi Gerçekten Etkiliyor Mu?

Merkür retrosu, astroloji dünyasında ve kendi dünyalarımızda oldukça popüler bir kavramdır. Bu dönemin iletişim; seyahat,…

2 hafta ago

Kasım Ayı Etkinlik Takvimi #Ajanda

Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Sonbahara veda ederken tüm güzellikleriyle kucak açan kışın yeniliklerine kendimizi yavaş…

2 hafta ago

Lovebombing, Ghosting ve Gaslighting

Modern ilişkiler, insan duygularının ve psikolojisinin derinliklerine dokunan çeşitli karmaşıklıklarla doludur. Şimdilerde bir ilişkinin başlaması,…

3 hafta ago