Hayata gözümüzü açtığımız ilk andan itibaren sayısız anı biriktirmeye başlarız. Peki, bir saniyeliğine bile olsa durup bunların hepsini dün gibi hatırladığınızı hiç düşündünüz mü?Bu kadar çok şeyi hatırlamak insan beyni için yorucu olurdu. Neyse ki bize lütfedilen bir yeteneğimiz var, unutmak.
Anıların zamanla bozulduğunu savunan yaklaşım yerine unutmak aslında bizim için kötü bir şey olmayabilir. Aksine unutmak, beynimizin çevreyle etkileşim kurabilmesine olanak sağlayan bir eylem. Bazı anıları unutabiliyor olmamız ilerisi için daha esnek ve sağlıklı kararlar verebilmeyi mümkün kılıyor. Zihnimizde yeni düşüncelere yer açmaya fırsatımız oluyor.
Mevcut yaşamımızla uyuşmayan ve çok da önemli olmayan anıları beynimiz unutuyor. Bu sebeple bazı anıları unuturken daha çok önem verdiğimiz ve yaşamımızla uyuşan diğer anıları ise hafızamızda tutmayı öğreniyoruz. Bu anıları sürekli hatırladığımızda canlı kalıyor.
Elbette unutmak öğrendiklerimizin yok olması gibi bir korkuyu doğuruyor. Fakat böyle düşünmeyip temelde anı kaybından ziyade anılara erişimdeki sıranın değiştiğini düşünerek rahatlayabiliriz. Bilim adamları ise bunun önemli olanları içgüdüsel olarak koruma düşüncemizle geliştiğini öne sürüyor. Unutabilmeyi öğrendikten sonra bir nevi hafıza kaybından ziyade hafıza erişimimiz değişiyor.
Toronto Üniversitesi Psikoloji bölümü Profesörü Paul Frankland’ın öne sürdüğü fikre göre, anılar aslında yerinde duruyor fakat siz onları belli gruplarla faaliyete geçiremediğinizde hatırlanmıyor. Sanki şifresini unuttuğumuz bir kasanın içindeki bilgilere erişemiyoruz veya o kasanın şifresini hatırlamak çok da işimize gelmiyor. Bunun için bilimsel yaklaşımlardan ziyade kendi hayatımızdan yola çıktığımızda yine aynı sonuçların çıktığını görebiliriz. Yeni kuramda ise unutarak öğrenmenin, aslında hafızamızın çevreyle ve ne kadar çabuk öğrenebildiğimizle ilişkili bir öğrenme biçimi olduğu açıklanmış.
Sonuç olarak unutabilmek mükemmel bir hafıza için gerekli olsa da ilk etapta olumsuz bir etki yaratır. İnsanın hatırlatma, hatırlanma ve izini bırakma içgüdüsüyle hayatını devam ettirmesi unutmanın onun için olumsuz bir etkisi olabileceği düşüncesini ön plana çıkarmakla birlikte bunun o kadar da doğru bir düşünce olmadığını bilimsel araştırmalar desteklemektedir. Unutmak düşüncelerin içinde kaybolmak değil de aksine belki de yeni öğreneceğin bilgilerin içinde kendini bulmaktır diyebiliriz.
İlginizi Çekebilir: Galataport İstanbul #KeşfetmeyeDeğer
Tarih boyunca Eski Mısır, Hindistan, Çin ve Yunan gibi birçok kültürde varlığını sürdüren astral seyahat;…
Bazen çok sevmemize ve değer vermemize rağmen bizim için anlamı ve kıymeti çok büyük olan…
Elbet bu zamana kadarki hayatımızda yolunda giden gitmeyen birçok olay yaşamışızdır. Bu olaylardan bazısının olumlu…
Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi…
Merkür retrosu, astroloji dünyasında ve kendi dünyalarımızda oldukça popüler bir kavramdır. Bu dönemin iletişim; seyahat,…
Merhaba sevgili KalemlİK okurları! Sonbahara veda ederken tüm güzellikleriyle kucak açan kışın yeniliklerine kendimizi yavaş…