Μerhaba sevgili KalemlİK okurları, bugün sizlere birbirinden yetenekli kadın yönetmenlerin ellerinden çıkmış, sinema dünyasında efsaneler yaratan bazı filmlerden bahsedeceğim. Gelin bu enfes filmlerin konularına biraz daha yakından bakalım.
Lost In Translation: Sofia Coppola’nın senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı film birçok ödüle layık görülmüştür. Bill Murray’in canlandırdığı Bob Harris aktördür ve bir reklam filmi için Tokyo’ya gider. Scarlett Johansson’ın canlandırdığı Charlotte karakteri ise kocasının işinden dolayı Tokyodadır. Charlotte kendisiyle ilgili bazı varoluş problemleri yaşamaktadır ve neler yapmak istediğinin arayışında olan birisidir. Bob ise daha çok orta yaş bunalımında olan bir aktördür. Bu iki kaybolmuş ruhun kısa süreli dostluğunu göreceğimiz bu filmde kalabalıklar içinde yalnız kalmışlığı ve kayboluş hissini çok derinden hissedeceksiniz.
Cléo from 5 to 7: Agnés Varda’nın hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yaptığı filmde başrolde Corinne Marchand bulunmaktadır. Cléo from 5 to 7 batıl inançlara sahip olan ve de ölmekten korkan şarkıcı Cléo’nun şüphelerinden dolayı verdiği kanser testi sonrası kaygılarla dolu iki saatinin anlatıldığı bir film. Ölüm korkusunu işlerken aynı zamanda 1960’lardaki Fransa sokaklarını siyah beyaz sinematografisi ile izleyiciye sunar.
Barbie: Greta Gerwig’in yönetmenliğini üstlendiği Barbie filmi 2023 yılında büyük yankı uyandırmıştır. Margot Robbie ve Ryan Gosling’in başrollerini üstlendiği film aslında bir kendini bulma hikayesidir. Barbieland’de yaşayan ve normalden daha farklı duygular yaşamaya başlayan Barbie bu durumun sebeplerini öğrenmek ister. Gerçek dünyaya giden Barbie bir serüvene atılır. Film görsel bir şölen sunarken aynı zamanda verdiği mesajlar ile bazı gerçeklerle yüzleşmemizi sağlar. Ataerkil toplumu eleştiren ve kadınların yaşadığı zorlukları gözler önüne seren bu filmi mutlaka izlemelisiniz.
Aftersun: Bir diğer kadın yönetmen olan Charlotte Wells’in hem yazarlığını yaptığı hem de yönetmen koltuğunda oturduğu Aftersun 2022 yılında yayınlanmıştır. Filmin başrollerinde Paul Mescal ve Frankie Corio bulunmaktadır. Boşanmış olan Calum ve onun 11 yaşındaki kızı Sophie birlikte Türkiye’de geçirmiş olduğu bir tatil anlatılmaktadır. Dışarıdan sıradan bir tatil olarak gözükse de içerdiği baba-kız ilişkisi ve nostaljik hava ile sizleri içerisine çekecektir. Calum ve Sophie’nin gözünden ebeveynlik, yalnızlık, beklenti ve büyümek gibi birçok kavramı gördüğümüz bu filmi izledikten sonra kendinizi ağlarken bulabilirsiniz.
The Holiday: Yönetmen koltuğunda Nancy Meyers’ın oturduğu başrollerinde Cameron Diaz, Jude Law,Jack Black ve Kate Winslet’ın bulunduğu The Holiday bir romantik komedi filmidir. Iris ve Amanda birbirlerinden çok uzakta yaşayan ve aşk hayatları konusunda aynı zamanlarda sorunlar yaşayan iki kadın karakterdir. İkisi de çok bunalmış ve noel tatili için kendi evlerinden uzaklaşmak istemektedirler. Film bu iki kadının belirli bir süre için evlerini değiştirmelerine imkan sunan internet sitesi üzerinden karşılıklı evlerini değiştirmelerini konu edinir. İki haftalığına evlerini değiştirerek bir tatil yaşayan bu iki kadının yaşadıkları romantik komedi ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayacak.
Mamma Mia!: Mamma Mia, Phyllida Lloyd’un yönetmen koltuğunda oturduğu eğlenceli bir müzikal filmidir. Başrollerinde Evlenmek üzere olan Sophie babasını hiç tanımamıştır ve düğününde babasının koluna girip yürümek istemektedir. Düğününde önce annesine ait olan ve annesinin hamilelik döneminde yazmış olduğu günlüğü bulur. İçerisinde Sophie’nin annesi Dora’nın eski sevgilileriyle ilgili anıları yer almaktadır. Günlükte ismi geçen ve babası olma ihtimali olan 3 kişiyi Sophie bularak annesine haber vermeden düğününe davet eder. Bu anları eğlenceli ABBA müzikleriyle birlikte izleyiciye sunan bu filme mutlaka göz atmalısınız.
İşe Yarar Bir Şey: Yönetmen koltuğunda Pelin Esmer’in oturduğu başrollerinde Başak Köklükaya,Yiğit Özşener ve Öykü Karayel’in bulunduğu film tren yolculuğunda kesişen iki hayatı konu almaktadır. Başak Köklükaya’nın canlandırdığı şair ve avukat olan Leyla ile Öykü Karayel’in canlandırdığı hemşire Canan’ın bir tren yolculuğunda karşılaşmasıyla film başlar. Yolculuk boyunca ikisinin de hayatlarına değinen film içerdiği şiirsel tatla birlikte aklınıza kazınacaktır. Şimdiden iyi seyirler.
İlginizi çekebilir: Nisan Ayı Etkinlik Takvimi #Ajanda
Yorumlar