Hepimizin uzaktan yakından duyduğu ya da bir şekilde maruz kaldığı bir terimdir “popüler kültür”. Bu kavram aslında çok da yeni olmamakla birlikte 1980’de televizyonun, 1990’da da internetin hayatımıza girmesiyle adından sıkça bahsettirir oldu. Latince “populus” kelimesinden türetilen popüler kültür olgusu “halk, toplum, toplumun inandığı” anlamlarına gelmekte. Peki toplumun inandığı ve benimsediği bir şey, aynı zamanda neden bu kadar eleştiriyi de bünyesinde barındırıyor?
Birçoğumuz zaman zaman kimlik arayışı içine gireriz. Neyiz, neredeyiz ve ne yapıyoruz? Bu soruların cevaplarını ararken kendimizi bir yere ait hissetmek isteriz işte tam da bu noktada popüler kültürün bize itibarlı nesneler olarak sunduğu şeyleri kabul eder ve itibar sahibi olduğumuzu düşünürüz. Bu itibarlı nesnelere hiç ihtiyacımız yokken bunu bir ihtiyaç haline getirmek ve tükettirmek popüler kültürün en önemli özelliğidir.
İnsanlar neyi niçin neden tükettiklerinin farkında bile olamadan kendilerini bu furyaya kaptırırlar. Tanım olarak kültür, zamanla oluşum sergilerken popüler kültür tarafında ise kalıcı olmayan değişim odaklı bir süreç görülür. Popüler kültür hedonist bir bakış açısına dayanır yani hız ve haz odaklıdır örneğin günümüzde “TOP” müzik listelerinin, bestseller kitap raflarının her hafta değişiklik göstermesi de bize bu bakış açısının doğruluğunu ispatlar.
Popüler kültür, kapitalist sistemin en sevdiği oyunlarından biridir. Bize kendimizi özgür gibi hissettirirken aslında seçeneklerimizi kısıtlayarak popüler olana yönlendirme işini başarıyla yapar. Siz özgür bir şekilde seçimlerinizi yaptığınızı düşünürken Mc Donald’s ile Burger King arasında kalırsınız. Peki sizce popüler kültür liberal midir yoksa size dayatılanlarla liberal gösterilmeye çalışan bir olgu mudur? Kültür; ortaklaşa olarak bazı konulara, davranışlara ve tutumlara verilen bir isim olduğu gibi o davranışların ve tutumların öğrenilmesiyle günlük yaşamı dönüştüren bir olgudur. Yani hem insan icadıdır hem de insana kendisini dayatır.
Popüler kültür hakkındaki varsayımlardan biri de doğal bir oluşum süreci içinde olmayıp kendi başına bir endüstriyi oluşturduğudur. Bu görüşe göre popüler kültür ”halk” kavramına bağlı olarak tanımlanamaz. Popüler kültür, belli bir grup tarafından üretilen, ya da belirli bir gruba empoze edilen kültürel ürünler bütünü olarak tanımlanır.
Popüler kültür endüstrisinin bizlere dayatıldığı ve empoze edildiği en bariz noktaysa markaların pazarlama stratejileri ve reklamlardır. Gelin eski dönemlerden bir örnekle bu durumu inceleyelim. Baston kullanımının bir ihtiyaç üzerine ortaya çıkışından nasıl insanın imajını maksimize eden bir moda unsuruna dönüştüğünü biliyor musunuz? Bastonun krallara, devlet başkanlarına, imparatorlara ve soylulara pazarlanmasıyla halkın gözündeki baston kavramı artık eskisiyle aynı değildi, artık kendilerini soylu sınıfına ait hissedebilecekleri bir aksesuardı. Instagram’da kaydırdığımız linkler; dizilerde, filmlerde maruz kaldığımız ürün yerleştirmelerinin de bu durumdan hiçbir farkı yok.
Popüler kültürün ilkelerinin bu kadar eleştiriye maruz kaldığı bu dönemde, popüler kültür ürünleri tüketmenin bizi yüceltmeyeceği gibi bu olguyu sürekli eleştirmek, çoğunluktan farklı olmaya çalışmak da, bizde herhangi bir statü değişikliği yaratmayacak. Popüler olan her şeyin iyi ve güzel olmadığı gibi kötü olduğu konusunda da kesin bir yargıya varamayacağız. En iyisi ne popüler kültüre kendimizi kaptırıp tekdüzeleşelim ne de eleştiri akımına kapılıp ayrışalım.
Sonuç şu ki ister eleştirelim ister bu kültürü benimseyelim, kitleleri peşinde koşturan popüler kültür etmenlerinin başarısız olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü binlerce, hatta milyonlarca kişiyi peşinden sürükleyebilmek, Paris’te giyilen bir eteği İstanbul’da giydirebilmek ya da İbiza’da dinlenilen bir müziği Ankara’da bir gece kulübünde dinletebilmek, büyük bir çabanın ve etki gücünün göstergesidir.
Fred Schroeder: “Popüler eserler uzun ömürlü değildir, çünkü popüler eserlerin anlamı yüzeyseldir ve yaşanılan anla ilişkilidir.” derken Jack Nachbar ve diğerleri: “Bir şey ne kadar popülerse, kültürel anlamda o kadar önemli olmaya yatkındır.” diyor. Peki siz hangi görüşe katılıyorsunuz?
İlginizi Çekebilir: Genç Oyuncu Gizem Güneş Röportajı
Yorumlar