Yeni yıl, yılın son günü olan 31 Aralık akşamı başlayıp 1 Ocak sabahına kadar devam eden; çeşitli etkinliklerin düzenlendiği, ailelerin bir araya gelip lezzetli yemekler yiyip keyifli sohbetler ettiği özel bir gecedir. Yeni yıl birçok insan için yeni bir başlangıcı ve yeni hedefleri temsil etmektedir.
Sümerler, yeni yılı ilk kutlayan uygarlık olarak tarihe geçmiştir. Sümerlerin Akitu ya da Akitum olarak adlandırdıkları bu kutlama, Nisan ayının (Eski Babil’de yılın ilk ayı) ilk gününde başlar ve yaklaşık 12 gün sürerdi. Akitu; yeni yılın başlangıcını simgelemek, doğanın yeniden canlanmasıyla birlikte tarım döneminin başlamasını kutlamak ve tanrılardan bereket ile bolluk dilemek amacıyla düzenlenen bir çeşit bahar şenliğiydi. Sümerler, zigguratlarda tanrıları için törenler düzenler; dua eder, kurban ve adak sunarlardı. Akitu, yalnızca eğlence ve ibadetten ibaret bir kutlama değildi; aynı zamanda hesaplaşma ve arınma odaklı bir tören niteliği taşırdı. Örneğin insanlar, ödünç aldıkları tarım gereçlerini yeni yılda sahiplerine vermeye söz verirlerdi. Bu sözlerini yerine getirdiklerinde eğlenceler düzenlerlerdi.

En eski Türk bayramı olan ve “Yenigün” anlamına gelen Nevruz, birçok halk tarafından kutlanan geleneksel bir yeni yıl ya da bahar bayramıdır. Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’ta, Güneş kuzey yarımküreye yönelir. Bu tarihle birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye ve ağaçlar çiçeklenmeye başlar. Bu nedenle 21 Mart, bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek Nevruz Bayramı adıyla kutlanır. Nevruz’da insanlar eğlenceler düzenler, şenlikler yapar, özel yemekler pişirir ve hediyeleşirlerdi.
Nevruz, kutlanma sebebi ve zamanı bakımından Akitu’ya oldukça benzemektedir. Ancak Nevruz’un Akitu’dan doğrudan etkilendiğini söylemek doğru değildir; çünkü bu duruma dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Bu benzerlik, aynı coğrafyada bulunulması ve benzer tarım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gibi nedenlerle açıklanabilir.
Nardugan, Türk kültüründe kış gündönümünü simgeleyen, doğa temelli eski bir kutlama olarak bilinmektedir. Türklerin eski inanışına göre gece ve gündüz sürekli savaş hâlindedir ve gündüz, geceyi 21 Aralık’ta yener. Bu tarihten sonra gündüzler uzamaya başlar; sıcak mevsimin ve doğanın yeniden uyanışının müjdesi verilir. Nardugan’da insanlar hayat ağacını süsler, birbirlerine hediyeler alır, ateş yakar, birlikte yemek yer ve dileklerde bulunurlardı. Bazı kaynaklara göre yılbaşında ağaç süsleme geleneği Türklerden Hristiyanlara geçmiş, Noel Baba figürü ise Türklerdeki Ayaz Ata inancından devşirilmiştir. Ancak Nardugan, kesin tarihsel belgelere dayandırılamadığı için tarihsel açıdan kanıtlı değildir.

Yeni yıl kutlamalarının günümüzdeki hâlini alması, Roma İmparatoru Julius Caesar dönemine dayanmaktadır. MÖ 46 yılında Caesar, Jülyen Takvimini yürürlüğe koymuştur. Bu takvimle birlikte yılın başlangıcı 1 Ocak olarak kabul edilmiştir. 1 Ocak, Janus adlı başlangıçların ve geçişlerin tanrısına adanmıştır. Yeni yıl, “yeni başlangıç” fikriyle bu tarihle ilişkilendirilmiştir. Yeni yılın 1 Ocak’ta kutlanması Jülyen Takvimi ile başlamış, Gregoryen Takvim ile günümüze ulaşmıştır.
Günümüzde birçok insan yeni yıl kutlamaları ile Noel kutlamalarını karıştırmaktadır. Katolik Hristiyanlar için Noel 25 Aralık, Ortodoks Hristiyanlar için ise 5 Ocak tarihindedir. Yeni yıl ise bu iki tarihten bağımsız olarak, herhangi bir dine bağlı olmaksızın uluslararası düzeyde kutlanan bir gecedir.
İlk çağlardan beri insanlar tarafından farklı zamanlarda kutlanan yeni yıl, ne zaman kutlanırsa kutlansın her zaman aynı duyguları, düşünceleri, umutları ve hayalleri bünyesinde barındırmıştır. Umudun paylaşılmaya en çok ihtiyaç duyulduğu 21. yüzyılda insanlar, yaşadıklarını yeniden hissedebilmek için yeni yılı coşkuyla kutlamakta ve bu geleneği sürdürmektedirler.
İlginisi çekebilir: Yapay Zeka Destekli Müzik: Yenilik Mi Tehdit Mİ?

Yorumlar