Yurt Dışı

Amsterdam Hakkında Bilinmesi Gerekenler


Merhaba Sevgili KalemlİK okurları; bugünkü yazımda sizlere sevginin, özgürlüğün ve çeşitliliğin şehri olan Amsterdam’dan bahsedeceğim. Amsterdam, gezme fırsatı bulanları birçok anlamda hayrete düşüren henüz bu şansı bulamamış olanları da kolları sonuna kadar açık bir şekilde bekleyen bir şehir. Ben bu şansı bulmuş insanlardan bir tanesi olarak sizlere Amsterdam’dan bahsetmeyi kendime görev bildim. Sizleri bu büyüleyici şehir ve onun bir o kadar büyüleyici hikâyesiyle baş başa bırakıyorum.

Amsterdam’ın bilinen tarihi 12. yüzyılın sonlarına dayanmakta. İlk başta sadece bir balıkçı kasabasından ibaret olan şehir deniz seviyesinin altında olduğu için tarihi boyunca birçok su baskınıyla karşılaşmış. Bölge halkı yaşadıkları coğrafyada adeta doğayla savaş veriyormuş ve bu bir noktada katlanılmaz hale gelmiş. Bu probleme çözüm arayan halk, uzun uğraşlar sonucunda ilk kıvılcımı yakmış ve Amstel Nehri’nin kenarına su taşkınlarını önlemek amacıyla Amsterdam barajını kurmuş. İşte Amsterdam’ın şehirleşmesinin ilk adımı bu şekilde atılmıştır. Bu adım ve sonrasında Amsterdam’ı kurabilmek adına atılan onlarca adım “Tanrı dünyayı yarattı, Amsterdam’ı ise Hollandalılar” atasözünün doğmasına sebep olmuştur. Yüzyıllar boyunca bu kıvılcımla büyümüş, genişlemiş ve gelişmiş olan Amsterdam, günümüzde kanallarıyla ve köprüleriyle anılan Venedik’ten bile kat be kat fazla kanala, köprüye sahiptir.  165 kanal, 1600’ü aşkın köprü ve 90 adadan oluşan Amsterdam fiziki özelliklerinin yanında sosyal anlamda da çığır açmış ve dünyanın geri kalanından çok farklı bir şehirdir. 

Yazımın başında Amsterdam’ın simgelediği şeylerden bir tanesinin özgürlük olduğundan bahsetmiştim. Sizlere biraz da Amsterdam’ın bu yönünden; içinde bulundurduğu özgürlük ve çeşitlilikten bahsetmek istiyorum. Şehir, çok uç derecelerde kozmopolit bir yapıya sahip. İçinde 180 farklı kültürden insanı barındırıyor. Bu denli kültür çeşitliliği olan bir ülkede huzuru sağlamanın zor olduğunu düşünebilirsiniz ancak Hollandalılar bunu gayet iyi başarıyor. Amsterdam, yılın neredeyse her döneminde farklı festival ve özel etkinliklere ev sahipliği yapıyor, bu da şehrin yıl boyu rengarenk gözükmesine sebep oluyor. Şehirde insanlar yargılanmadan mutlu ve huzurlu bir şekilde istedikleri hayatı yaşayabiliyorlar.  Bunun da en temelde sebebi, fikrimce herkesi kucaklayan özgürlük anlayışına dayanıyor. Hollanda, kim olursanız olun burada hoş karşılanacağınızı ve yeni bir hayata yelken açabileceğinizi size hissettiriyor. Tabii ki aşırı özgürlükçü bir ülke olmasından kaynaklı dünyanın geri kalanı tarafından aşırı hoş karşılandığı söylenemez ancak günün sonunda Hollanda’da ve Amsterdam’da yaşayan insanlar kendilerini mutlu hissettikleri yerdeler. 

Yazımın sonuna doğru yaklaşırken sizlere Amsterdam’daki şehir içi ulaşımdan bahsetmek istiyorum. Amsterdam’da şehir içi ulaşım için kullanılan birçok yöntem olmasına karşın bunların en yaygın olanının bisiklet olduğunu söylemek yanlış olmaz. Öyle ki şehirdeki bisiklet sayısının yerel halktan daha fazla olduğu bilinen bir gerçek. Bir gün yolunuz olur da Amsterdam’a düşerse size tavsiyem nereye adım attığınıza dikkat ederek yürümeniz olacaktır. Çünkü olur da bisiklet yoluna çıkarsanız size çarpma pahasına üzerinize bisiklet süren insanlarla karşılaşabilir ve sorun yaşayabilirsiniz. Bu durumu bizzat kendi tecrübe etmiş biri olarak bisikletlilerin her zaman öncelikli oluşu şehirde bilinen ve değişmeyen bir gerçek. 

Sevgili KalemlİK okurları, yolunuzun en azından bir gün Amsterdam’a düşmesini temenni ediyor ve o gün geldiğinde size eğlenceli, mutlu, huzurlu yolculuklar diliyorum!

İlginizi çekebilir: 96. Oscar Ödül Töreni 

Gezi Rehberi
Mısır Seyahatinde Görülmesi Gereken Yerler
Yurt Dışı
Eyfel Kulesi’nin Tarihi ve Yapılış Süreci
Henüz bir yorum yok.