Doğal afetlerin ülkemiz adına en korkutucusu olan deprem, sık sık kendini hatırlatarak ülkenin gündemine geliyor. Geçmiş tarihlere baktığımızda ülkemizde çok canlar yaktığını ve yıkıcı sonuçlarını görüyoruz. Ülkemizde gerçekleşen her bir deprem sonrası ise olası İstanbul depremi gündeme geliyor. İstanbul’u ve çevre illeri etkileyebilecek olan bu deprem ihtimalinin bu kadar çok konuşulmasına sebep olan durumu sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.
Ülkemiz fay hatları üzerindedir ve bu fay hatlarından en tehlikeli ve en büyük fay hattı, Kuzey Anadolu Fay Zonu’dur. Bingöl Karlıova’dan başlayan fay Bolu’ya kadar geliyor. Burada kuzey ve güney olarak iki kola ayrılıyor. İstanbul’u daha yakından ilgilendiren kuzey kolu, Sakarya ve Adapazarı yönünden İzmit Körfezi’ne ve oradan Marmara Denizi’ne giriyor. Burada ismi Marmara Fay Zonu olarak adlandırılıyor ve denizi geçerek Tekirdağ Şarköy’de karaya çıkıyor.
20. yüzyılda bu fay hattı üzerinde 6.9-7.9 arasında değişen büyüklüklerde 9 deprem gerçekleşti. Gerçekleşen depremler Marmara Denizi’nin batısında veya doğusundaydı. Yani gerçekleşen bu depremler ile fayda biriken enerjinin büyük bir çoğunluğu açığa çıktı ancak deniz içindeki kısım 18. yüzyıldan beri kırılmadı. Buraların stres oluşumunun yüksek olduğu ve büyük deprem üretmesi beklenen bölgeler olduğu biliniyor. Bu bölgelerin İstanbul’a çok yakın olması ise bilim insanlarını fazlasıyla tedirgin ediyor.
Peki, olası bir İstanbul depreminin doğuracağı sonuçları tahmin edebiliyor musunuz?
Bilimsel araştırmalar ve araştırmacıların görüşlerine göre felakete yol açacak bu deprem, korkunç durumlara sebep olacak en önemli sorun, var olan binaların fiziki durumu. Bu durumu çözmek için ise eski yapıların kontrollü yıkılması ve yeni yapıların yapılmasının hızlanması lazım. Ancak kentsel dönüşüm çalışmalarında büyük sorunlar var ve bu hızla devam edilirse riskli yapıların 2019 yılına kadar dönüşüm hızı hesaplandığında İstanbul’daki bu dönüşümün tamamlanması için 110 yıl gerekiyor. Maalesef ki deprem tehlikesi bu 110 yılı beklemeyecek gibi görünüyor.
Deprem konusunda en önemli bileşenlerden biri ise deprem eğitimidir. Son dönemlerde ülkemizde gerçekleşen Elâzığ ve İzmir depremleri sonucunda yapılan araştırmalar ve medyadaki haberler ile kamuoyu biraz olsun bilinçlenmiş oldu. Ancak milyonlarca insanın bilmediği ve cevaplarını öğrenmesi gereken sorular var. Örneğin; depremin ne olduğunu, neden meydana geldiğini, nasıl ve nerelere zarar vereceğini, depremden nasıl korunabileceğini, deprem anında ve sonrasında nasıl davranmasının gerektiğini her bireyin öğrenmesi çok faydalı olacaktır.
Deprem, kaçınılmaz bir tehlike ancak bizler ona karşı yeterince önlem alırsak tehlikenin yıkıcı sonuçlarını ortadan kaldırabiliriz. Umarım bütün devlet yetkilileri ve uzmanlar birlikte hızlı çözümler üreterek milyonları bu olası korkunç tablonun içinden çıkartırlar.
İlginizi Çekebilir: Yenilgi: Mental Olarak En Yoran Duygu
Yorumlar