Merhaba sevgili KalemlİK okurları! İçimizde esaslı film sevdalılarının olduğunu tahmin etmemiz çok da zor olmasa gerek. Bende de film izlemenin apayrı bir yeri var. Hatta ünlü filozof Socrates müziğin ruhun gıdası olduğunu söylediğinde film izleme şansı olsaydı filmin ruhun gıdası olduğunu söylerdi diye düşünüyorum. Öyle ki film izlerken kendi benliğimizi terk edip bambaşka karakterlere bürünebiliyoruz. Bazen ağlıyoruz bazen gülüyoruz. Bazen korkuyoruz bazense heyecanlanıyoruz. Filmin bizi kendine çeken büyülü dünyasından kaçamıyoruz. Hoş tabii kaçmak isteyen de yok. Hatta bazen öyle filmlerle karşılaşıyoruz ki bizi kendimizle baş başa bırakıyor saatlerce, günlerce kafamızı allak bullak ediyor. Bugün de sizlere izlerken aklınızın sınırlarını zorlatacak ve gerek senaryosuyla gerek performansıyla beyin yakacak filmlerden bahsedeceğim. Hazırsanız başlıyoruz.
PREDESTINATION (ZAMANIN ÖTESİNDE):
2014 yapımı olan filmin başrollerini Ethan Hawke ve Sarah Snook paylaşıyor. Başroldeki ajanımız, son görevi için zaman yolculuğuyla kendinden kaçan suçluyu bulmak için yola çıkıyor. Film, bu yolculuk sırasında bizlere aşk, kader, kimlik ve zaman konusunda tabulaşmış fikirlerimizi yerinden sarsarak akıllara durgunluk veren bir keşfi anlatıyor da diyebiliriz. Filmin senaryosu mükemmel kurgulanmış, oyuncu kadrosu iyi seçilmiş, her yönüyle izleyenlerden geçer not almış. Senaryosu beyin yakan filmler listemizin olmazsa olmazlarından olduğu kesin.
SHUTTER ISLAND (ZİNDAN ADASI):
Sinemaseverlerin gözünden kaçmadığını düşündüğüm, başrollerini Leonardo DiCaprio ve Mark Rufallo’nun paylaştığı 2010 yapımı olan bu film akış boyunca dinamizmini yitirmeden koruyan, izleyenleri çarpıcı finaliyle derin düşüncelere sürükleyen müthiş bir yapıt diyebilirim. Film, iki dedektifin bir akıl hastasının kaybolması üzerine sabıkalı akıl hastalarının tedavi gördüğü Shutter Adası’na gitmeleri ve soruşturma sırasında gerçekleşen gizemli olayları anlatıyor. Popüler bir film olmasına rağmen hâlâ izlemeyenlerin olabileceğini düşünüp Zindan Adası’nı listenin demirbaşlarından biri olarak yazıma ekliyorum.
THE NUMBER 23 (NUMARA 23):
Sayıların hayatımızın her yerinde olduğu kaçınılmaz bir gerçekken tek bir sayının hayatınızı yönettiğini hatta ele geçirdiğini düşünmek kulağa biraz korkunç geliyor değil mi? Jim Carrey ve Virginia Madsen’ın başrolde olduğu filmin psikolojik gerilim türüne yeni bir soluk getirdiğini söylemeliyim. Film, başrolümüz Walter Sparrow’ un 23 isimli bir kitabı okumasıyla gelişen numerolojik sarsıntının hayatını ele geçirmesini konu ediniyor. Bu listenin olmazsa olmazı yine çarpıcı ve beyin yakan bir final de izleyenleri bekliyor diyebilirim. Daha önce bu filmi izlemediyseniz hemen izlemenizi ve izlerken de filmin arka planına yerleştirilmiş simgesel 23 sayılarını gözden kaçırmamanızı öneririm.
TRIANGLE (ŞEYTAN ÜÇGENİ):
Okyanusun ortasında gizemi hala çözülemeyen Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında çekilen sayısız film olduğunu biliyorum fakat şimdi bahsedeceğim film konuyu bambaşka bir boyuta taşıyarak seyircisinin merak duygusunu dinç tutan enfes bir senaryoya sahip. Arkadaşlarıyla yat gezisine çıkan Jess, fırtına yüzünden kendilerini kurtarmak için bindikleri gemide arkadaşlarının sırayla öldürülmesi sonucu katili aramaya başlar. Gemi hakkında huzursuz hislerine karşı koyamazken bu vahşetin sorumlusunun hiç beklemediği bir kişi olduğunu öğrenir. Bu film de yine beyin yakan senaryolara sahip filmler listemizin vazgeçilmezi haline gelen dehşete düşüren bir finale sahip.
Listeyi daha fazla uzatıp siz değerli KalemlİK okurlarını sıkmamak adına benim de izleyip çok beğendiğim, gerek senaryosu gerek oyuncu performanslarıyla izleyenleri kendine hayran bırakan bu 4 filmi hâlâ izlemediyseniz hemen gidip izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
İlginizi Çekebilir: Su Altı Çalışmaları ve Bilinmeyen Dünyası
Yorumlar