Röportaj

Ekranların Sevilen Yüzü Asiye Dinçsoy Röportajı


Ekranların sevilen yüzü başarılı oyuncu Asiye Dinçsoy ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

1) Keyifli yanları ve zorlukları olan oyunculuk sizin için nasıl bir meslek?Oyunculuğu nasıl tanımlarsınız?

Her iki sorunuza bir arada cevap vereyim. Oyunculuk benim için bir meslekten öte bir yaşam biçimi. Elbette hayatımı da buradan kazanıyorum. Fakat kazanamadığım dönemlerde de oyunculukla bağım aynı derecede güçlüydü. Hayata bakışını, çevreyle kurduğun ilişkilerini, insanlara dair gözlemlerini, anılarını, sevgini, nefretini kendi süzgecinden geçirdiğin ve başkalarınınkiyle karşılaştırdığın; kendini de tanıdığın keşfettiğin, ölçtüğün tarttığın bir alan olmasıyla çok öğretici ve değiştirici, dönüştürücü. Bundan dolayı yaşam biçimi diyorum. Meslek olarak bakarsan çok zor. Belli zamanının ve sürekliliğinin olmayışı ile aslında biraz çizilmiş sınırların dışında kalıyor. Ama bir yandan da diğer meslek gruplarının sosyal faaliyet diye yaptıkları aktiviteler sinema, tiyatro, müzik vs. sizin asıl işinizin hammaddesini oluşturuyor.

2) Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahsedebilir misiniz?

Bir karar vererek yola çıkmadım. Aslında hayatı anlamlandırmaya başladığım ve değiştirme gücümün farkına vardığım dönemlerde sonsuza kadar beni değişimin içinde tutacak ve yenileyecek olanın sanat olduğunu fark ettim. Bu oyunculuk ile başlamadı. Resimle, dansla çok ilgili bir çocuktum. Daha sonra oyunculuğa heves etmeye başladım. Resimle, dansla çok ilgili bir çocuktum. Daha sonra herhangi bir yeteneğim var mı yok mu bilmeden oyunculuğa heves etmeye başladım. Sadece bir istek, bir arzu vardı içimde. Sonrasında ise tutkuya dönüştü. Ablam İstanbul’da yaşıyordu ve onunla birlikte yaşamaya başlamıştım ve bir kursa başlamamla birlikte her şey akıp gitti. Sonra konservatuar sınavlarının ne olduğunu bilmeden hazırlanmaya başladım. Sonra mezun olur olmaz bir sinema filminde oynadım ve sinema camiasına ilk adımı atmış oldum ki; aklımda hiç sinema yoktu. Sadece tiyatro yapmak vardı.

3) Kariyer yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen işiniz hangisiydi? Neden?

Yaptığım her iş beni etkiliyordu çünkü sosyolojik ve politik olarak bağını güçlü kurabilmiş filmlerde oynadım ve bir film sürecinden geçip de karakterin dünyasını araştırma süreci, oynama “o ” olma süreci ve seyirci ile buluşup geri dönüşler aldığın eleştirilerle karşılaştığın süreçler aynı insan olarak kalmak pek mümkün görünmüyor. Çok şey öğrendiğim, değiştiğim ve çok etkilendiğim süreçlerdi benim için. Kısaca hayatımdı.
Fakat sanırım Toz Bezi benim kariyerim için dönüm noktası oldu diyebilirim.

4) Oyunculuk serüveniniz sırasında keşke yapmasaydım ya da keşke
yapsaydım dediğiniz bir şeyler var mı?

Keşke bana yüklenen “usturuplu” olma hallerimi bir kenara bırakabilseydim sadece oyunculuk için. Mütevazilik bizde biraz yanlış anlaşılıyor. Kendi yapabildiklerini çok konuşmamak, kendini geri planda tutmak, talep etmemek, kendini ötelemek olarak algılandığından bunları yapmasaydım belki çok daha hızlı ve kolay olacaktı her şey. Bunu bile şu anda söyleyebiliyorum bir 10 yıl önce söyleyemezdim, kendime bile. Yapmak istemediğim şeyler ve yaptığım şeyler var ama yine de keşke demiyorum. Çünkü onları neden yaptığımı iyi biliyorum.

5) Kızıl Goncalar son dönemde çok ses getiren bir proje. Kızıl goncalar dizisinin bir parçası olmak size neler hissettiriyor?

Epey ses getiren bir iş oldu evet. O kadar ses getirişi ilk başta kokuttu elbette. Ve yasaklamalar biraz üzdü. Fakat şimdi herkes biraz daha işin rengini anladı ve ortalık duruldu. Her şey çok keyifli ilerliyor. Çok güzel ve işini çok iyi yapan bir ekiple çalışıyoruz. Çok iyi oyuncularla bir aradayım ve bu bir oyuncu için bulunmaz bir nimet ve okul gibi. Toplumun son dönem yaşadığımız bir çok sorununu harika bir dille aktarabilen bir senaryoya sahip. Aynı zamanda yönetmeninden, görüntü yönetmenine, yapımcısına, oyuncusuna aslında bu işin olmazsa olmazı “yaratıcı alanlarını” maharetle kullanabilen kişilerin olduğu bir işin içerisinde olmak bir oyuncu olarak bulunmaz bir nimet. Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür etmek isterim buradan da.

6) Kızıl Goncalar dizisinde canlandırdığınız Müyesser karakterini bir de sizden dinlemek isteriz. Göründüğünden daha derin bir karakter olduğunu düşünüyoruz, sizce de öyle mi?

Müyesser, keskin sınırlarla çizilmiş bir dünyanın içinde kadın olarak söz sahibi bir hale gelebilmiş biri olarak çok güçlü bir kadın. Bu dünyanın tüm gerekliliklerini yerine getirmiş ama bunu geride kalmadan, inandığı doğruları en adaletli bir şekilde yerine getirmeye çalışarak yapmayı başarabilenlerden. Güçlü bir figür. Elbette ben derinden hissederek oynuyorum. Onun bir dünyası var benim içimde. Ve şimdiye kadar ona benzer gördüğüm kadınların toplamı. Bunlar benim karakteri yaratırken senaryodan aldığım ipuçları ile kurduğum dünya. Fakat bu derinlikleri dizinin gidişatında ne kadar göreceğiz, görecek miyiz bilmiyorum. Biz de her bölüm geldiğinde öğreniyoruz hikayenin gidişatını. Ama umarım daha çoğunu görebiliriz çünkü Müyesser bir şeylerin temsili olarak önemli bir kadın figür. Müyesser karakter olarak filmi yapılası bir kadın figür. İmkânım olsa ben yapardım ve oynardım.
.

7) Oynadığınız projeleri neye göre seçersiniz? Senaryoyu okuduğunuzda sizi en çok ne heyecanlandırır ve kesinlikle bu işte olmalıyım diyebilirsiniz?

Elbette hikaye çok önemli neyi anlattığı. Beni en çok hikaye heyecanlandırıyor. Hikayeyi seviyor muyum? Derdi ve meselesi benim için de cazip mi? Ve bir film yapmaya değer mi? Elbette her zaman çok ilgi çekici hikayeler olmayabiliyor. O zaman da senaryoda amaçlanan hikayenin nasıl işlendiğine bakıyorum. Bazen sevmediğim hikayelerde de dengeli ve tutarlı bir senaryo görmek iyi hissettirebiliyor. Aynı zamanda oynayacağım karakteri senaryoyu okuduktan sonra ne kadar hayal edebiliyorum. Çünkü iyi yazılmış bir senaryoda zaten hayal gücü hemen çalışmaya başlıyor. Ama iyi yazılmamışsa kendin bulmak buluşturmak uydurmak durumunda kalıyorsun. Karakterin sınırları iyi çizilememişse iş biraz daha zorlu olabiliyor. O zaman da yönetmenle diyaloğu gözetiyorum ki yaptığımız filmler genelde kendi yazıp yöneten yönetmenlerin filmleri olduğu için iş daha kolay.

8) Unutamadığınız bir set anınız var mıdır? Varsa bahsedebilir misiniz?

Evet var. Toz bezi filmini çekerken Nazan Kesal ile olan bir gece yarısı balkon sahnemizde çekim yaptığımız mahallede silahlar patlamaya başladı ve Nazan abla çocuk oyuncuyu kaptığı gibi içeriye kaçmıştı. Bunu hiç unutamam.

9) Karakterlerle kolay bağ kurabilir misiniz?

İyi yazılmışsa evet, iyi bağ kurabiliyorum. Gerçeklikle bağı iyi kurulmuşsa kolay olabiliyor. Muallakta kalan şeyler varsa da hayal gücü devreye giriyor. O da zorlu ama keyifli bir süreç oluyor.

10) Komediyi mi yoksa dramı mı oynamayı daha çok seviyorsunuz?

İkisinin de keyfi başka. Bence seçim yapılmaz.

11) Hayalinizde nasıl bir karakteri canlandırmak istiyorsunuz?

Otobiyografik bir hikayede olmak isterim. Oynayacağım karakterin hayatının tüm derinliklerini incelemek, psikolojisini anlamaya çalışmak, hayatını araştırmak bence çok keyifli ve öğretici bir süreç olurdu. Çünkü otobiyografisi yapılıyorsa önemli bir kişidir muhakkak ve o kişiyi araştırmak, ayrıntıları yakalamak çok güzel bir süreç gibi ve çok fazla ipucu olduğu için de iyi bir karakter ortaya çıkarabilirdim diye düşünüyorum. Son izlediğim “Maudie” filmini çok sevmiştim. İkinci olarak ise; Türkiye’de olur mu bilmiyorum ama Tim Burton filmlerinin karakterleri gibi bir rolde kendimi denemek ne güzel olurdu. Ve eğlenceli bol kostümlü, bol makyajlı…

13) Kendi çocukluğunuz karşınızda olsa ona ne söylemek isterdiniz?

Daha çok hayal kur. Hepsi gerçek olacak!

14) Bu hayatta vazgeçilmezim dediğiniz bir şeyler var mıdır?

Ailem ve oyunculuk.

15) Son olarak üniversite öğrencilerine neler söylemek istersiniz?

Hayal edin, kendinize inanın,başarı başarısızlık üzerinden bir hayat değil mutluluğunuz üzerinden bir hayat kurun. Başarısızlıklar yaşadığınızda da kendinizi değersiz hissetmeyin.

İlginizi çekebilir: Titanik’in Sırlar Dolu Hikâyesi

Röportaj
Gönül Dağı’nın Ramazan’ı Cihat Süvarioğlu Röportajı
Röportaj
Yetenekli Müzisyen Tuana Yılmaz Röportajı
Röportaj
Akrep Dizisinin Şahin’i Taha Baran Özbek Röportajı
Henüz bir yorum yok.