Sergi/Müze

Golden Opulence Sergisi


Beymen’in 50, lüksün 500 yılına özel sergi pek çok markayı lüksün 500 yıllık geçmişini kutlamak için bir araya getiren Beymen’in sergisi Golden Opulence’da; 50 parça eser yer alıyor. Tophane-i Amire’de gerçekleşen sergi,12 Aralık Salı günü sona eriyor

Paris’ten Londra’ya, Milano’dan New York’a, Doha’dan Kahire’ye; koleksiyonerlerden moda tasarımcıları ve üreticilerine, benzersiz parçalardan arşiv eserlere sahip sergi ziyaretçilerini son kez İstanbul’da ağırlıyor. Sergide yer alan parçaların hemen hemen hepsinin ortak özellikleri duruşları kadar yapım tekniklerinin de iddialı olduğunu gözler önüne seriyor. Sergideki parçaların çoğunun tek tek el işlemesi oluşu adeta eserlerin ne kadar değerli ve şıklığın kolay olmayışını anlatmaya çalışıyor gibi duruyor.

 

Serginin yapıldığı tarihi askeri yapı ise Bureau Betak’ın vizyonuyla fütürist bir yapıya evrilmiştir. Serginin böylesi muazzam bir yerde oluyor oluşu ise parçalara yüklenen farklı bir havayı biz ziyaretçilere hissettiriyor. Sergide yer alan parçaların koleksiyonerliği ise Gönül Paksoy, Lucien Arkas ve Şadiye Ulusoy’a ait.

Yaldız nakışlı kaftanlar, taşlı mücevherler, kristal objeler ve daha birçok yer alan eser Anadolu ‘nun geçmişini ve kültürünü, pamuğun gücünü ve ipliğin cazibesini kapsayan zengin bir içeriğe sahip. Tophane’nin girişindeki eserler “Cabinet of Wonders” bölümünde yer alıyor buradaki eserlerin benzersiz şekilde dokunmuş kaftanlardan ve rengarenk kumaşlardan oluşuyor olması ilk dikkat çeken özelliği. Bu bölüme “Cabinet of Wonders” yani “Harikalar Dolabı” adının verilmiş oluşu belki de burada yer alan parçaların Beymen’in uzun süredir özenle arşivinde yer alıyor olması olabilir.

Sergini bir diğer bölümü ise “Precious Dreams” yani “Değerli Rüyalar”. Burada yer alan parçaların ortak özelliği ise Beymen için ya da sergilenmek üzere tasarlanmış olmalarıdır. Alexander McQueen, Aquazzura, Dolce&Gabbana, Dries Van Noten ve Dior gibi saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok markanın bu sergi için özel tasarladığı ya da arşivinden alındığı parçaları bu bölümde mevcuttur. Dries Van Noten’in sergide yer alan parçaları için “Siluetler oldukça yalın, ancak nakışlar bugüne kadar yarattığımız en incelikli nakışlar arasında. Bu anlamda sınırları gerçekten zorladık.” dediği de biliniyor.

Serginin 3. Bölümü ise “Bosphorus Gardens” olarak bilinen “Boğaz Bahçeleri”dir. Buradaki parçaların ortak özelliği ise lale veya diğer çiçeklerin ön planda tutulmasıdır. Osmanlıdaki saraylarda kullanılan lalelerin eşsizliğinden ilham alınarak yapılan ürünler hem sergiye hemde parçalara eşsizlik katıyor.

Sergide yer alan 4. Bölüm ise “Mineral Roundness” bir diğer deyişle “Mineral Yuvarlaklığı”. Adından da anlaşılacağı üzere pek çok  Anadolu yada Osmanlı mimarisinde dikkat çeken yuvarlak unsurlar bu parçalara da malzeme olmuş.

Serginin son bölümde siz misafirlerimizi ise “Golden Opulence” kitabı ve serginin misafir sanatçısı olan Hakan Yılmaz’ın dijital sanatı bekliyor olacak. Şimdiden iyi eğlenceler.

İlginizi çekebilir: Dijital Çağın Problemi: Nomofobi

 

Keşfetmeye Değer
Barış Manço Evi #KeşfetmeyeDeğer
Henüz bir yorum yok.