Kültür/Sanat

Moda ve Edebiyat: Zıt Kutupların Dünyası


Moda ve edebiyat… Birbirine çok uzak gibi görünen iki kavram nasıl olurda birbirini etkiler hiç düşündünüz mü? Hiç yan yana gelmeyecek iki kavram arasında bir bağlantı aramak saçma geldi birden değil mi? Ama emin olun geçiciliğiyle bilinen moda ve kalıcılığıyla varlığını hep koruyan edebiyat tahmin edemeyeceğiniz kadar birbirleriyle bağlantılı. Eminim hepinizin aklında bu ilişkinin nasıl başladığına dair soru işaretleri oluşmaya başladı bile. Hadi gelin hep birlikte nasıl başladığını öğrenelim.

moda

Her zaman anda kalan, hızla tükenen ve kendini sürekli yenileyen modayla zamana meydan okuyarak sonsuzluğa oynayan edebiyatın ilişkisi, modacıların tasarladıkları kıyafetler ile bir mesaj verme isteği üzerine başladı. Kısacası modacıların tasarımları ile tıpkı edebiyatçılar gibi hikâye anlatmayı istemeleri bu iki zıt dünyayı birbirine yaklaştırmış oldu. Bu amaç doğrultusunda 19. yüzyıl itibariyle moda tasarımcılarının radarına girmeye başlayan edebiyat, modanın daha anlamlı ve renkli bir dünyaya girmesini sağlayarak bu yakınlaşmanın devamlılığını günümüzde de belirgin bir şekilde göstermeye başladı.

Kendi markasını yaratan ünlü moda tasarımcısı Alexander McQueen’in, 2017 sonbahar erkek modası için oluşturacağı kreasyonda Büyük Britanya’nın en başarılı yazarlarından Oscar Wilde’nin stilinden ilham alması, Gucci’nin 2017-2018  sonbahar kış defilesinde rapçi Asap Rocky’nin William Blake ve Jane Austen’in paragraflarını okuduğu plakları davetiye olarak kullanması, mesajlı moda trendiyle birlikte pek çok sloganın tişörtlere basılması derken edebiyatın moda dünyasına girişi bariz bir şekilde anlaşılmaya başlandı.

moda

Sınırlarını zorlamaktan, çizginin dışına çıkmaktan çekinmeyen Gucci’nin baş tasarımcısı Alessandro Michele’nin de bir defilesinde “Benim için her koleksiyon bir hikâyenin bölümünü oluşturur.” demesi aslında bir kıyafetin içinde bulunduğu koşullar, verdiği mesaj ve onu giyenin yansıttığı enerjiyle bir giyim eşyası olmaktan çıktığını göstererek bu girişi kanıtlamış oluyor. Bununla birlikte Virginia Woolf‘un “Orlando” eserinde “Kıyafetlerin bizi sıcak tutmaktan çok daha önemli bir rolü var. Onlar hayata bakış açımızı ve dış dünyanın bize olan algısını değiştirir.” cümlesi de moda ve edebiyatın birbirlerinin sınırlarına girdiklerinin bir diğer kanıtı.

Giyimin estetiği üzerine yoğunlaşan modayla kelimelerin güzelliğine odaklanan edebiyat adeta zıt kutupların çekimi gibi birbirlerini bu denli etkiliyor. Kimin aklına gelirdi ki? Emin olun biz de aynı şeyi düşünerek yazıyı büyük bir şaşkınlıkla yazdık. Bir o kadar da giyime olan bakış açımızı değiştirdik. Belki sizler de bu yazıyla birlikte giyiminize daha farklı bir yorumlama getirmeye başlayacaksanız. Umarız ki böyle olur diyor ve sözlerimizi sonlandırıyoruz. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle…

İlginizi Çekebilir: Spor Dünyasının Yeni Trendleri 

Kültür/Sanat
İstanbul’un Gözde Konser Mekânları
Genel
Bir Sanat Şöleni: Coachella
Kültür/Sanat
Filozofların Gözünden Mutluluğa Bakış
Henüz bir yorum yok.