Röportaj

Yetenekli Şarkıcı Anıl Emre Daldal Röportajı


Yetenekli şarkıcı Anıl Emre Daldal’ın, müzikten hayata dair hikâyelerini bizlerle paylaştığı keyifli röportajımız sizlerle! Keyifli okumalar!

1. Sizi daha yakından tanımak isteriz, bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben Anıl Emre Daldal. 23 Nisan 1996, Amasya doğumluyum. Futbolla hayatıma başladım, müzikle devam ediyorum. Çok sosyal olmayan, kendi halinde takılan, müzikten başka çok bir şey yapmayan bir insanım, güzel yemek yaparım. Spor ve aktiviteleri çok severim.  Onun dışında günlük normal insani bir şekilde yaşıyorum.

2. Hayatınızda rol model olarak aldığınız biri var mı?

Çoğu konuda annem. Onun dışında rol model aldığım biri yok. Çünkü kafamdaki rol model olarak tasarladığım birini tanımam lazım, tanımıyorsam emin olamam. Bu yüzden bana dışarıda rol model alınacak insanlar yalanmış gibi geliyor. Ben de kendim rol model yaratmaya çalışıyorum. Mesela müzik piyasasında “iyi reklam, kötü reklam yoktur.” Muhabbeti vardır ama bence kötü reklam var. Kaos sevmem, uzak kalmaya çalışırım, insanları da uzak tutmaya çalışırım. Bana karşı kötü yorumlar yapıldığında peşine düşerim çünkü hep bir şeyleri düzeltmeye çalışırım.

3. Müziğe olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Müziğe hep bir ilgim vardı ama futbol oynarken bir sakatlık yaşadım, bu sakatlıktan sonra 50-60 kilo birden aldım. Böyle olunca futbolu bırakmak zorunda kaldım. Bir dönem Youtube’da stand-up tarzı video içeriği yapıyordum. Sonra bir süre tiyatro yaptım ve en sonunda bir şekilde müziğe bağlandım. Çok müzik için yaşamıyordum, müzik kendini çekti. Tiyatro yaparken kazandığım para yetmiyordu. Bu yüzden sokakta gitar çalıp söylüyordum. Sonra bir şekilde şarkı bestelemeye başladım.

4. Müzik sektöründe ne zaman yer almaya karar verdiniz, sizi bu karara iten ilk şey neydi?

İlk profesyonel çıkışımı 2016’da yaptım. O zaman çok neyin ne olduğunu bilmiyordum. ‘’Sor Bakalım İyi Miyim?’’ adlı parçamı bir şirketle yayınlamıştım. O döneme kadar da kendim amatör yaklaşık 50-60 tane şarkı yapmıştım. O şarkıları Youtube’dan yayınlıyordum. Pandemi zamanı, ‘’M.’’yi çıkardığım zaman tam olarak profesyonelliğe geçiş oldu diyebilirim.

5. Hayatınızda dönüm noktası olarak gördüğünüz bir an var mı, varsa bahsedebilir misiniz?

Çok fazla oldu. Ayağım kırıldı, kilo aldım, özgüvenim düştü, video çektim, canlı yayın çekmeye başladım, oradan müziğe evrildim. Yaş olarak söylemem gerekirse: 14, 18, 21, 22, 25, 28.

6. Şarkı yazma süreciniz nasıl ilerliyor, ilhamınızı nereden alıyorsunuz?

Uzun bir süre belki bazen hiçbir şey yapamıyorum ama bir akşam bir ilham geliyor. İlham denen şeye çok inanırım. Otururum ve bir anda bir şey beni sürükler. Bir şey beni sürükler. Ya bir müzik ya bir şarkı ya bir kitap ya bir senaryo ya bir insan ya da başka bir şey. Bir otururum ve yazmaya başlarım. Belki yarım saat içerisinde bir şeyler çıkar. ‘’M.’’ de öyle olmuştu. “M.”nin  şarkı yazım süreci de aynı olmuştu. Arkadaşımın verdiği bir gitarım vardı, bir de amfim vardı. Aslında onu test ediyordum. Bir akor bastım, “Güzelmiş.” dedim. Sonra üzerine davul yazdım, bas yazdım derken şarkı çıktı.

7. Bazı şarkılarınızın isimlerinin tek bir harf olmasının sebebi nedir?

Her şeyin bir anlamı var asında. İnsanlar ‘’Her şarkısına bir harf koyuyor.’’ Diye düşünüyor. Tabii ki de böyle değil. Yayınladığım 80’in üzerinde, yayınlamadığım 30-40 tane şarkı var. Demolarımla 150-200 şarkım var. Sadece 4 tanesi harf. Bence onlar ön planda olduğu ve ilginç bir mantık olduğu için insanlar harf gibi gördü ama sadece öyle değil. Anlamları var, zaten şarkıların da hikayesi aslında bu şekilde. Kendimde olan anlamları herkesin bilmemesini istediğim için kendimdekini temsil eden harfler diyebilim.

8. Sahneye nasıl hazırlanıyorsunuz? Sahne öncesi bir ritüeliniz var mı?

Konser günü yemek yemem, konser öncesi alkol almam. Ritüelim var ama söyleyemem. Kimse bilmiyor.

9. Kariyerinizde bir ‘ilk’ yaşadığınızda kendinizi nasıl hissettiniz? Örneğin, ilk albümünüzü yayınladığınızda ya da ilk kez sahnede bir kalabalığa şarkı söylediğinizde?

Anın içerisinde çok heyecana kapılıyorum, büyüleniyorum ama 5 yaşından beri bir şekilde seyircilerin önündeyim. Hep bir seyirci vardı, o atmosferi de seviyorum. Evde hep prova da yapıyorum. Şarkı yaparken elime mikrofonu alır, sanki önümde 10.000 kişi varmış gibi davranırım. Bir kere evimin anahtarı olduğu bir arkadaşım tam elimde gitar. Üstümde kıyafetim. Aynanın önünde takılıyorum. “Napıyosun?” dedi. O yüzden konsere çıktığımda kalpten gidecek gibi olmuyorum. Çünkü zaten öncesinde provamı yapıyorum. Sadece “Hayal ettiğim andayım şu an.” diyorum.

10. Konserlerinizde hiç unutamadığınız, kalbinizde iz bırakan bir an var mı? Belki bir hayranınızın söyledikleri veya sahnede yaşadığınız özel bir an?

Çok fazla var ama genele baktığımızda insanların ağladığını görmek çok garip hissettiriyor. Çünkü bence ağlamak herkesin içinde rahatça olabilecek bir şey değil. Ağlamak benim için biraz rahatlama, içindeki zehri boşaltma hissidir. Kitlemiz yaramaz değil. Hiç deli bir şey yaşamadık. Evlilik teklifi gibi hep mutlu şeyler.

11. Spotify’da 180 milyonun üzerinde dinlenen M. şarkınız hâlâ çok seviliyor. Bugün o şarkıya baktığınızda sizin için ne ifade ediyor?

M ifade ediyor. Sadece bir harf.

12. Ünlü olduktan sonra hayatınızda neler değişti?

Ünlü olmak gibi adlandırmaya başlayalı çok zaman olmadı. İzmir’de çok kibar bir mahallede oturuyordum. Bir gün mama aldığım bir mamacı vardı ve ben kimliğimi de hiç açık etmem. Anıl’ım derim. Çünkü Anıl Emre Daldal farklı biri, Anıl farklı biri. Sonra bir gün mamacıdaki ağabey kimliğimi öğrenmiş, “Sen niye burada oturuyorsun?” dedi. “Bunu seviyorum.” dedim. Biraz bunlar değişti çünkü insanların bakış açıları hep fazlasıymış gibi. Ben de poğaça seviyorum, ben de tavuk pilav yiyiyorum. Ünlü olunca tabii ki her şey değişebilir ama insanların bu şekilde sana onu adapte etmesi biraz rahatsız etti. Belli bir tanınma evresini, şöhreti getiren şey biraz da yalnızlık.  Çünkü kimse sana sen olduğun için yaklaşmıyor. Öyle yaklaşmasa da öyle algılayamıyorsun. Ben de insanlara belli bir statüsünden dolayı hiç yaklaşmadım. Eğer öyle olsa benim de sadece hep ünlü arkadaşlarım olur.

13. Müzik dışındaki hayatınızda sizi en çok mutlu eden şey nedir? Kendi başınıza vakit geçirirken en çok ne yapmayı seviyorsunuz?

Kedimle oynamayı çok seviyorum. Play Station oynamayı seviyorum. O ana girebilirsem her şeyden zevk alırım. Mesela puzzle yapmak, maket yapmak, bir şeyler araştırmak araştırmak, kitap okumak. Yalnızlık beni çok bunaltmıyor, yalnız kalmak istediğimde kalabiliyorum.

14. Kendinize has müzik tarzınız gibi kıyafet tarzınız da öyle. Bir gün bu tarzlarınızda değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?

Tabii ki. Bazen 180 derece değişim yaşayan insanlar görüyoruz. “Bir gün o kadar çok değişir miyim?” diye çok düşündüm.  Ama biraz özgüven eksikliğiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Galiba oturttuğun karakter veya kariyerde bir özgüven eksikliği oluyor ve kendini insanlara yüceltmeye çalışıyorsun gibi düşünüyorum. Büyük konuşmak gibi olmak istemiyorum ama öyle olmam diye tahmin ediyorum. Bir tarz değişikliği yaparım ama “fizik” ten kaynaklı. Kilo veririm, kilo alırım bambaşka giyinmek zorunda kalırım.

15. Dünya genelinde bir turne yapma hayaliniz var mı? Hangi ülkede çalmak sizi özellikle heyecanlandırır?

Uzun süredir vize sorunu yaşıyoruz. Vizemiz çıkarsa, Avrupa’yı, İngiltere’yi, Amerika’yı, bütün kıtaları çok rahat dolaşabileceğimize inanıyorum. Çünkü istatistik ve geri dönüşlere baktığımızda dünyanın her yerinden dinleyicilerimiz var. Ama galiba en çok Amerika’da çalmak heyecanlandırırdı.

16. Dünya’ya nasıl bir miras bırakmak istersiniz?

Bir kişinin dünyayı değiştirebileceğine inanırdım, biraz vazgeçtim ama yine de içimde bir umut var. Önce toplum kendisini düzeltmeli. Biz her zaman karşıdan bir sorun varmış gibi olaylara bakıyoruz. Kötü bir şey de yaşasak, kötülük bize de yapılsa ben hep “Ben hatalıyım.” diyorum. Hiçbir zaman karşı tarafa suç atmıyorum. Önce bizim bunu düzeltmemiz gerekiyor. Herkesin bir adım atması lazım, herkes bir adım adarsa bence dünya düzelebilir.

17. Şu ana kadar yayınlanmış dizi veya filmlerden hangisinin müziğini yapmak isterdiniz, neden?

Harry Potter. Kendi projelerimde de Harry Potter dünyası gibi gittim biraz. Çünkü önce tanıma evresi; Felsefe Taşı, Sırlar Odası. Sonra Azkaban Tutsağı’nda bir şeyler başlar, Ateş Kadehi’nde ölümler başlar. Sonra karanlık, 7 ve 8 de boğulma ve final. Ve Harry Potter dünyasındaki her şey sanki hep hayatımızdaymış gibi olduğu için çok isterdim. “M.”yi çalsaydık falan iyi olurdu J.

18. Bir günü geçmişe dönüp tekrar yaşama şansınız olsa hangi gün olurdu ve neden?

Tam hatırlamıyorum ama 6. ya da 5. sınıfta ilk yanağımdan öpüldüğü ana gitmek isterdim. Hayatımda hiç öyle bir heyecan yaşamamıştım. Çok ilginç bir şeydi, ilk defa bir öpücük alıyorsun. Hayatımda her şeyi prova ediyorum demiştim, onu etmemiştim. Bir kızdan hoşlanıyordum, o da benden hoşlanıyormuş. Bir gün geldi, yanağımdan öptü ve dünya pespembe oldu. O heyecana tekrar dönmek isterdim.

İlginizi çekebilir: Ait Olma Hissi İle Yabancılaşma Arasında

Röportaj
Sevilen İçerik Üreticisi ve Ünlü Aşçı İdil Yazar Röportajı
Röportaj
Dijital İçerik Üreticisi Ceyda Kasabalı Röportajı
Röportaj
Tarzıyla Öne Çıkan İçerik Üreticisi Mine Mücahid Röportajı
Henüz bir yorum yok.