Sinema/TV

Koç Carter Film İncelemesi


Koç Carter deyince insanların aklına sadece klasik bir basketbol filmi geliyor. Bu da spora ilgisi olmayan insanların filme ön yargılı yaklaşmasına neden oluyor. Emin olun ki bu film sadece basketbol veyahut spor hakkında değil, film yeterli imkanı olmayan, yeterli motivasyonu olmayan Amerika’nın gettolaşmış şehirlerinden olan California’nın Richmond lisesinde geçiyor. Bu lise öğrencilerinin yalnızca yarısını mezun edebiliyor, kalan diğer yarısına ne olduğunu tahmin etmek zor değil. Bu bilgiler ışığında filme başlayabiliriz. Bir arkadaşının ısrarı üzerine mezun olduğu lisenin basketbol koçu görevine gelen Ken Carter’ın ilk işi geçen sezonu 4 galibiyet 22 mağlubiyet ile bitiren disiplinsiz, uçlarda yaşayan lise öğrencilerini tabiri caizse adam etmektir. Ken Carter gerçekten Richmond lisesinin en çok sayı atan oyuncusudur, eski kaptanıdır ve son şampiyonluk onun zamanında kazanılmıştır. Bunu oyuncularına hatırlatarak basketbol sahasına girişini yapar.

Başlamadan önce oyuncular ile bir sözleşme imzalamak ister, bu sözleşmede ‘notların yüksek olacak, derslere girilecek, en önde oturulacak’ tarzında şeyler yazılıdır. Sözleşmeye karşı gelip Koç’a karşı çıkan takımın aktif en iyi oyuncusu Timo Cruz Koç tarafından duvara yapıştırılıp takımdan kovulur ve oyuncular Ken Carter’ın nasıl bir koç olduğunu görür. Bu olaydan sonra takımda gerçekten düzelmeler olur öğrenciler yavaş yavaş Koçun düzenine uyum sağlarlar ve galibiyetler de gelmeye başlar. Bunun üzerine Cruz takıma dönmek ister, Koç Cruz’a 2500 şınav ve 1000 ‘Suicide Koşusu’ yani her çizgiye deyip yapılan tam saha koşusunu idman sonuna kadar tamamlamasını ister. Tabi ki bu imkansızdır idman bitince Cruz’un kalan eksikliklerini takım arkadaşları yapmaya başlar. İşte bu takım ruhu Koç Carter’ın en başından beri istediği durumdur. Bu kadar disiplinli idmanlar yaptırması sonunda oyuncularına geçmiştir. Galibiyetler peşi sıra gelir televizyonda Richmond lisesi gösterilir Koç Carter ile röportajlar yapılır fakat bir sorun vardır. Öğrenciler sözleşmeye uymazlar: notları düşer, derslere girmezler bunun üzerine Koç yine kendine yakışır bir hareket yapar ve basketbol sahasının kapısına zincir vurur.

Sözleşmeye uyulana kadar antrenman yoktur. Bunun üzerine Koç Carter gerek oyuncular ve aileleri gerek medya tarafından hain ilan edilir ama Koç bunlara kulak asmaz. Oyuncularını kütüphanede toplayıp yukarıda bahsettiğim okulun öğrencilerinin yarısının mezun olduğunu kalanların hapishanelerde ya da uyuşturucu bataklığında çürüğünü ayrıca Amerika’da zencilere karşı olan tutumları anlatan mükemmel bir konuşma yapar. Fakat ailelerin baskısına dayanamayan okul müdürü basketbol sahasının kapısını açar bundan haberi olmayan Koç bir sabah okula girdiğinde kapıyı açık görünce deliye döner.  Sahadan içeri girdiğinde hiç beklemediği bir manzara ile karşılaşır oyuncular hep birlikte ders çalışıyorlardır ve koça biz istemediğimiz sürece bize bir şey yaptıramazlar deyip Koçlarının arkasında durular. Bu sahnede Timo Cruz harika bir konuşma yapar ve Koça ‘Hayatımı Kurtardınız’ der bakmanızı tavsiye ederim. Ayrıca Koçun kütüphane içindeki konuşmasına da bakabilirsiniz aynı şekilde o da mükemmel. Filmin devamında Richmond kazanmaya devam eder ve finale kalırlar. Final de Amerika’nın en iyi lisesine son topta mağlup olan Richmond şampiyon olamaz fakat geçen sezon berbat bir halde olan takımın bu sene final yapması mucizevi bir olaydır Koç Carter amacına ulaşmıştır o disiplinsiz, serseri çocukları birer ‘adama’ çevirmiştir. Filmin sonunda öğrencilerin gelecekte nerede olduğu gösterilir ve hepsi gerçekten hayallerine ulaşmışlardır. 

 

İlginizi çekebilir: Havacılık Tarihini Değiştiren Adamlar: Wright Kardeşler

Edebiyat/Kitap
Kitaplardan Uyarlanmış En İyi Türk Dizileri
Sinema/TV
Christopher Nolan: Film Dünyasının Dehası
Sinema/TV
Life In A Day Belgeseli: Bir Güne Ne Sığar?
Henüz bir yorum yok.