Gündem

Dünya Kadınlar Günü: Kadın Olmak, Kadın Kalmak


Sözcüklerin gücüne ne kadar inanıyorsunuz ya da sözlükteki anlamlarını hiç incelediniz mi? Türk Dil Kurumu’nda “evlenmiş dişi insan” olarak tanımlanan kadın sözcüğü sizce ne demek? Biz bu yazımızda bizce “kadın” ne demek onu anlatacağız. Değineceğimiz noktalar inanın hepinize, hepimize tanıdık gelecek. Biz kadını görüyoruz, tanıyoruz, yaşadıklarını görmezden gelmiyoruz ve eminiz ki birçoğumuz da bunları yaşıyoruz. “Nerden biliyorsunuz?” demeyin çünkü kendimizden biliyoruz.

Kadının bugünkü yerini kavrayabilmek için tarih öncesi dönemlere hakim olmak gerekir. M.Ö. 15000-8000 yıllarında bu kavram, hiç de “medeniyet” dediğimiz şu zamanlardaki gibi değildi. Kadın, daima yaşamı sağlayan bir kapı olarak görülmüş, ölüme ve dolayısıyla da yeniden doğuşa kadın aracılığıyla geçileceğine inanılmıştı. Bu tutuma rağmen iki cinsiyetin birbirine karşı egemenlik savaşı ne zaman, nasıl başladı bilmiyoruz. İlkellikten medeniyete uzanan yolculuğumuzda nasıl medeni bir ilkel olunuyor onu da bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki Ulu Önder’imizin “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” sözüyle, toplumumuzda kadına verilen değer her ne kadar açık bir biçimde ortaya konulmuş olsa da yaşadığımız coğrafya bize bundan çok daha farklı şeyler öğretti.

kadın

Ahlaktan çok ahlakçılığı ilke edinmiş, onu da kadına endekslemiş bu topraklarda; kadın olmak kolaydı fakat kadın kalmak oldukça zordu. Naif olmanın zayıflık, ağlamanın sadece kadına özgü bir hissiyat sanıldığı bir coğrafyada güçlü durmaya çalışıyoruz. Peki, nedir güçlü olmak? Geç saatte eve dönerken korkmak, mobbing’e uğrayıp sessiz kalmak, hem fiziki hem psikolojik tacize uğramak, kıyafetimize kadar yargılanmak…

Biz bir kelimeden, iyi anne, iyi eş, iyi arkadaş olmaktan hep daha fazlasıyız. Biz, bize dayatılan sıfatların hiçbiri değiliz. Biz sadece kadınız. Özgür toplumlarda yaşadığımızı söylerken dört duvar arasında kalıp kendimize karşı bile güçlü olmak zorundayız. Peki, şimdi o duvarları örenlere mi kızmalı, yoksa ses çıkarmayanlara mı? Oysa birimiz gülünce hepimiz gülüyoruz, birimiz üniversiteden mezun olunca hepimiz alıyoruz o diplomayı. Birimiz üzülünce hepimiz üzülüyoruz, ne acı ki her gün birimiz öldürülünce, hepimiz ölüyoruz.

Son olarak çoğu zaman Sevgililer Günü, Anneler Günü gibi günlerle karıştırılsa da bugün, kapitalizmin bir oyunu değil tam tersi kapitalizme bir tepkidir. 8 Mart’ı, hediye alarak değil haklarının peşinden koşarken can vermiş 129 kadın işçimizi hatırlayarak ve aynı zamanda kadının değerini özümseyerek anmalıyız.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz Kutlu Olsun!

İlgininizi Çekebilir: Mart Ayı Etkinlik Takvimi #Ajanda

Gündem
Kripto Para Nedir, Yeni Dünyada Rol Sahibi Mi?
Gündem
Dünya Kupası Zaferi: Arjantin
Gündem
Formula: Bahreyn Grad Prix’inde Neler Yaşandı?
  • Bilgilendirici bir yazı olmuş keyifle okudum teşekkürler


  • ‘ahlaktan çok ahlakçılığı ilke edinmiş, onu da kadına endekslemiş bu topraklarda’ o kadar güzel demişsiniz ki… elinize sağlık


  • Düşüncelerimizi çok güzel yazıya döküp birçoğumuzun sesi olmuşsunuz. Elinize sağlık.


  • Bastırılmış kadınlığımızın sesi olduğunuz için teşekkürler. Okurken tüylerim diken diken oldu, ellerinize sağlık.


  • Okuduğum en güzel yazılardan biri ellerinize sağlık.


  • okuduğum andan itibaren beni düşünmeye iten harika bir yazı olmuş. emeğinize sağlık!


  • Daha iyi anlatılamazdı elinize sağlık