Merhaba sevgili kalemlik okuyucuları. Bu hafta pek çok medeniyetin hikayesini içinde bulunduran Kapadokya’nın gizli tarihi neymiş birlikte gün yüzüne çıkartacağız.
Kapadokya, Aksaray Tuz Gölü Fayı ile Niğde Ecemiş Fayı dahil Kayseri’ye kadar olan bölgeyi kapsar. Bölgeyi oluşturan birçok jeolojik etmen arasında volkanik faaliyetler yani yanardağ püskürmeleri önemli bir yer tutar. Bu bölgedeki yerleşimlerin tarihi yaklaşık 10 bin yıl öncesine, Yontma Taş Devri’ne kadar uzanır. Göçebe topluluklardan sonra Hititler bu gölgede bilinen en eski yerleşik medeniyettir. MÖ 6. yüzyıla kadar devam eden Geç Hititler Dönemi Persler’in bölgeyi işgal etmeleriyle sona ermiştir. Kapadokya ise Pers dilinde Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelmektedir.
Büyük İskender’in yolu MÖ 332 yılında Kapadokya’dan geçer. Büyük İskender bu bölgede büyük bir direnç ile karşılaşır ve bu dönem sonunda Kapadokya Krallığı kurulur.
Bölgedeki güç dengesi, Roma İmparatorluğu’nun bu bölgede başlayan etkisi ile Kapadokya krallığını tam bağımsız olmasını engeller ve Kapadokya Krallığı Roma İmparatorluğu’nun kontrolünde yaşar. Tarihler milattan sonrayı gösterdiğinde Kapadokya Krallığı artık tam bir Roma eyaletine dönüşür.
Tüm bunlarla birlikte Kapadokya’nın sahip olduğu topoğrafik yapı, kolayca kazılıp şekillendirildiği için bölgenin barınma ihtiyacında kullanılmasında avantajlar sağlamıştır.
Bu kolaylık özellikle Hıristiyanlığın doğuşu sonrası Doğu Roma İmparatorluğu’nun baskısından kaçanlar tarafından kullanılmış ve bölgede sadece basit oyma evler değil erzak depoları, mezarlar ve barınma ticaret fonksiyonlarını içeren yapılara hatta birbirleri ile olan bağlantıları ile yer altı şehirleri oluşturmuştur.
Benzersiz Kapadokya tarihi anıtları ise bu devirde inşa edilen yer altı şehirleridir. Bu şehirler, Hristiyan topluluklarına zulme karşı korunma ve ibadet etme imkanı sağlamıştır.
11. yüzyılda Anadolu’nun Ermenistan’dan Kapadokya’ya kadar olan Hristiyan bölgelerine Arap akınları başladı. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar aynı zamanda bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep oldular. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçuklu’nun eline geçti. Bölgedeki son Hristiyanlar 1924-26 yıllarında yapılan mücadeleyle birlikte, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya’yı terk ettiler.
İlginizi çekebilir: Ulucanlar Cezaevi Müzesi
Yorumlar