Başarı Hikâyesi

Spotify: Mucizevi Bir Girişimcilik Hikâyesi


Girişimcilik denilince hepimizin aklına hemen hiç olmayan bir şeyi bulmak ve hemen başarılı olmak geliyor. Gerçek ise bundan çok daha farklı. Size bunu Spotify’ın girişimcilik hikayesi ile  daha somut bir şekilde açıklayabilirim. Spotify kullanmayanımız ve şu an bu yazıyı okurken bile bir playlist açıp arka fonda dinlemeyenimiz var mı? Yoksa gelin her şey nasıl başlamış inceleyelim.

Bana göre Spotify’ın girişimcilik hikayesini çok ilginç çünkü bu girişimin temelleri 2005 yılında Daniel EK’in dairesinde Daniel EK ve Martin Lorentzon tarafından atılıyor. Spotify benim hayatıma ise 2017 yılında giriyor yani arada 12 yıllık kocaman bir boşluk var. Bunun sebebi ise şuymuş: Kullanıma 2007 yılında kapalı beta olarak başlayan uygulamamız 2008 yılında da ilk yatırımını almış. İlk başta “Yapamazsın, edemezsin, zaten müzik sektörü ilerliyor buna gerek yok.” gibi tepkilerle girişimlerine engeller konmaya çalışılsa da iki ortak müzik sektörünün ileride dijitalleşeceğini görmüş ki 3 yıl boyunca bir şey kazanmadan çalışmışlar. 

spotify

Daniel Ek’in hayatına değinmeden geçmeyelim. 1983’te Stockholm’de doğan Daniel Ek, birçok kişi tarafından gereksiz denilebilecek şeyler yapmaktan hiç çekinmemiş ve 14 yaşında kurduğu web tasarım sitesini 23 yaşında TradeDoubler adlı dijital pazarlama şirketine satarak milyonlarca dolar kazanan bir isim. Ancak bunlar onu mutlu etmemiş ki önce korsan müzik yayını yapan bir platform kuruyor ve sonrasında bunu geliştirerek ortağıyla birlikte Spotify’ı ortaya çıkarıyor. Böylece hiçbir başarının tesadüf olmadığını ve bir yerden başlarsak ne olacağını görmüş oluyoruz.

Şimdi gelelim Spotify uygulamasının nasıl ilk olmadığına ve bu kadar başarılı olabildiğine. İlk olmamanın ekmeğini yemişler eğer bana sorarsınız. 1999 yılında Sean Parker tarafından kurulan Napster’ın başına gelenleri iyice incelemişler ve bu hatalara düşmemişler. Peki nedir bu hatalar? Napster’ın mantığı şuydu. Elinizde herhangi bir albüm varsa bunu Napster’a yüklüyordunuz. Elinde bu albüm olmayan kişiler de oradan indirebiliyordu. Tek bir albüm binlerce kişiye ulaşıyordu ama müzik yapımcısına sadece bir albüm parası geliyordu. Müzik yapımcıları buna karşı çıktı ve Napster’ın girişimcilik hikayesini bitirdiler desek yanlış olmaz. Daniel’ın buradan çıkaracağı iki sonuç vardı. Birincisi telif haklarına dikkat etmeli, ikincisi müzik yapımcıları ile iyi anlaşmalıydı. Şu anda bile Spotify yıllık gelirinin %70’ini telifler için ayırıyor. Sonuna şunu da eklemeden geçemeyeceğim Sean Parker 2010 yılında Spotify’a bu konuda yardımcı olmak için işe girdi.

spotify

Daniel müzik sektörünün yanında olsa da müzik sektörünün eksiklerini bulup bunun üzerine geliştirdi girişimini. O zamanlar üç tane önemli rakibi vardı Spotify’ın. İlki Pandora’ydı. Pandora ücretsiz olmasına rağmen isteyen istediği şarkıyı dinleyemiyordu. Radyo gibiydi aslında biraz. Rhapsody ise ücretliydi ama aldığı ücretin karşılığını veremiyordu. iTunes ise albüm başına ücretlendirme yapıyordu. Spotify ise bunların hepsini inceleyerek kendi yolunu çizdi. Aralarında bana göre en iyisi Spotify’ın stratejisi. Özellikle de deneme süresi olması ve üniversite öğrencileri için indirimlerin olması veya aile indirimi oldukça ilgi çekici yapıyor uygulamayı. Bir uygulama ne kadar güzel olursa olsun eğer fiyatlandırması mantıklı değilse kimse tarafından kullanılmaz veya bir yerden sonra unutulur. 12 yıl beklediğimize değmiş mi derseniz. Bir işin geç çıkması kötü çıkmasından her zaman iyidir.

Son olarak da Yıldız İşletme Kulübü’nün Spotify listelerine göz atmayı unutmayın!

İlginizi Çekebilir: Karl Detroit: Kız Kulesi’ne Atılan Kulaçlar

Başarı Hikâyesi
Nobel Ödülü Alan İlk Kadın: Marie Curie
Başarı Hikâyesi
Moda Efsanesi: Coco Chanel
Başarı Hikâyesi
Formula 1’in Yıldız Pilotu Lewis Hamilton
Henüz bir yorum yok.