Her insanın güzellik yargısını kullandığı bir durum, olay ve obje vardır. Fakat “Güzellik kavramı nedir?” sorusunda çağlar boyunca fikir birliğine varılamamıştır. Güzelin ne olduğu sorusuna verilen çeşitli yanıtlar, felsefi bir problem olarak ele alınmasını sağlamıştır. Peki, felsefi sözlükler güzeli nasıl tanımlıyor? Filozoflara göre gerçek güzellik nedir? Güzellik içerikte mi, biçimde mi?
Felsefi sözlüklerde güzellik “bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren bir hususiyet” olarak tanımlanmıştır. Gördüğümüz bir yüz, evimize astığımız bir tablo, işittiğimiz bir ritim veya bir insan ahlakını beğenmekle kalmaz estetik durumlara bir değer yargısı yükleriz. Güzel bir tablo, ne kadar hoş bir yüz gibi. Öyleyse estetik bir yapbozsa güzellik o yapbozun parçalarıdır. Düşünürler ise güzellik kavramını basite indirgemezler.
Filozofların Güzellik Kavramı Üzerine Görüşleri:
İlk olarak Antik Yunan bilgesi Platon (Eflatun), güzeli felsefi obje olarak ele almış ve sistematik bir biçimde geliştirmiştir. Platon; güzel ve iyi kavramını özdeşleştirmiş, güzel olanı iyi ve doğru kabul etmiştir. İlerleyen yıllarda ise sahici güzelliğin, gördüğümüz nesnelerin oluşturduğu evrendeki güzellikler olmayıp idealar evlerindeki “güzellik ideası” olduğunu düşünmüştür. Tabiatın güzelliği, güzel ideasından pay aldığı ölçüde bize güzel görünür. O halde, tabiatın güzelliği sahici güzellik değil onun yansımasıdır.
Platon’un öğrencisi Aristoteles’e göre ise güzellik kavramı bir harmonidir. Her bir parça birbirini tamamlıyor ve bir bütün oluşturuyorsa güzeldir. Buna göre simetri ve oran, uyumu oluşturan öğelerdir. Pisagor (Pythagoras) da güzelliğin uyumla bağlantısına çalışmalarında yer vermiştir. Ona göre matematik ve güzellik arasında güçlü bir bağ vardır ve nesnelerin günlük hayatta da sıkça duyduğumuz altın orana göre oranlandığında daha çekici görüldüğünü vurgulamıştır.
Modern Çağ filozoflarından biri olan Immanuel Kant ise güzellik kavramını şu sözlerle açıklamıştır: “Bir şeye iyi demek için her zaman o şeyin ne olduğunu bilmemiz yani o şey hakkında bir kavrama sahip olmamız gerekir. Ama bir şeye güzel demek için böyle bir gerekseme yoktur. Çiçekler, gelişigüzel çizilmiş çizgiler… Bize hiçbir şey ifade etmezler, hiçbir belirli kavrama bağlı değildirler ama yine de hoşa giderler.” Böylece güzelliği salt estetik bir değer olarak belirtir. Friedrich Schiller ise güzelliğin bir duygusal bir de akli yanı olduğunu savunur ve güzelliğin aklın ve duyuların şekillenmesi olduğunu söylemiştir.
Tüm bu görüşler doğrultusunda güzellik değişken bir değerdir. Tanımlandığı zamana, mekâna, toplum yapısına, bireyden bireye hatta bireylerin içlerinde bulunduğu psikolojik durumlara göre farklılık gösterebilir.
İlginizi Çekebilir: Şubat Ayı Etkinlik Takvimi #Ajanda
Yorumlar
Ellerine,kalemine sağlık canım kızım.Başarılarının devamını dilerim.