Eğlenceli içerik üreticisi Sude Belkıs’ın, kendine ve hayata dair hikâyelerini bizlerle paylaştığı keyifli röportajımız sizlerle! Keyifli okumalar!
1) Hem kamera önü hem de kamera arkasında yer almış biri olarak birçok deneyiminiz var. Peki arkanıza dönüp baktığınızda ne hissediyorsunuz, pişmanlıklarınız ve sevinçlerinizle beraber?
Pişmanlığım geç kalmış olmak. Keşke daha önce yapsaydım diyorum ama cesaretim yoktu. Bir yandan kamera arkasında çalışmak yaptığım işi tam anlamıyla düşünüp özümseyerek üretmeme de sebep oldu.
2) İşinizde sizi motive eden şeyler nelerdir? En keyif aldığınız projelerin ortak noktası sizce neydi?
İnsanların sadece bana gülmesi değil onların hayatında bir yer edinmiş olmak beni motive ediyor. Ölümsüzlük hissi gibi. İzlerken kendiyle bağ kurduğu içeriklerde bu dönüşü alıyorum. Bu da bana keyif veriyor. Bu kişi bana sadece gülmüyor beni anlıyor da.
3) İlham bulamadığınız ve kendinizi yetersiz hissettiğinizde durumu nasıl kurtarır ya da süreci nasıl atlatırsınız?
İlham aramıyorum ilham gelsin diye beklemiyorum aslında. Yetersizlik oluyor yani olacağa ve yetersizliğe çare yok. Kalkıp yapacağız yani.
4) Yıldız Teknik Üniversitesinde İletişim Tasarım eğitimi almışsınız. Şu günlerde aldığınız eğitimin mesleğinizde bir getirisi var mı? Başka bölüm okuyor olup sizinle aynı işi yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak isterseniz?
Okulda okurken kıymetini bilemediğim bir bölüm. Sosyal hayatta bile çözümlerimi tasarım odaklı çözmeye çalışıyorum. Bu eğitimi keşke herkes alsa. Sektörde çalışmak için tabi ki bölümü okumak şart değil. İnternette her şey var bilgiye ulaşmak zor değil. Kendi kendine de geliştirebiliyorsun.
5) Bir ara oyunculuğu deneme fırsatı yakalamıştınız peki bir iş teklifi gelse en çok kimin hayatını oynamak isterdiniz?
Evet oyuncu gibi bir şeyim aslında. Sıfırdan karakter yaratmak daha çok hoşuma gidiyor ama illa birinin hayatını oynamam gerekiyorsa Aysel Gürel’i isterdim. İKON.
6) Çocukluğunuzda belki de farkında olmadan Belkıs TV’nin temellerini iç dünyanızda atmaya başlamışsınızdır peki hayallerinizi gerçekleştirdiğinize inanıyor musunuz küçük Sude şu an ki size ne söylerdi?
Hayallerimin yolunda olmak da mutlu olmam için yeterli. Evet şu an yaptığım her şeyi zaten küçükken oynamıştım. Yaptığım her şeyi onu mutlu etmek için yapıyorum. Beni görse teşekkür ederdi muhtemelen.
7) Her sektörde kadın olmanın elbette bir zorluğu var peki siz bununla nasıl başa çıkıyorsunuz ve bu yolda ilerlemek isteyen kadın takipçilerinize neler söyleyip destekte bulunmak istersiniz?
Hemen hemen her sektörde küçük görülme var. Yaptığın işe tebrik ederlerken bile yarım bir gülümseme görüyorsun. Sektörü de geçtim toplumda da böyle. Onların beğeni algısına uymamız istediklerini söylememizi dikte ediyorlar yoksa bize ZORBALIK ederek saldıracaklarını zannediyorlar. Bu görüşteki insanlarla aynı masaya dahi oturmam. Gelişimini tamamlamadıklarını düşünüyorum varlıklarını dahi önemsemediğim için söylenilen şeyleri de önemseyemiyorum. Şahsi olarak bana karşı olan tutuma tepkim böyle. Biz az değiliz. Görünür olmaktan korkmadıkça daha da fazlalaşacağız. Yalnız değiliz. Çekinmeyin çıkın çıkın gelin.
8) Sanatçı olmanın pek çok zorluklarının olduğunu biliyoruz, siz ülkemizde sanata olan bakış açıları hakkında ne düşünüyorsunuz? Karşılaştığınız/maruz kaldığınız deneyimleriniz nelerdi?
Sanat hep elit bir kesimin hobisi olarak algılanıyor. Nedense sanatın iyileştirici etkisini gerçekten ne olduğunu bilen ve sindiren insan az. İnsanlar tabloya bakınca salona aksesuar olur mu diye değerlendiriyor. Gelip bu insana kendimizi açıklamaya çalışıyoruz. Ya da okullarda eğitimin çok formülüze olması. Teknik değil, düşünmek öğretilmeli sanat okullarında. Hatta bence tüm okullarda. Sanat kesin çizgileriyle siyah beyaz değildir bence bir bilinmezliktedir. Bu bilinmezlik karanlık değil uzlaşmanın ve kavganın olmadığı bir bilinmezlik. Herkesin kendini ifade ettiği ve bu ifadenin güzel çirkin olarak ayrılmadığı bir bilinmezlik.
9) Son Silinenler, Son Silinenler 2 ya da Kem Gözlere Şiş Serginizde olduğu gibi alışılmışın dışında mekanlarda ve tarzda sergiler gerçekleştiriyorsunuz, sergilerinizi hayata geçirmede motive kaynağınız nedir? Geçmiş sergilerinizin üretim aşamasında en zorlayıcı kısımlar neydi?
Deneyime dayalı şeyleri seviyorum. Bu sergilerde ortak nokta bir ortam tasarımı da içermesi. Son Silinenler bir fotoğraf sergisi olmasının dışında pazarda ve kıraathanedeydi. Kem gözlere şiş sergisi ise kurşun döktüğüm kişilerin kurşunlarıyla oluşturduğum figürlerin sergilenmesinin yanında mistik ve witchcraft bir dünyada gezintiydi. Zor olan kısmı vardı ama yapamayacağımız şeyler değildi o yüzden zor demeyeyim. Eğlendik hepsinde.
10) Hepimizin bir noktada kendimizi tebrik ettiğimiz zamanlar oluyor sizin için Belkıs TV’nin olmazsa olmaz içeriği hangisi?
Ben canlı yayında Wattpad hikayesi yazdığım seriyi çok seviyorum. Onun dışında konsept yayınlarda bazen gerçekten aştığımız oluyor. Saçma Hikayeler Kuşağı’na bölümler yapmak beni çok heyecanlandırıyor açıkçası. İleride yavaş yavaş göreceğiz.
11) Sadece kendiniz değil arkadaşlarınız ve ekibinizdeki kişilerinde Belkıs TV’nin alt yapısında içerik üretmesini teşvik eden bir yayıncısınız peki bunun bir kurum ya da başka bir şeye evrilme olasılığı var mıdır?
Orası bir oyun alanı ve arkadaşlarımla oynamayı seviyorum. Hepsi kreatif sektörde çalışan insanlar. Bence sosyal medyaya yaratıcı insanları katmalıyız. Aslında arkadaşlarımın arasında sosyal medyayla en içli dışlı olan benim. Onlar sadece eğlenme amaçlı yapıyorlar ama çok şey katıyorlar. Masaya bir tabak koyacak herkes oturabilir.
İlginizi çekebilir: Eski Bir Çin Öğretisi: Feng Shui
Yorumlar