Röportaj

Sevilen Gitarist Metin Türkcan Röportajı


Pentagram, Şebnem Ferah, solo çalışmaları ve Rock müziğine yaptığı sayısız katkılarıyla tanıdığımız, Türkiye’de metal müziğin köşe taşlarından biri olan Metin Türkcan ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İyi okumalar!

Sosyal medyada kendinizi müzisyen, gitarist, aktivist ve vegan olarak tanımlıyorsunuz. Peki, bunların dışında kimsenin bilmediği ama kendinizi tanımlayabileceğiniz kadar size ait olan bir özelliğiniz var mı?

Yarışçı…

Metin Türkcan

Öyleyse yarışçı demişken… Go kart ve araba yarışına çok büyük bir tutkunuz var. Hatta evinizde bir yarış simülatörünüz olduğunu söylemiştiniz. Bu tutkunuzdan bahseder misiniz?

Çok küçüklükten gelen bir tutku bu. 1.5 -2 yaşlarındayken tencere kapağını alıp muhallebi kaşığından vites yaparak evde geziyormuşum. Yan komşunun pedallı arabası ile arka bahçede çok turlardım. 10’lu yaşlarda spora ilgi duymamla beraber uzaklaştığım bu tutku bir gün Microsoft’un simülasyon direksiyonuna denk gelip satın  almamla tekrar canlandı. Daha sonra Go karta gidip arabalara binme şansım da oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi olarak ürettiğiniz arabaları da kullandım ve her sene başarıyla ilerleyişinizi görmek çok güzel. Gururumuzsunuz…

Meditasyon, çakralar… Bu konulara ilgili olduğunuzu biliyoruz. Peki, çekim yasasına inanıyor musunuz? Daha önce bununla ilgili bir deneyim yaşadınız mı?

Evet, ne düşünürsek onun başımıza geldiğine kesinlikle inanıyorum. Bence madde üzerinde de böyle bir gücümüz var. Mesela bir amfi çalışırken sizin enerjinizden etkilenip bir anda bozulabilir veya bozukken tekrar çalışmaya başlayabilir. Şamanlardan beri var olan bu öğreti artık bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda.

Meditasyon konusuna girmişken “Flight Mode” adında bir projeniz var. Bu projenizden bahsedebilir misiniz?

Çok iyi niyetli bir şekilde insanlara meditatif tatlı bir müzik sunma amacıyla ortaya çıkan bu cover projesi sonrasında 70 dakikalık non-stop bir müzik dinletisi haline geldi. Çok güzel bir kadro ile konser vererek ilerlettiğimiz bu proje bir süre sonra dağılmamız nedeniyle aktifliğini yitirdi fakat canlı çalınacak birkaç single yapma düşüncemiz var, altyapıları hazır. Yalnızca insanların o kadar uzun süre telefonla ilgilenmeden veya konseri kaydetmeden durmaları zor. Bu da projenin mantığına aykırı bir durum.

Uzun yıllardır Pentagram’ın gitaristliğini yapıyorsunuz. Metin Türkcan en çok hangi Pentagram şarkısını çalmaktan keyif alır? 

Birinci sıraya koyma kısmı benim için zor fakat For The One Unchanging, Aşık Veysel’den Uzun İnce Bir Yoldayım ve Aşık Dertli’den Şeytan Bunun Neresinde parçalarını çok seviyorum. O coverları çalmak çok hoşuma gidiyor. 200-300 senelik parçaları günümüzdeki dostlarımızla paylaşıyoruz. Onların o dönemde yaşadıklarının şu anda karşılığı oluşu da bana çok trajikomik geliyor. Eski parçaları yeni hale getirince gençlere ulaştığımızı hissediyorum. Cover’ı savunan biriyim.

Uzun bir ardan sonra yoğun bir tempo içine girdiniz. Yalnızca Pentagram’da değil, İskender Paydaş Orkestrası’nda da yer aldığınızı görüyoruz. Burada yer almaya nasıl karar verdiniz?

Sevgili İskender tam da uzun zamandır gitar çalmadığım pandemi döneminin sonunda beni arayıp “Tanıdığın gitarist var mı?” diye sordu. ”Ben çalarım.” dedim ve bir araya gelmiş olduk. Tabii benim için biraz değişik bir deneyim. Repertuar daha önce çalmadığım tarzda bir müzik ve bilmediğim parçalardan oluşuyordu. Ekipteki arkadaşlar çok yardımcı oldular. Şu an her şey gayet yolunda.

Metin Türkcan

Üzgün veya ümitsiz hissettiğinizde size ne iyi gelir? Kendini iyi hissetmek isteyen Metin Türkcan ilk olarak ne yapar?

Deniz kenarına gitmek. Her fırsat bulduğumda denize yakın olmaya çalışırım, bana çok iyi gelir. İyot almak vücuda çok faydalı. Maalesef artık Marmara Denizi’nde iyot yok. İyotlu denizimiz de ne zamana kadar devam eder bilinmez. O yüzden bulduğunuz iyota yapışın!

Size iyi ki dedirten, aldığınız en cesur karar nedir?

Hayatımda çok ani kararlar almadım. Basketbol ve müzik arasında da uzun bir düşünme süreci geçirdim. Başka ülkede yaşasaydım yarışçı da olabilirdim. Bunlar biraz kadersel konular fakat sonunda kendi kaderinizi biraz da kendiniz tayin ediyorsunuz. Benim yaşamsal amacım faydalı olmaktı. Düşünerek insanlığa en çok nasıl faydalı olabilirim fikriyle hareket ettim her zaman. Bu anlamda müzik üretiyor olmak ve sahnede icra ediyor olmak benim için çok büyük bir mutluluk.

Hayatınızın bir fon müziği olsa bu ne olurdu?

Albinoni’nin Adagio’su.

Daha önce bir röportajınızda uzun saçlı oluşunuzu  ”Antenlerimi açık tutuyorum” gibi bir cümleyle ifade etmiştiniz. Bu cümleyi biraz açıklar mısınız?

Bu gerçek bir hikâyeye dayanıyor: Vietnam savaşında Kızılderilileri doğada yön bulma kabiliyetlerinden dolayı en ön saflara  koyuyorlar fakat askerlik için Kızılderililerin  saçları kesildiğinde, bu yön bulma kabiliyetlerini kaybettiklerini görüyorlar yani bir nevi algıları kapanıyor. Saçlar vücudumuzun bir uzantısı ve belli bir uzunlukta olmaları anten görevi görüyor diye düşünüyorum. Müzisyenlerin de genelde saçını uzatmaları tesadüfi bir durum olmayabilir. Gördüklerini insanlara yansıtıyorlar antenlerin açık olması gereken bir durum…

Son olarak KalemlİK okurlarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Evreni korumak adına tüketimi azaltmaya çalışmamızı tavsiye ediyorum. Onun dışında herkes kendine dikkat etsin, mutlu olduğu şeyi yapmaya çalışsın. Çünkü mutlu olmak gitgide lüks olmaya başladı. Küçük şeylerden mutlu olmayı becerebilirsek ne güzel…

İlginizi Çekebilir: Türkiye Futbol Ülkesi midir?

Röportaj
Akrep Dizisinin Şahin’i Taha Baran Özbek Röportajı
Röportaj
Genç ve Yetenekli Müzisyen Ayça Özefe Röportajı
Röportaj
Yetenekli Müzisyen Melis Fis Röportajı
Henüz bir yorum yok.