Sinema/TV

Yeşilçam: Türk Sinema Kültürünün Doğuşu


Türk sinemasının 1960’lı yıllardan beri süregelen bir ismi var: Yeşilçam. Replikleriyle hafızalarımıza kazınan, çoğu kişinin hala müptelası olduğu Yeşilçam; ortak dertlerimizi, acılarımızı, mutluluklarımızı izlediğimiz ve dönüp baktığımızda yüzümüzde bir tebessüme neden olan filmleriyle hepimizin hayatında bir şekilde yer edinmiştir. Büyük imkânsızlıklara ev sahipliği yapan Yeşilçam, aynı zamanda gücün ve dayanıklılığın da simgesi olmuştur.

Bu kelime cümle içinde geçtiği zaman hepimiz ne demek istendiğini çok iyi anlıyoruz. Peki neden Türk sinemasına Yeşilçam deniyor?

Yeşilçam ismi Türk sinemasına İstanbul’un Beyoğlu semtinde bulunan Yeşilçam Sokağı’ndan geçmiştir. Yeşilçam Sokağı 1980 öncesinde tüm film şirketlerinin yazıhanesinin bulunduğu bir sokaktır. Bu sokak tam tarifiyle İstiklal Caddesi üzerinde Galata’ya doğru giderken, Madame Tussauds Müzesi’ne gelmeden önceki sokaktır. Yeşilçam, Türkiye’nin Hollywood’u olarak da ifade edilebilir.

“Amca, sizi çok sevdim. Size baba diyebilir miyim?”

“Senin annen bir melekti yavrum.”

“N’ayır, n’olamaz!”

“Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da!”

Bu replikleri bilmeyen yoktur herhalde.

Sonuç olarak; Hulusi Amca, Adile Teyze, Münir Baba, Kemal Sunal, Şener Şen, Dört Yapraklı Yonca, Ömercik… Bunlarla birlikte daha birçok isim; Hababam Sınıfı, Gülen Gözler ve sayısız hikâye hayatımıza girmiştir Yeşilçam sayesinde.

Unutamadığımız filmlerden birkaçından bahsedelim isterim.

Hababam Sınıfı

Yazar Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı adlı romanından uyarlanan Türk komedi filmidir. Serinin tüm filmleri, İstanbul’da Adile Sultan Kasrı’nda çekilmiştir. Hababam Sınıfı; bir sınıf dolusu tembel, yaramaz ve tek derdi eğlenmek olan öğrencinin Özel Çamlıca Lisesi’nde yaşadığı güzel anıları anlatır.

Neşeli Günler

Turşucu dükkanlarını işleterek geçimlerini sağlayan Kazım Efendi ve Saadet Hanım altı çocuklarıyla birlikte yaşarlar. Sık sık tartışma yaşayan karı koca, bir gün büyük bir kavga ederler ve Kazım Efendi üç çocuğunu alıp evden gider. Saadet Hanım da başka yere taşınır ve izini kaybettirir. Kardeşler büyüyüp yetişkin olduklarında kardeşlerden Ahmet ve Mehmet bir kızın ikisini birden idare ettiğini fark eder ve geçmişlerinden habersiz birbirleriyle dalaşırlar. Bu vesileyle gerçekleri öğrenirler ve tekrardan bir araya gelen kardeşler artık anne ve babalarını bir araya getirmeye çalışırlar.

Köyden İndim Şehire

Anadolu’nun bir köyünde yaşayan 4 kardeş Saffet, Himmet, Hayret ve Gayret; İstanbul’a göç ederek zengin olmanın hayalini kurmaktadırlar. Bir gün köyde buldukları altınlarla birlikte Ankara’ya giderek altınları bozdurmak için eğlenceli bir yolculuğa çıkarlar.

İlginizi çekebilir: Michelin Yıldızı: Türkiye’nin Seçkin Restoranları

Sinema/TV
Barbie Oppenheimer’a Karşı
Sinema/TV
Kurak Günler Film İncelemesi
Sinema/TV
Arcane: League of Legends
Henüz bir yorum yok.