Kültür/Sanat

Sanat ve Nörolojinin Buluşması: Nörostetik


İnsanların birbirinden ilginç ve renkli düşünme yetenekleri vardır. Belki de bunlar arasındaki en farklı olanı da resimlerle düşünen, resimleri hayatından çıkaramayan, tüm kelimeleri sayıları resimlerle tahayyül eden görsel düşünmedir. Öyle ki bir kimsenin isminden ziyade yüzünü hatırlıyorsanız, el yazınızın kötü olduğunu başkalarından duyuyorsanız, ders çalışırken, bir toplantıdayken kenarda köşede anlamsız resimler çiziyorsanız yüksek ihtimalle siz de görsel zekaya sahipsiniz. Bunları yapma amacınız bilim insanlarına göre bilginizi saklamayı, yaratıcılığınızı arttırmanızı ve farklı bakış açılarından bakmanızı sağlıyor. Aslında başka bir anlamla sanat yapıyorsunuz! Şaşırmış olabilirsiniz ki bu çok normal, çünkü bizim algımızdaki sanat anlayışıyla örtüşmeyen bir durum var karşımızda. Bize anlatılagelen sanat genellikle tablolar, piyano sesleri…

Sanat; bıkmadan usanmadan sevdiğiniz müziği dinlemektir, bir kitapta kendinizi kaybetmenizdir, bir oyunda takım çalışmasını öğrenmenizdir… Kısacası sanat mutluluğunuzun kaynağıdır, size ilham verendir, farkındalık kazandırandır… Sanat, tüm dünyanın konuştuğu tek ve gerçek ortak dildir.

Bu bağlamda bilim insanlarının da kabul ettiği üzere sanat, yaşamamız için var olmak zorundadır. Bu nedenle bilim insanları insanların hoşuna gittiği yapıtları inceleme ihtiyacı duymuş ve bunu da sinirbilimi ile yapmışlardır. Sanatın sinirbilim ile açıklanmasına nöroestetik diyoruz.

Sanatsal içeriklere bakan her bir bireyin algılama, yorumlama biçimi farklı olduğundan estetik anlayışları da bambaşka oluyor. Bununla birlikte tablodan, müzikten aldığı duygular da bambaşka oluyor. Birisine dinlendirici gelen bir müzik diğer kişiye neden gerici gelebilir.

Hepimizin hayatımızda en az bir kere yaşamış olduğu bir durum vardır: Bir tablo gördüğümüzde veyahut bir müzik duyduğumuzda aklımıza koku gelmesi gibi. Yani duyuların zincirleme çalışıp deneyimlerimizi gün yüzüne çıkarması. Buna da estetik deneyim deniyor. Mesela çok eski yıllardan kalmış bir tabloyu görünce orada olmasa bile rutubet kokusunun gelmesi çok normal.

Nöroestetik ise dediğimiz gibi estetik deneyimlerimizin sinir bilimle açıklanmasıdır. Buna göre bir kitaptan bu kadar zevk almamız, bir müziği doyasıya dinlememiz gibi sanatsal faaliyetleri içeren estetiksel etkinlikler her motor hücremizde bize mutluluk, huzur vererek bizi dinginleştiriyor. Bizi biz olmamızı sağlıyor, farklı bakış açıları katıyor. Bu şekilde sanat beynimizin bitmek bilmeyen okyanus yolculuğunda kaptan rolünü üstlenip engin dalgalarla, fırtınalarla boğuşup bizleri limana götürüyor.

İlginizi çekebilir: İş Dünyasında Yaratıcılık

 

Kültür/Sanat
Sanat Tarihi: Gizemli Tablolar
Kültür/Sanat
Analog Kolaj: Gelenekseli Dijitalle Buluşturan Sanat
Kültür/Sanat
İstanbul’un Gözde Konser Mekânları
Henüz bir yorum yok.