Sinema/TV

Avatar: the Last Airbender Dizi İncelemesi 


Hepimizin hayatında iz bırakan belirli çizgi diziler vardır. Birçoğumuz için bunun asıl örneği belki de 4 doğa elementini bükebilme yolculuğuna çıkan ve takımıyla dünyayı kötülükten kurtarmayı başaran son hava bükücü Avatar çizgi filmidir.

2024 yapımını incelemeden önce gelin sizlerle Avatar ile daha önce nerelerde buluşmuşuz ona bakalım.

Avatar Aang ve Avatar Takımının maceralarına eşlik ettiğimiz bu dizinin ilk orijinal hali Michael Dante DiMartino ve Bryan Konietzko’nun yapımcılık ve yönetmenliğinde gerçekleşen  Nickelodeon animasyon stüdyosundan yayınlanmıştı ve seri 3 sezon 61 bölümdü. Sonraki yıllarda canlı çekimle tekrar yayınlanması planlanan dizi ilk olarak 2010 yılında film şeklinde karşımıza geldi. Film, içeriği ve görselleri ile çokça eleştirilse de yapımcılar daha iyi bir proje için yola koyulmaktan vazgeçmedi. 

Avatar, geçtiğimiz 22 Şubat 2024 tarihinde Netflix adaptasyonuyla başarılı bir şekilde ilk sezonuyla yayınlandı. İlk sezonu 8 bölüm ve bölüm başı yaklaşık 1 saat olan dizi serisi daha ilk haftadan Netflix’in ilk 10 en çok izlenenler listesine adını yazdırdı. İnternette çokça özleme ve eleştiriye maruz kalan Avatar’ı gelin biz de inceleyelim.

İlk sezonun tamamının su elementi odağında gerçekleştiğini karakterler Katara (Kiawentiio Tarbell) ve Sokka (Ian Ousley) aracılığıyla görebiliyoruz. Su kabilesini yansıtan içeriklerin, dekorların ve hikayelerin başarılı bir formda seneryoya döküldüğünü söyleyebiliriz. Avatar Aang‘in (Gordon Cormier) 13 yaşındaki hâliyle bulunması, ateş krallığının su kabilesiyle yaşadıkları ve Avatar’ın eski hatıralarını detaylı şekilde izliyoruz. Bir yandan ateş krallığında avatarı onuru için yakalamayı hedefleyen Zuko (Dallas Liu) ve destekçisi Iroh’nun (Paul Sun-Hyung Lee)  yaptıkları planları ve Zuko’nun ateş krallığından kalan travmalarının derinliklerine iniyoruz. Avatar’ın diğer elementlerde ustalaşma süreci için Appa ile çıktıkları yolculukta ilk durakları savaşçı Kiyoshi Adası oluyor. Burada eski Avatar Kiyoshi ile bağ kuran Aang gerçeklerle yüzleşiyor ve bu sırada da Avatar’ı ağırlayan ada sakinleri ateş ulusu askerleriyle savaşıyor. Suki’nin (Maria Zhang)değerli teknikleri öğrettiği ve onu daha iyi tanıdğımız bu bölümlerde Avatar Takımı bir sonraki durakları olan Toprak Krallığına Omashu kentine geçiyor.

Toprak krallığının Avatar dünyasındaki önemini orijinal seriden beri biliyoruz. Bu adaptasyonda da Omashu kenti üzerinde fazlaca durulmuş. Katara ve Sokka’nın yeni karanlık bilgileri keşfetmesi, Katara’nın her bölümde su bükme gücünü geliştirmesi ve Aang’in diğer avatarlarla bağ kurmasını izliyoruz. Aang’in sorumluluklarından kaçmak istemesi ve gerçeklerin ona ağır gelmesiyle eski bir arkadaşın yardımı da geliyor: Toprak Kralı Boomi. Avatar’ın yüzleşmesi gerektiği gerçekleri ve görevinin farkındalığını aşılamak isteyen toprak kralını bölümlerde çokça görüyoruz. Ama maalesef orijinal dizide olduğu gibi karakterin doğru bir şekilde yansıtıldığını söyleyemeyiz. Orijinal yapımda daha sıcakkanlı ve çılgın olan karakterimiz dizi serisi boyunca daha korkutucu ve ciddi olarak yansıtılmış. Avatar’ın bu acemiliği ve isteksizliği de izleyenleri karakterden soğutacak düzeyde olduğundan çok da güzel aktarıldığını söyleyemeyeceğim.

Kurguda bir sonraki durağımız sıra dışı ruhlar dünyası. Aradığı cevapları bulabilmek ve bağlarını güçlendirmek isteyen Avatarımızı yanlışlıkla yanında götürdüğü dostlarıyla ruhlar dünyasında görüyoruz. Burada da ruhlar dünyasının korkutucu ve tehlikeli yanından daha sık söz edilmiş. Avatar’ı bekleyen usta keşiş gyatso avatar ile vedalaşıyor ve duygusal sahneler ortaya çıkıyor. Asıl kritik olan sahne ise benim için Gyatso ile vedalaşma değil, Aang’in Ruh Koh ile konuşmasıdır. Gerçekçi CGI görünümüyle beklenen görüntüler ortaya çıksa da senaryoyu ve Koh’un intikam hikayesini eksik bulduğumu söylemeliyim. Öte yandan su kabilesi anılarının detaylı aktarımlarını orijinal seriden daha fazla görmemizin geçmişte yaşananlarla bağ kurmamıza yardımcı olduğunu söyleyebilirim.  

Yeni cevaplar için riske giren Avatarımızı Ateş Krallığına girerken görüyoruz. Eski Avatar Roku ile bağ kurarken bir yandan da ateş ulusu askerlerini gönderen Ateş prensesi Azula’yı (Elizabeth Yu) ve planlarını izliyoruz. Ateş krallığından Avatar’ı kurtaran mavi maskeli Prens Zuko şaşırtıcı karakter ikilemiyle karşımıza geliyor. Birbirlerini daha iyi tanıyan ikilinin ilişkisinde pek bir şey değişmese de yolculukları boyunca sık sık karşılaşıyorlar. Avatar’ın kurtulmasıyla cevaplarını alan Aang, takımıyla beraber Kuzey su kabilesine ulaşmak için yola çıkıyor.

Kuzey su kabilesine varıldığında Katara’nın kendini halka kanıtlaması, ay prensesi Yue’nin hikayesini, halkın Aangi nasıl karşıladığını ve Aang avatar Kuruk ile konuşmasını izliyoruz. Çok geçmeden, Azula’nın gönderdiği askerlerin su kabilesi için önemli olan ay ve okyanus ruhunu tehdit altında bırakmasıyla tüm kabile ve Avatar takımı harekete geçiyor. Su bükme gücünü kadınlar arasında savaş niyetiyle kullanılmasına karşı olan halka katara teşvik ediyor ve kabile için güzel bir dönüm noktası oluyor. Sokka’nın liderliğinde Avatar’ın planlarıyla ilerleyen savaş Ay ruhunun bir kısmını içinde taşıyan Prenses Yue’nin kendini feda etmesiyle son buluyor.  Bu sahnelerde ise ruhların çok açık tehdit altında olması ve Avatar’ın harekete geçmek için bu kadar beklemesi senaryoyu biraz zayıflatsa da CGI ve kurgu bakımından heyecan verici sahnelerdi. Yıllar önce olduğu gibi izlerken tekrar heyecanlandığımı söylemem gerekir. 

Karakter seçiminde bahsini geçtiğim tüm oyuncuların başarılı bir oyunculuk sergilediğini söyeleyebilirim. Ama bu görüşüm prenses Azula’yı oynayan oyuncu Elizabeth Yu için aynı şekilde değil. Azula’nın orijinal dizideki sert ve egolu mizacındansa yeni seride daha çok öfkeli ama bir o kadar da pasif bir Azula görüyoruz. Kendini kanıtlamasının bu kadar vakit alması üzücü bir durum. Aynı şekilde seride kostüm ve mimik/jest çerçevesinde en zayıf bulduğum diğer isimlerde doğrudan Azula’nın arkadaşlarını canlandıran Mai ve Ty Lee ki sahne süreleri de seri içerisinde çok eksik kalmış. 20 bölümün 8 bölüme sığdırılması düşünüldüğünde hak verilebilir tabii ama sahnede yer verildikleri süre boyunca da önemli bir performansları bulunmuyor.

Sezonun olaylı bitimiyle beraber izleyiciler 2.sezonu merakla bekliyor. İlk sezonun genel yorumu beklentilere karşılık verdiğini gösteriyor. Karakter gelişimleri ve aktarımlarını genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. Dekorlar ve kullanılan CGI’lar diziyi doğru taşımış. Bu verisyondaki yapımı izlerken zevk aldığımı söylemeliyim. 2.sezon için beklemedeyim. 

Peki sizce serinin yeni versiyonunda sizin için eksik veya fazla olan noktalar neler ? Bizimle paylaşmayı ve KalemlİK’le kalmayı unutmayın.

İlginizi çekebilir: Moda Sektöründeki Küresel Markaların Stratejileri

 

Sinema/TV
Yeşilçam: Türk Sinema Kültürünün Doğuşu
Sinema/TV
Life In A Day Belgeseli: Bir Güne Ne Sığar?
Sinema/TV
Online Sinema ve Dizi Piyasası
Henüz bir yorum yok.