Sihirli Annem dizisinden tanıdığımız güzel ve yetenekli oyuncu Gizem Güven ile hayatına dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifli okumalar!
Henüz çok küçük yaştayken kendinizi büyük bir dünyanın içinde buldunuz. Bu durumun olumlu ve olumsuz yanları neydi?
Olumlu yanları uzun vadede daha çok olsa da küçük yaşta bu denli sorumlulukların içinde olmak o günkü set koşullarında tutmuş projeler de olsa şartlar daha geride olduğu için başlarımızda aileler olmadan çok daha zor olurmuş diye düşünüyorum. Yer aldığım dizilerin daha popüler olduğu zamanlarda yaştan dolayı görülen ilgi yer yer zorlayıcı olabiliyordu ama rahatsız edici hiçbir zaman olmadı. İnsanlar hep pozitif yaklaştıkları için o sevgiye kayıtsız kalmak mümkün değil. Sihirli Annem ve Selena en bilinen projelerim hep yaşıtlarımla beraberdim dolayısıyla hepimizin bir noktada önceliği okuldu ve birbirimizi de o temponun içinde bu anlamda motive ederdik. Bu ipin ucu kaçsaydı olumsuz bir duruma dönüşürdü elbette. Bizler hep ailelerin arkamızda ve yanımızda duruşu ile bence olumsuzların üzerinden geçebildik.
Bazen şunu söylüyorum tabii setlerde uzun bir dönem bulunduğum ve üst üste yıllarca süren projelerde yer aldığım için dershaneye hiç gitmedim mesela. Belki gidip daha farklı bir okul ve bölüm de düşünebilirdim ama günün sonunda yine istediğim bölümü kazandım o yüzden pişmanlık hissetmiyorum. Ya da sosyal anlamda kaçırdığım şeyler olurdu arkadaşlarla planan tatiller, doğum günleri, o eski bayramlar akrabaların toplandığı gibi. Herkesin okul tatili uzun bir dönem iken bizim okulun bile bazen aksayabildiği bir set dünyamızda olduğu için kaçırdığımız anlar oldu tabii ki, çocukluk dönemimizde sette oyunlar kurardık bizde. Yine de dönüp bakınca iyi ki diyorum önemli olan bu bence.
Selena ve Sihirli Annem’deki oyuncularla şu an çok güzel bir dostluğunuz var. Peki o zamanlar aranızda kıskançlıklar oluyor muydu?
Ben tek çocuk olduğum ve çok küçük yaşta başladığım için kıskançlık ve kardeşlik duygularını sette onlarla tattım ve bugün manevi kardeşlerim onlardır. Benim çok nadir içinde bulunduğum kavgalar oldu. Çocukluktan kaynaklanan basit şeyler hepsi yoksa zaten bugüne kadar taşıyamazdık bu dostluğu.
Oynadığınız dizilerden anı olarak sakladığınız eşyalar var mı? Varsa neler?
Projelerin bitiminde set ekibine (oyuncular ve kamera arkası dâhil olmak üzere) hediyeler verilirdi setten anı kalması için veya sponsorlar tarafından. Çok uzun yıllar geçtiği için bazıları hâlâ dursa da bazıları da kayboldu. Daha çok fotoğraflar videolar var arşivde kalan. Ve keşke daha çok çekebilseymişiz günün şartlarına rağmen. Sihirli Annem’den tokalarım var, nevresim takımı var Ceren’e ait. Selena’dan da bir sihirli küre ve mont var. Karakter ile özdeşleşen şeyler genelde.
Oynadığınız Sihirli Annem dizisindeki Ceren ve Selena dizisindeki Leyla karakterleri herkes tarafından bilinen karakterler. Bir karakterle bu kadar özdeşleşmek sizi nasıl etkiliyor?
Üniversiteye başladığımda sınıfta bir iki arkadaşım inatla bana Gizem demek yerine Ceren diyordu. O kadar bağdaştırmış ki… Ben de mutlu oluyorum rahatsız olmuyorum hoşuma gidiyor ve şöyle düşünüyorum herhalde ben de Harry Potter filminde bir karakterle okusaydım ben de boş bulunur karakter ismini söylerdim. Dediğim gibi insanların, yaşıtlarımın hatta onların çocuklarının bile artık sevgisini kazanabilmek çok değerli. Hep izlediğimde iyi hissettiriyor bu dizi demeleri, aile sıcaklığı almaları çok özel çünkü benim içinde unutulmaz projeler.
Artık oyunculuktan çok dijital içerik üreticiliğine yöneldiniz diyebiliriz. Peki bu yolda neler yapmayı planlıyorsunuz?
4-5 senedir bu tarafla meşgulüm üniversitenin bitmesiyle daha da yöneldim üzerine aile gibi hissettiğim ve işlerimizi daha profesyonel bir seviyeye taşıyan ajansımla tanıştık daha da ciddiyet kazandı her şey ve onlarla beraber çok güzel projeler yürütüyoruz gidişat çok keyifli benim için gerçekten. Daha çok anlık gelişiyor projelerde ve istediğim yönde ilerliyor her şey benim çerçevemde o nedenle de huzurlu hissediyorum.
Bize unutamadığınız bir set anınızdan bahseder misiniz?
Bir çok yerde konuştuğumuz bir konu artık hiç söylemediğim bir anı var mı acaba diye bir düşündüm öncesinde. Sanırım Defne Joy Foster ile ilgili olan bir anıdan bahsedeceğim. Hayatımda o yaşlarda bile bunu idrak edebildiğim en enerjik, neşeli ve cana yakın insandı. Bu yaşlarımda onunla sohbet etmek vakit geçirmek çok isterdim! Bir gün sette elma yiyordum ve dalmışım kamera arkasındayım çekilen sahneye bakıyorum bir anda gelip sarıldı bana o en güzel enerjisiyle ve elimden elmamı alıp kemirmeye başladı bana o kadar tatlı gelmişti ki resmen gözümün önüne gelen sıcacık anlardan…
Tüm dünyada uzun süredir bir pandemi var. Siz bu süreci nasıl değerlendirdiniz?
Elbette can sıkıcı bir süreçti herkes için her anlamda.. olabildiğince pozitife çevirecek aktiviteler yapmaya odaklandık evde ne varsa. Bir yandan biz tadilatla uğraşıyorduk ve o yüzden de dolu dolu geçti aslında. Online bazı eğitimler aldım daha çok kitap okudum kendimi dinledim. Ama tabii ki sevdiklerimi ve sevdiğim yerlerde zaman geçirmeyi de çok özlemiştim her gün endişeyle uyanmak ne haber alırız düşüncesi de yıpratmadı diyemem.
Siz de artık dijital dünyanın içerisindesiniz. Sosyal medyadaki linç kültürü hakkında neler düşünüyorsunuz?
Linç artık bir ilişkinin olmazsa olmazı tartışmalar gibi kabul gördü. Tuzu biberi gibi yani sosyal medyanın. Hâlbuki bunun kabul görmesi hoş değil; bir defa sosyal medyadaki kanallar, hesaplar televizyonda karşımıza çıkan yönlendiremediğimiz engelleyemediğimiz reklamlar gibi değil. Takip etmezsin olur biter. Hem takip edip hem negatiflik saçmak bana çok anlamsız geliyor. Ortada topluma uygunsuz ve duyarlılık gösterilmesi gereken bir durum olması ayrı kişinin kendi hesabındaki paylaşımlarından bahsediyorum bazen sırf kilolu buldu diye nefret kusanları görüyorum ve bu son derece sağlıksız bir vaziyet bence. Çok teşekkür ederim güzel sorularınız için ve kocaman sevgiler…
İlginizi Çekebilir: Sanat ile Teknolojinin Birleşimi: NFT
Yorumlar