Merhaba sevgili KalemlİK okurlar, bu yazımızda Başlat kitabının derinliklerine ineceğiz. Keyifli okumalar!
Sene 2045, dünya çekilmez bir vaziyet almış. İnsanoğlu beklenildiği üzere dünyanın kaynaklarını neredeyse tüketmiş, kalanlar için ise birbirleriyle savaşmaya başlamıştır. Zenginlerin çok zengin fakirlerinse çok fakir olduğu bu dünyada insanın değeri azalmış sayısıysa git gide artmaktadır. Gerçek dünyanın artık hiçbir güzel yanı kalmayıp insanlar kaçacak yer aramaktayken James Halliday insanların ihtiyacı olan bu yeri yarattı: OASIS
James Halliday 2025’te OASIS’i ilk duyurduğu anda herkesin ilgisini ve dikkatini üzerine çekmişti. Bu dahiyane fikir anında tutmuş, insanların göz bebeği olmuştu. Halliday’in başlarda sadece bir oyun olmasını istediği bu projesi insanlar tarafından o kadar beğenildi ki bir oyundan fazlası haline geldi.
OASIS’te gerçekliğin sınırı hayal edebildiğin kadardır, ne istersen yapabilirsin; tabii kredin olduğu sürece. Burada canın sıkıldığında Maldivlere gidip güneşlenebilir, Everest Dağı’na Batman ile birlikte tırmanabilir, gezegen boyutunda bir kumarhaneye gidip kredilerini katlayabilirsin. Yani anlayacağın, burada yapmak isteyip de yapamayacağın hiçbir şey yok. Zaman geçtikçe insanlar gününün çoğunu hatta tamamını Halliday’in yarattığı dünyada geçirmeye başladı. Sinemalar, oyun salonları, kafeler, konserler hatta okullar bile OASIS’e taşındı. OASIS küçük büyük demeden tüm insanların ihtiyaçlarını, arzularını ve daha birçoğunu içerisinde barındıran hepimizin hayalini kurduğu bir gerçeklik haline geldi…
Bu sanal dünyada bir gün büyük bir yarış başladı. 7 Ocak 2040, herkesin ekranında tek bir haber: James Halliday öldü! OASIS’in yaratıcısı ve herkesin kurtarıcısı olan Halliday artık gitmişti üstüne üstlük yalnız geçirdiği hayatı yüzünden hiçbir mirasçısı yoktu. Ölmeden önce mirasçıyı kendi yoluyla bulmaya karar verip bir vasiyet hazırladı. Halliday vasiyetinde mirasını tek bir kişiye, OASIS’e yerleştirdiği üç adet Paskalya Yumurtası’nı bulan kişiye bırakacağını açıkladı! Haliyle gözünü yarım milyarlık servete diken herkes odağını bu Paskalya Yumurta’larını aramaya çevirdi. Ancak bu iş sanıldığı kadar kolay olmayacaktı. Aradan 5 sene geçmesine rağmen anonim bir oyuncunun bulduğu ipucu dışında tık yoktu. Artık insanlar bu yarışın bir yalandan ibaret olduğunu düşünmeye başladı ve yumurtaları aramayı bıraktılar. Artık onları sadece ‘’Avcılar’’ arıyordu.
Bir avcı olan Wade Watts ‘’gerçek’’ hayatında teyzesiyle yaşayan yetim ve öksüz bir lise öğrencisiydi. Sıradan hayatındaki tek uğraşı teyzesinin sevgilisiyle uğraşmak olan Wade, Halliday’in öldüğü gün ne yapmak istediğini anlamıştı. Halliday’in mirasının peşinde koşan baş kahramanımızın başından geçen olayların anlatıldığı ve mutlaka sevdiğiniz bir şeyin göndermesini içerisinde bulunduran Başlat romanını okumanızı tavsiye ederiz!
İlginizi çekebilir: Motor Sporlarının Tarihi ve Günümüzdeki Yeri
Yorumlar