Yunan Mitolojisi: Antik Çağ ve Evrenin Oluşumu

Yunan mitolojisi şüphesiz antik inanışlar arasında en dikkat çekeni ve en popüler olanıdır. Bunun en büyük sebebi ise arayış içinde olan insanoğlunun evren hakkındaki sorularının çoğuna cevap vermesidir. Peki nedir bu inanış?

Antik Yunanlılar her şeyin başında; insanlar, tanrılar ve titanlar yokken bir hiçlik olduğuna inanıyorlardı. Bu hiçliğin adı Khaos olarak biliniyordu. Daha sonra bu hiçlikte Yeryüzü ortaya çıkıverdi. Mitolojide dişi olarak tasvir edilen Yeryüzü’nün hemen ardından Gökyüzü oluştu. Bu iki birinci nesil tanrı birbirlerinin tam tersiydi. Yeryüzü ne kadar sıcakkanlı ve sakinse Gökyüzü bir o kadar aksi ve fırtınalıydı. Sonrasında Gaia adındaki Yeryüzü ve Uranos adındaki Gökyüzü birbirlerine aşık oldular. Hatta ilk gün batımının dahi Gaia, Uranos’ü öptükten sonra Uranos’un utanmasıyla ortaya çıktığı söylenir.

Uranos ve Gaia çocuk sahibi olduklarında kendi büyüklüklerine yaraşır şekilde Titanlara hayat verdiler. Titanlar için bir çeşit dev denilebilirdi. Daha sonra Gaia tek gözlü devlere, mitolojide Kiklop olarak yer almışlardır, ve elli kafalı yüz elli canavarlara (Hekatonheir) hayat verdiler. Uranos bu çocuklardan o kadar nefret etti ki Gaia’ya onları zorla saklattı. Yeraltında yaşamaya başlayan bu canavarlar çok uzun zaman sonrasına kadar bu yaşamlarına devam ettiler.

Bu duruma haylice bozulan Gaia bir plan yaptı ve Titan çocuklarına artık hükmü ele alma vakitlerinin geldiğini söyledi. Titanların çoğu babaları Uranos’u öldürüp başa geçmeye cesaret edemediler. Bir tanesi dışında… Kronos, annesinin teklifini kabul etti ve onun yönlendirmesiyle en yüksek dağa çıkıp Gökyüzü’nü ortadan ikiye ayırdı. Uranos’u bu tuzağa en sevdiği Gaia’nın çekmesi ise en büyük ihanetti. Hatta kaynaklara göre Uranos’un bu esnada döktüğü bir damla gözyaşı, Gaia’nın denizlerine düşerek köpükler içerisinden Güzellik Tanrıçası Afrodit’in doğmasına sebep olmuştur.

Uranos’tan sonra başa geçen Kronos, babasından farklı veya iyi bir titan değildi. Kardeşlerini yeraltından çıkarmayı reddetti. Hemen evlendi ve çocuk sahibi olmaya başladı. Ama babasına yaptığı şeyin kendi başına gelmesinden o kadar korkuyordu ki çocukları doğdukları an tek lokmada yuttu. Ta ki Kronos’un karısı Rhea bu duruma dur diyene kadar… Rhea, son çocuğuna hamile kaldığında yeryüzünde hayvanlar ve bitkiler canlanmaya başladı. Rhea bu çocuğun özel olacağını biliyordu. O sebeple doğurduğunda kocasına irice bir taş verdi ve Kronos bunu fark etmeden yuttu. Oğlunu saklayıp perilerle birlikte büyüten Rhea, zamanı geldiğinde tarihin tekerrür etmesi gerektiğini biliyordu. Bu bebek o kadar güçlüydü ki… Rhea oğlunu bütün geçmişi anlatarak büyüttü ve Zeus yeterince büyüdüğünde babasının karşısına dikildi. Kronos, Zeus’un tek yumruğuyla bütün çocuklarını kustu ve Zeus iki ağabeyi Poseidon ve Hades’in de yardımıyla birlikte babasını bozguna uğrattı.

Tanrılar bunun sonrasında güçlerini keşfettiler. Zeus gökyüzüne şekil verip havayı kontrol edebiliyordu. Poseidon dalgaları yarabiliyor, kız kardeşleri Demeter bitkilere can verebiliyordu. Gaia; Zeus’tan yeraltındaki çocuklarını kurtarmasını istediğinde ise onunla birlikte giden Hades, Yeraltı Diyarı’na hayran kaldı. 

Kikloplar kendilerini kurtarmalarının karşılığında tanrılara çok güzel bir saray inşâa ettiler ve bu sarayı en yüksek dağın üstündeki bulutlara koydular. Tanrıların evi olarak geçen bu yer daha sonrasında Olimpos olarak anılmaya başladı. 

Yunan Mitolojisi; döneminin insanlarına evrenin varoluşu, mevsimlerin oluşumu, doğa olayları gibi konularda cevaplar sundu. Bu denli kapsamlı bir oluşum olması da insanların binyıllarca bu inanışa sahip çıkmasını sağladı. Yunan Mitolojisi efsanelerle dallanıp budaklandı ve adeta kendine ait bir evren oluşturdu. Bu evren günümüzde hâlâ en merak edilen konuların başında gelirken etkisini sanat ve medya platformlarında sürdürmeye devam etmektedir.

İlginizi Çekebilir: Doğru Beslenmek Ne Kadar Önemli?