Maladaptive Daydreaming: Hayâl Bağımlılığı
Beynin birçok savunma mekanizması vardır, bunlardan birisi ve belki en tehlikeli olanı hayâl kurmaktır. Hayâl kurmak; sorumluluklardan ve üzüntülerle, acılarla dolu olan günlük hayattan kaçmak için harika bir yöntemdir. Kimi zaman oturup özellikle hayâl kurmaya çalışmadığımızda bile beynimiz, hayatın acı anlarından kaçmak amacıyla bizi hayâl dünyamıza sürükler. Sonuçta hayâllerimizde kendi planlamalarımızla yaşadıklarımız, gerçek hayatımızda başımıza gelenlerden çok daha güzel değil mi? Ne demiş Oğuz Atay Tutunamayanlar kitabında: Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayâl kırıklığına yer yok.
Hayâl kurmak güzeldir fakat ne kadar güzel olsa da her şey gibi onun da seviyesi çok önemlidir. Peki nedir bunun dozu? Günlük hayatınızı aksatıyorsanız, canınız sadece hayâl kurmak istiyorsa, hayâl kurarken jest ve mimik kullanıyorsanız artık uyumsuz bir şekilde hayâl kuruyor olma ihtimaliniz yüksektir. Peki, nedir bu uyumsuz hayâl? Gelin birlikte inceleyelim.
“Maladaptive daydreaming” (Uyumsuz hayal kurma da diyebiliriz.) adı verilen bu durum, hayâllerin kontrolden çıkarak günlük hayata dâhil olduğu ve hatta günlük hayatın önüne geçtiği bir psikolojik rahatsızlıktır. “Maladaptive daydreaming” sonucu sahip olduğumuz duyguların gerçeğe bağlı kalma yeteneğimizi azalttığı, gerçek ile hayâl arasındaki farkı kavrayamamamıza ve hayâllerin eski anıların yerini almasına yol açtığı görülmüştür. Bu durum size tanıdık geliyor mu? İçinizden “Aynı beni anlatıyorsun!” diyorsanız size “maladaptive daydreaming” olarak adlandırılan bu olgunun bilimsel açıdan birkaç belirtilerini sayayım.
● Kendi karakterini kullanarak hikâye benzeri, canlı ve gerçekçi hayaller kurma
● Günlük hayatta yaşanan olayların yer aldığı hayâller kurma
● Günlük işlerini yapmak yerine hayâl kurmaya kaçma
● Uyumakta güçlük çekme
● Hayâl kurarken konuşma, jest kullanma, fısıldama, mimiğe sahip olma
● Hayâl kurmaya devam etmek için yoğun bir arzu duyma
● Kurulan hayâller ile gerçek anıları karıştırma
“Maladaptive daydreaming”in bir tedavisi olup olmadığnı merak ediyorsanız maalesef şu an net bir şekilde tedavisi edilememektedir ancak psikolojik destekle süreç, olabilecek en olumlu şekilde kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır.
Size hayatta çok kullandığım mottolarımdan birini söyleyerek yazımı bitiriyorum: Yalanlarla gülmek yerine gerçeklerle ağlamayı tercih ederim.
İlginizi çekebilir: Voleybol: 1991’den Gelen Gelenek
Yorumlar