Sinema/TV

Whiplash Film İncelemesi


Filmi incelemeye başlamadan önce bir soru sormak ve bu soru hakkında düşünmenizi istiyorum. Limitlerinizi ne kadar zorluyorsunuz? Başka bir tabirle potansiyelinizi ne kadar kullanıyorsunuz? Whiplash filmi tam bu soruların cevabı olan ve mükemmeli arayan bir lise öğrencisi olan Andrew Neiman ve onun bu idealine ulaşmasına yardımcı olan öğretmeni Terence Fletcher’ı konu ediniyor.

Andrew çocukluğundan bu yana bateri çalıyor fakat çalıyor deyince aklınıza sıradan bir şekilde enstrüman çalıyor gibi şeyler gelmesin. Andrew bateriye tutkuyla bağlı hatta bateriyi obsesif hâle getirmiş durumda. Peki, Andrew’un bu yoldaki motivasyonu ne? En iyi olmak istemesi, en iyiyi arzu etmesi ve bu yolda karşısına çıkan bütün zorlukları bertaraf etme isteği. Filmin ilerleyen kısımlarında Andrew ciddi bir araba kazası yapmasına rağmen arabanın içinden davul çubuklarını alıp konsere yetişiyor ve yaralı hâli ile sahneye çıkıyor. Başka bir bölümde ellerinin derisi kalkma seviyesine gelmiş olmasına rağmen davul çalmaya, pratik yapmaya devam ediyor. İşte böyle bir hırs, istek, arzudan bahsediyorum. En iyi olmaya kafayı takmış olan Andrew için zorluklar bahane değildir.

Hikâyeye devam edecek olursak Andrew pratik yaparken okulun orkestra şefi olan Fletcher Andrew’un yeteneğini farkeder ve onu orkestraya davet eder. İşte tam bu andan sonra Andrew için hayat, en iyi olmaya giden acılı yola sapar. Peki, Fletcher nasıl bir öğretmen? Aslında Fletcher bildiğimiz tabulaşmış öğretmen kalıplarına uymuyor. Öğrencilerine şiddet uyguluyor, onları aşağılıyor bu şekilde insanların onaylamadığı hareketler yapıyor. Peki, insanların gelişmesi için onlara bir canavar gibi mi davranmak gerekir? Bu sorunun cevabını size bırakıyorum ve hikâyeye dönüyoruz. Fletcher, Andrew’un limitlerini zorlamak için onu yedek baterici yapıyor ona yeteneksiz olduğunu söylüyor fakat Andrew çalışmayı hiç bırakmıyor ta ki yukarıda bahsettiğim araba kazası olana kadar. Konserden önce Andrew davul çubuklarını unuttuğu için Fletcher onu kovuyor fakat Andrew ona karşı koyup çubuklarını almaya gidiyor.

Fletcher, ona 10 dakika süre vermiştir. Yoldayken kaza yapan Andrew perişan olmuş halde, kan revan içinde araçtan çıkıp konsere gider. Alana ulaştığında Fletcher onu orkestradan kovar bunun üzerine Andrew Fletcher’a saldırır ve ortamdan uzaklaştırılır. Andrew’u bu canavara dönüştüren kişi tabii ki Fletcher’ın ta kendisidir. Bu olaydan sonra Andrew bateri çalmayı bırakır ve normal hayatına döner. Kız arkadaş yapar, babası ile daha çok vakit geçirir. Aradan bir süre geçer, Fletcher okuldaki görevinden kovulmuştur ve küçük bir orkestranın başına geçmiştir. Andrew ile karşılaşır ve onu orkestrasına davet eder. Bu teklifi uzun süre düşünen Andrew teklifi kabul eder ve o acı dolu mükemmel olmaya giden hayata bir daha adım atar. Kız arkadaşından “Ben mükemmel olmak istiyorum.” diyip ayrılır ve idmanlara bir daha başlar. Yukarda bahsettiğim ellerinin derisi kalkmasına rağmen pratik yapmaya devam eder kısmı bu bölüm içinde yaşanır.

Büyük konser günü gelmiştir. Yalnız bu konser öyle basit bir konser değil, izleyiciler çok önemli, değerli müzisyenlerdir. Yani orkestranın başarılı olması demek orkestradaki kişilerin kariyerinin yükselişe geçmesi demektir. Fletcher, Andrew’aWhiplash” ve “Caravan” adlı parçaların çalınacağını söylemiştir. Bu parçalar da Andrew’un kusursuza yakın çaldığı parçalardır. Fakat Fletcher seyircilere başka bir parça çalınacağını söyler bunu duyan Andrew şok olur çünkü çalınacak parçayı bilmiyor ve konser başladığında Andrew doğal olarak çuvallar ve orkestrayı sabote ediyor gibi gözükür. Parça bittiğinde Fletcher Andrew’a yaklaşır “Sanırım sende o ışık yokmuş.” der ve Andrew arka alana doğru gider. Bir anda geri dönen Andrew Fletcher’ın kapanış konuşmasını bozar ve “Caravan” çalmaya başlar hem çalar hem orkestrayı yönetir. Parça bittiğinde Andrew tek başına mükemmel bir solo atmaya başlar bunun üzerine Fletcher ona direktifler verip onu yönlendirir.

Tam bu anda Andrew’un babası oğlunun nasıl bir canavara dönüştüğünü ilk kez görür. Bu durum tabii ki Fletcher’ın hoşuna gider. Çünkü başından beri Fletcher’ın amacı; Andrew’u doruk noktasına ulaştırmak, onu en üst limitine götürmektir. Fletcher’ın felsefesinin özetleyecek bir söz ile yazımı bitirmek istiyorum: “İngilizce de aferinden daha zararlı bir kelime yoktur.”

İlginizi çekebilir: Medusa Efsanesi

Sinema/TV
Yeşilçam: Türk Sinema Kültürünün Doğuşu
Sinema/TV
Bir İnsanlık Ruleti: 12 Öfkeli Adam
Sinema/TV
#ListeledİK Efsaneleşmiş Dizi Friends’in En İyi 10 Bölümü
Henüz bir yorum yok.