İklim krizinin geri dönülmesi imkânsız bir noktaya doğru yol aldığının hepimiz farkındayız. İklim krizinin bu noktaya gelmesinde sorumluluğun yalnızca ilgili kurum ve kuruluşlarda olmadığını, bireysel olarak almamız gereken önlemlerin de olduğunun anlaşılması gerekir.
Günlük hayatımızda basite indirgediğimiz ancak karbon ayak izimizi büyük ölçüde arttıran faktörlerin başında ulaşım araçları geliyor. Toplu taşıma araçlarını kullanmak yerine şahsi araçları kullanmak; otobüs, tren gibi kara araçlarını kullanmak yerine uçakla seyahat etmek Dünya’ya salınacak karbon miktarını artırmaktadır. Enerji tasarruflu ampulleri kullanmak da alabileceğimiz bireysel çözümler arasında yer almaktadır. Yeni model LED ampüller, eski lamba modellerine göre %80 daha az enerji tüketmektedirler. Aynı zamanda çoğu LED ampullerin eski lamba modellerine göre %25 daha uzun ömürlü olduğu da bilinmektedir. Türkiye’de yaşayan bir birey ortalama 190 litre su kullanmakta. Gün içerisinde suyu kullandığımız bazı alanlarda küçük tasarruflar yaparak büyük bir tasarruf seviyesine ulaşabiliriz. Duşta geçirdiğimiz vakti kısa tutmak, bulaşık veya çamaşır yıkarken daha az su kullanılacak alternatifleri tercih etmek gibi noktalara dikkat etmeliyiz. Günde 15 litre bile daha az su kullanacak olursak bu bir yılda tonlarca suyun kurtarıldığı anlamına geliyor!
Alınması gereken bir diğer önlem ise, atıklarımızı ayrıştırarak belediyeler tarafından kurulan geri dönüşüm kutularına atmak. Bir cam şişenin doğada çözünme süresinin en az 4000 yıl, bir plastik poşetin çözünme süresinin ise en az 1000 yıl olduğunu düşünecek olursak; bu önlemleri uygulamamak doğayı katletmek anlamına geliyor. Geri dönüşüm konusundaki tek problem çözünme süresinin uzunluğu değil. Çöpe bilinçsizce atılan bir cam şişe orman yangınlarına sebep olabiliyor. Ayrıştırılmadan çöpe atılan plastik poşetler ise deniz canlılarının midelerinde sıkışıp onların hayatlarını tehlikeye atabiliyor.
Kullanılmış yağların kontrolsüzce evin giderlerine dökülmesi, denizleri ve okyanusları tehdit eden en büyük faktörlerden biri olma özelliğini taşımakta. Atık yağ denizlere ve okyanuslara ulaştığında suyun yüzeyini kaplar ve suyun içindeki canlıların ışığını engeller. Canlıların ihtiyacı olan güneşi engellemesinin yanında havadan suya geçecek olan oksijen transferini engeller. Bundan dolayı su ekosistemi çok ciddi zararlar alıyor. Atık yağlarımızı belediyelerin atık yağ toplama konteynırlarına atarak bunun önüne geçebiliriz.
Gelecek nesillere rahat nefes alabilecekleri bir dünya bırakmak bizim görevimiz. Yani bireysel olarak dikkat etmemiz gereken kurallara uyup çevremizdeki insanları da bu konuda uyarırsak gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakabiliriz!
İlginizi Çekebilir: Medusa: Bakışlarıyla Taşa Çeviren Yılan Kadın
Yorumlar