Koreograf ve dans eğitmeni Çisil Sıkı ile “kendinden koparak kendini bulmak, kendini hissetmek ve kendini yaşamak” olarak tanımladığı mesleği ve kariyer yolculuğu hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
6 yaşında baleye başladığınızı, daha sonra imkân ve eğitim olanakları için 18 yaşında tek başınıza İstanbul’a geldiğinizi biliyoruz. Peki, tutkunuz için cesaretle dans dünyasına ilk adımı attığınızda şu an ki konumunuzda kendinizi hayal edebiliyor muydunuz?
Asla hayal edemezdim ama ben hayal etmekten çok, çalışmaya vakit ayırdım. Büyük hayaller kurmak yerine, çok çalışıp yapabileceğimin en iyisini yaparak ilerlemeyi ve o yolun içerisinde de anı yaşayarak tecrübe etmeyi tercih ettim. Şu an o yolun beni sürüklediği yerlerin içerisinde bulunsam da hâlen farkında olamıyorum. Çalışmaya, gelişmeye ve tutkumu hissetmeye odaklıyım, kendime objektif bakamıyorum çoğunlukla. Bu yüzden mentörünüzün hep yanınızda olması önemli. Mentör, hayallerimize giden yolda olmazsa olmaz en önemli şey.
Dansı “Hissettiğini yaşayabilme özgürlüğü için dansı kullanıyoruz.” cümlesiyle tanımlıyorsunuz. Peki, bu noktada dansın sizin için ne ifade ettiğini üç kelimeyle anlatacak olsanız bunlar neler olur?
Kendinden koparak kendini bulmak, kendini hissetmek ve kendini yaşamak. Bu kadar kendin odaklı bir hâlin dışarıya yarattığı etki, verdiği enerji de ayrı bir konu ve bence çok değerli. Dans eden birini izlemek terapi gibi bence.
Dans Fabrika’da Vogue, High Heels Dance eğitmenliğinin yanı sıra koreograflık da yapıyorsunuz. Peki, önümüzdeki süreçte sizi farklı bir eğitim programıyla görebilecek miyiz?
Koreograflık, dansla sanatı birleştirmek için benim oyun alanım, en keyif aldığım yerlerden biri. Vogue, şu an Türkiye’de çok yeni, benim için de çok yeni. Uzun senelerdir eğitimini alıyorum ve tabii ki hâlâ heyecanla öğrenmeye devam ettiğim bu yeni stilin hikâyesini herkesle paylaşmak için çok heyecanlıyım. High Heels Dance, Ömer hocamla birlikte kurduğumuz eğitim programım. Tek programım ve tecrübe ettiğim, öğrendiğim ne varsa sürekli geliştirdiğim bir program. Yeni bir eğitim programı değil ama her zaman yenilenen bir eğitim programım olarak devam edecek.
High Heels Dance eğitim programının ortaya çıkış hikâyesinden bahsedebilir misiniz?
Ömer Yeşilbaş sayesinde ortaya çıkan, benim tecrübelerimle, yaşadıklarımla, öğrencilerimle şekillenen ve hep şekillenmeye devam edecek bir program. Ömer hoca, benim ve birçok kadın dansçının hep erkek gibi dans etmeye çalıştığını görünce, kadını kadın hissettirebilecek en önemli materyal olan topuklu ayakkabı ile dans ettirmeye başladı. Feminen hislerimizin, bizleri biz yapan güçlü yanlarımız olduğunu ve dans ederken bununla daha da güzelleşebileceğimizi gösterdi. Bir erkek olarak topuklu ayakkabıyı giyip beni yetiştirmesi benim için çok büyük bir fedakârlıktı. Ben de benim için yaptığı bu fedakârlığı elimden geldiğince öğrencilerimle büyütmeye, geliştirmeye çalışıyorum.
Günlük hayatımızda bile rahatlıkla kullanamadığımız yüksek topuklularla dans etmek çok zor olmalı. Bize biraz topuklularla dans etmenin inceliğinden, tekniklerinden ve nelere dikkat ettiğinizden bahsedebilir misiniz?
Bir balerin için point ayakkabısını giymek nasıl teknik gerektiriyorsa aynı şey topuklular için de geçerli. Teknik olarak öğrenilmesi ve vücudumuzda geliştirmemiz gereken çok şey var. Bilek güçlendirme ve esnekliği, ağırlık aktarımları, kas kullanımı, denge, bacak çizgileri vb. daha say say bitmeyecek olan birçok teknik; çalışma topuklu ayakkabı ile dans ederken öğrenmemiz gereken şeyler arasında.
Sosyal medya üzerinden yaptığınız paylaşımlarda öğrencilerinizle güçlü bir bağ ve birliktelik kurduğunuz hissediliyor. Derslerinizde bu iletişimi, bütünlüğü nasıl yakalıyorsunuz?
Bu “DansFabrikalı” olmakla alakalı özel bir şey aslında. Biz kocaman bir aileyiz. Bu da dansla kazandığım ve ortak tutkularımızla amaçlarımızla kaybetmeden devam ettiğimiz bir bağ. Dans, çok büyük enerji bağı yaratan bir olgu ve o kadar saf bir enerji ki. Sözlü iletişimde yaşanan hiçbir olumsuz şey dansta yok. Dansla iletişim kurduğunuzda sadece pozitif ve çok ama çok büyük bir enerji, bağ elde ediyorsunuz. High Heels Dance öğrencilerimle de özel bağlarımızın olduğu ortada. Onlardan çok şey öğreniyorum. Birkaç öğrencimin hikâyesini YouTube kanalımda bulabilirsiniz. Birbirimizin hikâyelerinden ilham alıyoruz, birlikte hislerimizi dans ederek paylaşıyoruz, birlikte özgür oluyoruz, birlikte hissediyoruz, birlikte dans ederek büyüyoruz. Kocaman bir aileyiz ve birbirimizi büyütüyoruz.
Dans etmenin insanlar üzerinde hem psikolojik hem fiziksel olarak nasıl bir etki yarattığını düşünüyorsunuz?
Öz farkındalık, empati, özgüven, bağ kazandıran bir terapi olduğunu düşünüyorum. Fiziksel olarak inanılmaz bir antrenman olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Biz anlamadan eğlenirken vücudumuzdaki her kas durmaksızın çalışıyor ve vücudumuza hâkim olup nasıl kullanacağımızı öğreniyoruz.
Oyunculuk eğitimi almışsınız. Peki, bu eğitimin dans kariyerinize bir katkısı oldu mu?
Kesinlikle, beni çok değiştirdi bir kere. Çağ Çalışkur, Tuğrul Tülek, İpek Bilgin hocalarıma ne kadar teşekkür etsem az bu konuda. Dansta ifade etmek için vücudumuzu kullanıyoruz ama çoğu dansçı hislerini unutuyor. Tüm hareketlerimiz hislerimizden geliyor. Bunun için oyunculuk, bir dansçı için kesinlikle alınması gereken bir eğitim bence.
Dans dışında günlük yaşamında Çisil Sıkı nasıl biridir? Danstan arta kalan zamanda neler yapıyorsunuz?
Çisil Sıkı, sürekli aktif ve hareketsiz kalamıyor. Planlı, disiplinli, çalışkan hâlim eğlenmek şartıyla bence normal hayatımda da devam eden bir hâl. Eğlenmeyi çok seviyorum ve keyfime çok düşkünüm. Her anımdan keyif almak istiyorum. Kitap okurum çokça, vakit buldukça ata binerim, antrenmanlarımı yaparım ama hayatımın %99’u dans. Bunlar sadece %1’i sanırım.
Son olarak kariyerini dans üzerine kurmak isteyen dans tutkunlarına neler tavsiye edersiniz?
Dansçılara tavsiyem, neden dans ettiklerini hiç unutmasınlar. Dans ederken herkesin farklı bir sebebi var. Neden dans ediyorsun diye kendilerine sorduklarında, o sebebi hiç unutmasınlar. Kendinize güvenin ama yeteneğinize güvenmeyin, çok çalışın pes etmeyin. “Yetenekli miyim?” sorusunu unutun, “Dansı ne kadar çok çalışacak kadar seviyorum?” diye sorun kendinize. Sonsuza kadar öğrenci olarak kalacağınız ve sürekli bir şeyler öğreneceğiniz yolda her anın tadını çıkarın.
İlginizi Çekebilir: Müzisyen Ayça Özefe Röportajı
Yorumlar