“Okullarda ders olarak okutulması gerekiyor.” sözünü bizzat eyleme döken “12 Öfkeli Adam” filminden bahsedeceğiz bu yazımızda. Hukuk, psikoloji, sosyoloji gibi bölümler dahil olmak üzere on beşten fazla alanda ders olarak okutulan bu film; aynı zamanda birçok psikolojik araştırmanın başlamasına sebep oldu. Amerikan yargı sistemine bir eleştiri olarak çekilen film amacına ulaştı ve tüm mahkeme kararlarına etki etti. Her bir sahnesinde derin detaylar ve metaforlar işlenen bu filme biraz daha yakından bakalım.
Yönetmenliğini Sidney Lumet’in üstlendiği 12 Öfkeli Adam filmi, 18 yaşında bir gencin idam cezası alıp almamasına karar verecek olan 12 kişilik jüri heyetinin bu süreçte yaşadıkları tartışmaları ele alıyor. İlk yapılan oylamada 12 jüriden sadece 1 jürinin “suçsuzdur” oyu vermesiyle başlayan tartışmalar karakterlerin kişisel açılımlarıyla devam ediyor. Her bir jürinin filmde temsil ettiği farklı bir kişilik tipi bulunuyor. Filmde en önemli yere sahip kişilik olan Jüri 8’in temsil ettiği özellik: görev bilincine sahip olmak. Karakter “Bir yaşam, üzerine konuşulup tartışmaya değer.” cümlesiyle diğer kesin hükümlü jürilerde de yavaş yavaş farkındalık oluşturmaya başlıyor. Zaten kararsız olan ve sürü psikolojisiyle hareket eden diğer jürilerin kolaylıkla fikri değişirken; kararlı jürilerin fikirlerini değiştirmek o kadar kolay olmuyor. Filmde, şüpheli genci suçlu gösterecek üç delil ele alınıyor. Öncesinde çok kesin görünen bu deliller ilerleyen süreçte duruma farklı açılardan bakılınca teker teker çürümeye başlıyor. Buradaki dinamiğin temelini Jüri 3 ile Jüri 8 oluşturuyor. Jüri 3’ün filmde temsil ettiği özellik ise: sabit fikirli olmak. Jüri 8, bu karaktere doğru bir şekilde yaklaşım göstererek, katı düşüncelerinden sıyrılmasını sağlıyor.
Film tek mekanda çekilmesine rağmen yönetmen çekim teknikleriyle seyir zevkini üst noktalara taşımış. Özellikle kapalı alandaki artan gerilimi yansıtabilmek için önce göz hizasının üstünden başlayan çekim açıları sırayla göz hizasına ve göz hizasının altına iniyor. Başarılı yönetmen bu şekilde klostrofobiyi izleyiciye hissettirmeyi amaçlamış. Bunun yanı sıra filmin baştaki sakin bölümlerinde daha uzun sahne çekimleri görülürken ilerleyen zamanlarda daha kısa sahneler ve sıklaşan sahne geçişlerini görüyoruz. Filmde duyguları kapalı bir şekilde yansıtan diğer bir öge ise vantilatör. Tartışmanın başlarında bozulan vantilatör yüzünden odanın sıcaklığı giderek yükseliyor. Anksiyete ve stresi yansıtmak için bir metafor olarak kullanılan vantilatör jürilerin oyları eşitlendikten sonra çalışmaya başlıyor. Yönetmen bu yolla Jüri 8’in artık derin bir nefes alabileceğini göstermek istemiş.
Hem çekim teknikleriyle hem de ele alınan konularla “12 Öfkeli Adam” çağının gerçekten çok ötesinde bir film. O dönemlerde kadınların mahkemede söz hakkına sahip olmamasına rağmen son sahnedeki tartışma odasında gördüğümüz kadınlar tuvaleti adeta bize gelecek zamandan göz kırpıyor. 12 tane adamın sadece bir odada tartışarak bu başarıyı ulaşması da bu vizyon sayesinde oldu diyebiliriz.
İlginizi çekebilir: Aftersun Film İncelemesi
Yorumlar