Ege ile Akdeniz’in ortasında bulunan huzurun rotası Datça, yarımadanın ucunda kurulan Knidos antik kenti ile temelini atmış. Bir zamanların gözde liman kenti olan Knidos, zamanla gücünü kaybetmiş ve terk edilmiş. 15. yüzyılda Osmanlı topraklarına dahil olmasıyla da Knidos ismi yerini Datça’ya bırakmış. Binlerce yıllık tarihe ev sahipliği yapmış olan bu sahil kasabasına geldiğinizde güzelliğinin de büyüsüne kapılacaksınız. Begonvillerle süslenmiş sokakları, ayna gibi duran tertemiz denizi ile unutamayacağınız bir tatil geçirmeye hazırsınızdır umarım. Hem ne derler bilirsiniz; Tanrı sevdiği kullarını Datça’ya gönderirmiş!
Datça’ya geldiğinizde yönünüzü ilk olarak binlerce yıllık geçmişi gözler önüne seren Knidos’a çevirmelisiniz. Antik Çağ’ın bilim, sanat ve kültür merkezi olarak bilinen bu zengin semte uğradığınızda tarihi havayı buram buram soluyacaksınız. Gezinizin sonunda “Knidos’u görmeden Datça’yı gördüm deme.” diyenlere hak verecek ve yüzyılların birikimi içerisinde kaybolup gideceksiniz! Alana Datça’nın merkezinden kalkan Palamutbükü minibüsleriyle ulaşabilirsiniz.
Alaçatı’yı anımsatan butik otelleri, Arnavut kaldırımlı caddeleri ve şirin kafeleriyle meşhur eski Datça; Can Yücel’in de sembolü olmuş bir semt. Hayatının bir bölümünü burada geçirmiş olan usta şair, “Beni Datça’ya gömün.” diyerek bu semtin güzelliğini ve vazgeçilmezliğini ne güzel özetlemiş. Eski Datça’ya geldiğinizde mutlaka yaşadığı evi ve sıklıkla gittiği Orhan Kahvesi’ni ziyaret etmelisiniz. Gezerken de gözleme yiyerek bir lezzet molası verebilirsiniz. Datça’da gezmek için bol bol enerjiye ihtiyacınız olacak, benden söylemesi!
Beni kuzum Datça’ya gömün, geçin Ankara’yı, İstanbul’u! Can Yücel
Birbirinden güzel elli iki farklı koyuyla da ün salmış Datça’nın, dinlendirici atmosferiyle en çok tercih edilen koylarından biri hiç kuşkusuz Palamutbükü’dür. En sıcak günlerde bile serinliğini hiç kaybetmeyen eşsiz denize girerek rahatlayabilirsiniz. Hatta gerekli ekipmanları sağlayabilirseniz dalış yapabilir, koy koy yüzebilirsiniz. Kıyı boyunca pek çok çay bahçesi ve kafe de bulunmakta. Bunlardan birinde buz gibi içeceğinizle manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Palamutbükü dışında Ovabükü, Kargı Boyu, Hayıtbükü, Kurucabük, Gerence Plajı gibi birbirinden güzel koylar da mevcut. Ayrıca “Akciğerim oksijenle dolsun, doğa yürüyüşüm eksik olmasın, doğayla iç içe bir tatil süreyim.” diyorsanız Aktur sizin için ideal bir tatil seçimi olacaktır. Çadır kurabildiğiniz bir alan barındırırken aynı zamanda sıcak/soğuk duş hizmeti, mutfak gibi imkânlarla da sizlere oldukça uygun fiyata keyifli bir tatil fırsatı sunmuş oluyor. Yaz bitmeden yolunuzun Ege ve Akdeniz’in kavuştuğu bu yere düşmesi dileğiyle!
İlginizi Çekebilir: Online Ajanda: Hayatımızı Kolaylaştıralım
Yorumlar